yemek tarifleri

Azınlık Raporu

19 Mart 2015 | Yazdır Yazdır


ANKARA ASLİYE 4. TİCARET MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE


ESAS NO

DAVACILAR

VEKİLİ

DAVALILAR

VEKİLİ DAVA


: 2008/567

: 1- Mehmet Baki Altıntaş

2- S.S. Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi

: Av. Yılmaz Ungan- Av. İbrahim Narman

: 1- S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi, 2- Orhan Demirburan ve diğer hissedarları, : Av. Cemil Can

: Tazminat

BİLİRKİŞİ EK RAPORU (AYRI GÖRÜŞ)


1.    GİRİŞ

Tarafları n 10.02.2014 tarihli ayrı görüş (muhalif) raporuma karşı beyanlarını karşılamak üzere iş bu ek raporum hazırlanmıştır.

2.    TARAFLARIN İTİRAZ VE BEYANLARI

2.1. Davacı Karşı davalı Mehmet Baki Altıntaş ve S.S. Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi vekilinin dilekçesi:

Davacı vekili dilekçesinin 1. Maddesinde özetle;

Bilirkişi görüşünün, 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin derecattan geçerek kesinleşen 08.03.2006 tarihli kararı ile inşaatlarla ilgili olarak Çankaya Belediyesince alınan ruhsat ve projeye aykırılıkların tespiti ve yıkım ve para cezası kararlarının kesinleşmiş idari yargı kararları ile iptal edilerek, belediye tespit ve kararlarının hukuka aykırılığına ilişkin hükümlere uygun olmadığının açıkça ortada olduğunu,

Bilirkişinin, “Kooperatifin sadece mevzuattan kaynaklanan zorunlu değişiklikleri kabul etme yükümlülüğünün doğduğu, bunun haricinde Kooperatifin hiçbir surette projelerde, gabari kotlarının da işlenmesi dahil her hangi bir tadilat yapılmasına izin verme zorunluluğu bulunmadığı yönünde olduğu”nu ileri sürdüğünü,

Önceki fesih tarihinden fesih iradesinin haksızlığının tespit edildiği tarihe kadar geçen 7 yıllık süre içerisinde inşaatların tamamlanmamasındaki kusurun müvekkillerine ait olmadığının kesin yargı kararının doğal sonucu olduğunu, 6. ATM kararından sonra müvekkillerinin inşaatı yapma isteklerindeki kararlılığı ve samimiyeti 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 207/708 E. sayılı birleşen dosyadaki yetki talebine ilişkin açtıkları dava ile sabit olduğunu, sonrasında arsa sahibi kooperatifin yeniden 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2007/721 sayılı birleşen dosya ile fesih davası açtığını, bu gelişmelerin kooperatifin müvekkiline inşaat yaptırmamakta kararlı olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin inşaat yapma yolunda talepte bulunarak tekrar aynen ifa istemesinin beklenebilir fedakarlık olmadığını, bu nedenle de açılan davada feshin haksızlığının tespiti ile fesih nedeniyle oluşan zararların talep edildiğini,

Dolayısıyla bilirkişinin, kesinleşen adli ve idari yargı kararları ile diğer belgeleri hiç dikkate almadan, arsa sahibi kooperatifinin haksız olduğu ve davalarının haklı olduğunu tespit eden


çoğunluk raporuna katılmamasının hiçbir hukuki ve haklı gerekçeye dayanmadığını, bilirkişinin kendi uzmanlık alam dışında serdettiği mütalaanın dinlenir bir yanı bulunmadığını, belirtmiştir.

2- Davalı/karşı davacı S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi vekilinin 01.04.2014 tarihli itiraz dilekçesi

Davalı vekili dilekçesinde “B. BİRİNCİ AYRI GÖRÜŞE KARŞI İHRAZLARIMIZ” başlığı altındaki özetle;

6. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında müvekkilinin “birinci fesih iradesi” nin tartışıldığını, halbuki daha sonra biri müteahhidin, biri de arsa sahibinin olmak üzere iki fesih iradesinin ortaya çıktığını ve mahkemede birleştiğini, bunlardan hangisinin haklı olduğunun tartışılmasının gerektiğinı,

Mahkemenin “Akdin aynen ifası” sözlerinden ne anlaşılması gerektiğinin tam olarak açıklanamadığını,

6. ATM’nin davayı ret gerekçesinin, kooperatifin fesih nedenlerinin haksız olduğu değil, kooperatifle paydaş olan öteki hissedarların olmaması nedeniyle müvekkili kooperatifin tek başına fesih iradesini ortaya koymasının yeterli olmayacağı nedeni olduğunu, müteahhidin ortada bir sorun olmadığı halde diğer parsellere hiç başlamamış olmasının müteahhidin haksızlığına bağlı diğer bir fesih nedeni olarak ortaya çıktığını,

İlk defa müteahhidin kusurlu olduğu kayda geçtiği halde, müteahhidin kusurlu kabul edilmesi durumuna göre davanın sonuçlanması halinde arsa sahibinin müteahhide ödemesi gereken imalat bedellerinin hesaplanmamış olmasının eksiklik olduğunu, proje değişikliği ile ruhsata bağlanabilecek sözleşmeye aykırı imalatlar saptandıktan sonra, kooperatifi bunları kabul etmeye mecbur bırakan yükleniciye nasıl bir maddi yaptırım uygulanarak edimler arasındaki dengenin sağlanacağının belirtilmemiş olmasının ayrı bir eksiklik olduğunu,

Müteahhit 30.07.1998 ve 21.01.2000 tarihinde onaylanmış projelere aykırı inşaat yaptığı için, bütün yetkilere haiz 06.01.2003, 27.01.2003 ve 06.03.2003 tarihli vekaletnameleri kullanarak onaylı projeleri ruhsata bağlatmak için ilgili belediyeye başvurduğunu, inşaatlar onaylı projelere uygun olamadığı için ilgili belediyenin projeleri ruhsata bağlamadığını,

Kooperatifin onayı alınmadan kullanılamayacak olan “proje tadilatı yapma” yetkisinin ilk verilen vekaletnamede bulunmasının sanki yüklenici tarafından elde edilmiş kazanılmış bir hak gibi görüldüğünü, arsa sahibi kooperatifin proje tadilatı konusundaki iradesini açıkladığını ve bu iradeye göre yapılan son değişikliğin belediye tarafından onaylanmış olduğunu, tadilat aşamasının geçildiğini, gerekli yetkileri içeren vekaletnamelerin yükleniciye verildiğini, yüklenicinin kullanamayacağı “proje tadilatı yapma” yetkisini içeren yeni bir vekaletname istemekteki ısrarının haklı hiçbir yanı bulunmadığını, bu durum karşısında, yüklenicinin “proje tadilatı” yöntemi ile değil “yıkım, söküm ve yeniden yapma” yöntemi izlenerek sözleşmeye aykırılıkları ortadan kaldırması gerektiğinin tartışmasız olduğunu, belirtmiştir.

3) TARAFLARIN İTİRAZLARININA KARŞI CEVAPLAR

3.1) Davacı Karşı Davalı Tarafın İtirazlarının Değerlendirilmesi ve Cevaplar

Davacı vekili, Mahkemenin “Akdin aynen ifası” sözlerinden ne anlaşılması gerektiğinin tam olarak açıklanamadığım belirtmiştir.

Akdin aynen ifasının, Sözleşmenin feshedilmediği ve sözleşmenin aynen yürürlükte olduğu anlamına geldiği açıktır. 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava süreci sonundaki fiili durum karşısında akdin aynen ifasının neleri kapsadığı ve tarafların bu çerçevedeki


sorumluluklarının neler olduğu ve bu sorumlulukları yerine getirip getirmedikleri 10.02.2014 tarihli raporumda (rapor sayfa 3-4) tartışılmıştır.

Davacı vekili dilekçesinde; “Kooperatifin sadece mevzuattan kaynaklanan zorunlu değişiklikleri kabul etme yükümlülüğünün doğduğu, bunun haricinde Kooperatifin hiçbir surette projelerde, gabari kotlarının da işlenmesi dahil, her hangi bir tadilat yapılmasına izin verme zorunluluğu bulunmadığı yönünde olduğu” ifadesine yer vererek, sanki 10.02.2014 tarihli raporda böyle bir ifade varmışçasına, kesinlikle yanlış bir bilgi aktarmıştır. Raporda böyle bir görüş yer alamadığı gibi, aksine, sayfa 4′de 2. paragrafta aynen aşağıdaki ifade mevcuttur:

“Bu fiili durum karşısında akdin aynen ifası, yerindeki mevcut duruma göre gabari kotları işlenmek, güncel yönetmeliklerin gerektirdiği tashihler yapılmak ve bu zorunlu tashihler dışında taraflar arasındaki ana sözleşmenin ilgili maddeleri gereği tarafların mutabakatı ve Kooperatifin onayı ile proje tadilatları (diğer bir deyişle zorunlu tashihler dışında sadece Kooperatifin kabul edeceği proje tadilatları) işlenmek suretiyle hazırlanacak tadilat projeleri ile inşaat ruhsatları alınarak, mümkün olabilecektir.”

Görüldüğü üzere, davacı vekili sırf itiraz olsun diye, raporda yer alan görüşün tam aksinin raporda yer aldığı yönünde, gerçek dışı bir eleştiride bulunmuştur.

Davacı vekili; “…… önceki fesih tarihinden fesih iradesinin haksızlığının tespiti ve akdin aynen ifası yönündeki hükmün kesinleşmesine kadar geçen 7 yıllık sütre içerisinde inşaatların tamamlanamamasındaki kusurun müvekkillere ait olmadığı kesin yargı kararının doğal sonucudur.” iddiasında bulunmaktadır.

Kesin yargı kararlarının hukuki sonuçlarının takdirinin tümüyle Sayın Mahkemeye ait olduğu tartışmasızdır. Bu konuda taraflar görüş ileri sürebileceği gibi, bilirkişinin de uzmanlık alanı çerçevesinde görüş belirtmesi görevi gereğidir.

Sözleşmesel ve teknik açısından bakıldığında, sözleşmenin tarafı olan arsa sahibinin sözleşme ile kabul ettiği projeye ve sonradan onayladığı proje revizyonlarına aykırı inşaat yapılmasına göz yumması beklenmez. Hiçbir belediyenin, inşaat ruhsatına ve belediye onaylı projesine aykırı yapılan inşaata izin vermesi ve/veya herhangi bir şekilde onaylı projesine aykırı bitirilmiş bir yapıya, yapı kullanama izni vermeyeceği, vermemesi gerektiği de tartışmasızdır. Davacı yüklenicinin, inşaatlarda belediye onaylı projesine aykırı imalatlar yaptığından ve arsa sahibi Kooperatif tarafından onaylanmış ve ruhsata bağlanması gereken proje revizyonlarına da uymayan uygulamaları inşaatta yapılmış olduğundan, revize projeler için ilgili belediyeden ruhsat alamadığı da gerçek bir olgudur.

İdari yargılamalar sonunda Belediyenin müteahhide kestiği cezaların ve yıkım kararlarının ortadan kaldırılması, müteahhidin inşaatta belediye onaylı projesine ve arsa sahibi kooperatifin onayladığı proje revizyonlarına aykırı uygulamalar yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Yıkım kararının ortadan kalkması ve kesilen cezaların iptal edilmesi, inşaatın muntazam yapıldığı anlamına gelmeyeceği gibi, belediyenin projesine aykırı yapılmış inşaata yapı kullanma izni vereceğini de göstermeyeceği açıktır. Davacı müteahhidin projesine aykırı yaptığı ve Kooperatif tarafından kabul edilmeyen, yazışmalara konu olan uygulamaları arsa sahibi Kooperatifin fesih iradesinden önce düzeltme cihetine gitmediği de ortadadır.

Dolayısıyla, davacı yüklenicinin süreçte hiç kendi kusuru yokmuş gibi, inşaatların 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin derecattan geçerek 08.03.2006 tarihinde kesinleşen kararına kadar geçen sürenin sorumlusunun sadece arsa sahibi olduğu yönündeki görüşe iştirak etmek mümkün olmamış ve 10.02.2014 tarihli muhalif raporda ayrık görüşler açıklanmıştır.

Ayrıca davacı vekilinin, “Bilirkişinin…….. arsa sahibi kooperatifinin haksız olduğu ve davamızın

haklı olduğunu tespit eden çoğunluk raporuna katılmaması hiçbir hukuki ve haklı gerekçeye


dayanmadığı gibi, Sayın bilirkişinin kendi uzmanlık alanı dışında serdettiği mütalaanın dinlenir bir yanı bulunmamaktadır.” demektedir.

10.02.2014 tarihli raporda belirtilen hususlar ve yukarıda tekrar açıklanan hususlar tamamen teknik platformda ve tarafların yaptığı uygulamalarla ilgilidir. Muhalif raporda hukuki bir yorum ve/veya değerlendirmeye yer verilmemiştir. Bu husus raporda aynen aşağıdaki paragrafla da açıklanmıştır:

“Yukarıda özetlenen süreç ve olgular çerçevesinde; dava konusu parsellerde inşaatların durmasında ve durduktan sonra tekrar başlanamamasında her iki tarafın da kusur ve sorumluluklarının bulunduğu somut olarak görüldüğünden, fesih için haklı nedenler olmadığı ve akdin aynen ifası yönündeki hükme haiz Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen 2003/668E-2006/74K sayılı kararının, inşaatların durmasında fesih iradesini gösteren davalı/karşı davacı Kooperatifin tamamen sorumlu olduğu anlamına gelip gelmediği, inşaatların yaklaşık 7 sene gibi bir süre durmasına bağlı olarak tarafların uğradıkları zararları birbirlerinden talep edip edemeyecekleri hususlarının tamamen Sayın Mahkemenin takdirinde olması gerektiği düşünülmektedir.”

Takdir Sayın Mahkemenindir.

Diğer yandan, 10.02.2014 tarihli raporda, 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/668E-2006/74K sayılı kararının 08.03.2006 tarihinde kesinleşmesinden sonraki süreç incelenmiş, bu süreçte de tarafların sorumlukları, bu sorumluluklara uyup uymadıkları değerlendirilmiş, hukuki değerlendirme gerektiren feshin geçerliliği ve feshin sonuçlarının Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu aşağıdaki ifade ile açıklanmıştır:

“Yukarıda izah edildiği üzere, bilirkişi kurulumuzun 04.11.2013 tarihli çoğunluk raporunda, akdin feshinde davacı/karşı davalı arsa sahibi Kooperatifin kusurlu olduğu ve Müteahhidin kar kaybını da talep edebileceği yönündeki görüş ve kanaate iştirak edilememiştir. Bu çerçevede, akdin feshi ve fesihte tarafların haklılık durumlarının ve sonuçlarının Sayın Mahkemenin takdirinde olması gerektiği düşünülmüştür.

Bu çerçevede, çoğunluk bilirkişi kurulu raporundan ayrı görüşler içeren 10.02.2014 tarihli muhalif rapora karşı davacı tarafın itirazları yerinde olmayıp, rapordaki görüşler aynen muhafaza edilmektedir.

3.2) Davalı Karşı Davacı Tarafın İtirazlarının Değerlendirilmesi ve Cevaplar

Davalı karşı davacı vekili, birinci fesih iradesinden sonra biri müteahhidin ve ikincisi de arsa sahibinin olmak üzere iki fesih iradesinin hangisinin haklı olduğunun tartışılması gerektiğini belirtmiştir. 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/668E-2006/74K sayılı kararının 08.03.2006 tarihinde kesinleşmesinden sonraki süreç 10.02.2014 tarihli muhalif raporda tartışılmış ve tarafların sorumlukları ve bu sorumluklara aykırı tutumları belirlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, tarafların fesih iradelerinin haklı olup olmadığı bir yana, feshin geçerli olup olmadığı dahi Sayın Mahkemenin takdirindedir. Bu hususta teknik bilirkişinin görüş belirtmesi beklenmemelidir.

Davalı karşı davalı vekili ayrıca, Mahkemenin “Akdin aynen ifası” sözlerinden ne anlaşılması gerektiğinin tam olarak açıklanamadığını belirtmiştir. Halbuki bu husus 10.02.2014 tarihli rapor sayfa 3-4′de tartışılmıştır.

Davalı vekili, müteahhidin kusurlu kabul edilmesi durumuna göre davanın sonuçlanması halinde arsa sahibinin müteahhide ödemesi gereken imalat bedellerinin hesaplanmamış olmasının eksiklik olduğunu belirtmektedir. Davalı vekilin bu yorumu yerinde değildir. Zira 10.02.2014 tarihli rapor müstakil bilirkişi raporu olmadığı gibi kurul raporu da değildir. Çoğunluk bilirkişi raporuna


uyulmayan ayrık görüşleri içeren bir rapordur. Tarafların bütün taleplerinin ve hukuki sonuçlara bağlı olacak tüm olasılıklara göre gerekli olacak hesaplamaların yer alması söz konusu değildir.

Yukarıda açıklandığı üzere davalı karşı davacı arsa sahibi Kooperatifin itirazları da yerinde görülmemiştir.

3.    SONUÇ

04.11.2013 tarihli çoğunluk bilirkişi kurulu raporuna iştirak edilmeyen hususları içeren 10.02.2014 tarihli muhalif rapora (ayrı görüş) karşı tarafların itiraz ve beyanlar yukarıda değerlendirilmiş ve cevaplandırılmış olup, raporda yer alan görüşlerin değişmesini gerektiren bir husus olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.

Sayın Mahkemenin takdirlerine saygı ile arz olunur. 05.03.2015.

BİLİRKİŞİ

Dr. Soner Osman ACAR

İnş. Yük Müh.

ODTÜ İnş. Müh. Böl.

Öğretim Görevlisi

ANKARA ASLİYE 4. TİCARET MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

ESAS NO            : 2007/567

: 1- Mehmet Baki Altıntaş DAVACILAR

2- S.S. Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi

: 1- S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi  DAVALILAR

2- Orhan Demirburan ve parselin diğer hissedarları,

DAVA                  : Tazminat

Sayın Mahkememin 06.06.2014 tarihli ara kararı ile bilirkişi heyetinden ayrı olarak 17.03.2014 tarihinde sunmuş olduğum bilirkişi raporuna, davacı/davalı taraflar ve çoğunluk bilirkişi heyetinin itirazları değerlendirilerek ek rapor hazırlanması görevi verilmiştir.

Davacı/davalı taraflar ve ayrı görüş bildiren bilirkişi heyetinin 17.03.2014 tarihli rapora karşı itirazları:

Davacı taraf ve çoğunluk bilirkişi heyeti özetle; raporda 6. ATM E.2003/668, K.2006/74 sayılı kararının yok sayıldığı ve bu karar kapsamında alınan bilirkişi raporlarının yeterli teknik incelemesi yapılmadan değerlendirildiği, 28146 ada 4 parseldeki binanın ilk üç katında üç adet yerine iki adet kirişin yapılmadığı, bu kirişlerin sürekli olmayıp tali konstrüktif kirişler olduğu, 27009 ada 12-13 parseldeki binaların sıvandığı, keşif esnasında bir kırım işlemi yapılmadığından kolon-kiriş birleşimlerinde oluşan boşlukların belirlenemeyeceğini, değerlendirmenin lokal inceleme esas alınarak yapıldığını, kat yüksekliklerinin tavan sıvasının yapılmış olması ve tabanda harç kalıntılarının olması nedeniyle ölçülen değerlerin gerçeği yansıtmadığını, 28146 ada 3. ve 4. parseldeki binalar arasındaki kot farkının 26.01.2001 tarihli Belediye gabari tutanağındaki kayıtlara göre 35 cm olduğu, yol kotunun birkaç metre yukarı kaldırılmış olmasından dolayı raporda verilen ifadelere katılmadıklarını belirtmişlerdir.

Davalı arsa sahibi Kooperatifin yapmış olduğu itirazlar ise özetle; davacı tarafından onaylı projesine aykırı yapılmış imalatların ne miktarda olduğunun hesaplanmadığı, imalat aykırılıklarının arsa sahibi davalı Kooperatifin kabul etmek zorunda kalması durumunda yüklenici firmaya yaptırımının ne olacağına dair bir açıklama yapılmadığını belirtilmişlerdir.

17.03.2014 tarihli rapora yapılan itirazların değerlendirilmesi:

•    Davacı tarafın ve çoğunluk bilirkişi heyetinin karşı itiraz yazılarında belirtildiği üzere, 6. ATM E.2003/668, K.2006/74 sayılı kararın bilirkişi tarafından yok sayıldığı gerçeği yansıtmadığı gibi bilirkişinin Sayın Mahkemeye sunduğu 17.03.2014 tarihli raporunda bu yönde bir ifadesi de olmamıştır. Raporda kesinleşmiş 6. ATM E.2003/668 hakkındaki görüşler kararın kendisine değil; bu karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarının süreç esnasında ilgili Mahkeme tarafından açıklığa kavuşturulması istenen konuları hangi


seviyede kapsadıklarıyla alakalıdır. Her ne kadar gerek çoğunluk bilirkişi heyeti gerekse davacı taraf raporda bu konuda yapılan değerlendirmeleri yadırgamışlarsa da, sayın Mahkemenin 08.03.2013 günlü celsesinde bilirkişi heyetine vermiş olduğu görevlerin tekrar hatırlatılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Sayın Mahkeme bilirkişi heyetinden;

Gerek asıl dava, gerekse birleşen 4 adet dava olmak üzere, tarafların iddia ve savunmaları, önceden karara başlanarak kesinleşmiş 6.A. T.M. dosyası, bu dosyada alınan bilirkişi raporları, bu raporlara yapılan itirazlar ve dosyaya sunulan tüm deliller birlikte değerlendirilerek tarafların davada haklılık durumlarının belirlenebilmesi yapılan işin sözleşmeye, şartnameye, onaylanıp ruhsata başlanmamış projeye uygun olup olmadığının tespiti, projeye aykırılık varsa bunun nasıl giderileceği, giderildikten sonra bu duruma göre ruhsat alınıp alınamayacağı, tarafların istedikleri alacak ve diğer taleplerin hesaplanabilmesi ve karara bağlanabilmesi konusunda mahkemeye yardımcı olacak rapor hazırlanması

Anlaşıldığı üzere sayın Mahkeme bilirkişi heyetinden, kesinleşmiş karar olsa da 6. ATM dosyası kapsamında alman bilirkişi raporlarının ve bu raporlara yapılan itirazların da değerlendirmeye alınmasını açıkça ifade etmektedir. 17.03.2014 tarihli raporda yer alan tespitler de zaten bu bilirkişi raporlarının ve bu raporlara yapılan itirazların incelenmesi sonucunda yapılmıştır. 6. ATM, E.2003/668 kararma dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarında yer alan tespitler neticesinde ilgili Mahkememin vermiş olduğu kararlar incelendiğinde; ..test sonuçlarının, inşaatlarda kullanılan BS18 ve BS20 betonarme betonlarının basınç dayanımı değerlerinin ilgili standartların üstünde olduğunu gösterdiği, genelde, sözleşmesine ve tekniğine aykırılığa rastlanmadığı, birkaç balkonda küçük ölçü şaşmalarından kaynaklanan münferit aksaklıklar bulunduğu, bunların ince işler aşamasında projesine uygun hale getirilebilecek nitelik ve kapsamında bulunduğu, 4-12-13 sayılı parseller için belediyece gabari tutanakları ile saptanmış kotların onayla tashihat şeklinde işlenmesi halinde inşaat ruhsatı aşınabileceği, sorunun sadece mevcut 30.07.1998 onay tarihli tadilat projelerine gabari tutanağındaki kotların işletilmesi suretiyle çözümlenebilecek nitelikte olduğu., özetle; beton dayanımlarının gerekli seviyede olduğunun teyit edildiği, inşaatlara ruhsat alınabilmesi için mevcut gabari kotlarının tadilat projelerine işlenmesi gerektiği ve böylece ruhsat almaya uygun hale geleceği, yapılan imalatların işin tekniğine ve işin sözleşmesine uygun olduğu gibi davacı/davalı arasındaki ihtilaf konusu sorunları doğrudan kapsamayan, gabari kotlarının tadilat projelerine işlenmesiyle ruhsata uygun hale geleceği gibi gerçekçi olmayan, gerek 6. ATM dosyası kapsamında yapılan keşifler gerekse 29.03.2013 tarihinde sayın Mahkeme heyeti, davacı/davalı taraflar ve çoğunluk bilirkişi heyetiyle birlikte yapılan keşif sırasında davacı Müteahhit tarafından yapılan birçok imalatın onaylı projelerine, işin sözleşmesine ve eki teknik şartnamesine açıkça aykırı olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, bu kesinleşmiş kararda işin genelde tekniğine ve sözleşmesine uygun olduğu ifade edilerek; mevcut durumu yansıtmayan, davacı/davalı arasında imzalanan sözleşme ve teknik şartname hükümlerini göz ardı etmiş ifadeler yer aldığı görülmüştür. Gerek 6. ATM dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporlarında gerekse 04.11.2013 tarihli çoğunluk bilirkişi raporunda, davacı S.S. Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatif ile davalı S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi arasında 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihlerinde tanzim edilen sözleşmelerin ve eki teknik şartname


hükümlerinin yeterince değerlendirilmediği, davacı Müteahhittin arsa sahibi davalı Kooperatife karşı yükümlülüklerinin dikkate alınmadığı, incelemenin yalnızca imalatların tekniğine uygun olup olmadığı ve inşaatların ruhsat almaya uygun hale getirilmesi için yapılması gerekenler yönünden değerlendirdiği görülmektedir.

Bir proje sahibi ile projenin gerçekleştirilmesinden sorumlu yüklenici arasındaki ilişki en basit anlamda dikkate alındığında; yüklenici tarafından yapılan imalatın proje sahibi tarafından kabul edilebilmesi için imalatın en iyi malzeme, işçilik ve teknik yöntem kullanılarak yapılması yeterli değildir. Ayı şekilde imalatın işin sözleşmesini bire bir karşılaması da proje sahibi açısından yeterli bir neden olarak kabul edilemez. Yüklenicinin proje sahibinin beklentilerini, taleplerini karşılayan ve hukuken koruma altına alan işin sözleşmesine, teknik çerçevesini belirleyen teknik şartname hükümlerine uymasının yanında, işin tekniğine uygun bir şekilde imalat yapmış olmasını da gerektirmektedir. 04.11.2013 tarihli çoğunluk bilirkişi raporunda; 29.03.2013 tarihinde yapılan keşifte tekniğine ve onaylı projelerine aykırı birçok imalat tespit edilmiş olmasına karşın (özetle: düşük beton işçiliği, eksik kirişler, imar yönetmeliğini karışılamayan kat yükseklikleri, gabari kotlarının değiştirilmesi, teknik şartnamede izin verilmeyen malzeme kullanımı, onaylı betonarme/mimari projelerine aykırı imalatlar, M2 cetveline uymayan ölçüler, vb), 6. ATM dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında olduğu gibi, davacı/davalı arasında tanzim edilen sözleşme ve eki teknik şartname hükümleriyle bir karşılaştırması yapılmadan, yapılan imalatlar yalnızca yapım tekniğine ve ruhsat almaya uygunluğu yönünden değerlendirilmiştir. Sayın mahkemenin 08.03.2013 günlü celsesinde bilirkişi heyetine vermiş olduğu görev tanımında yer alan davada haklılık durumlarının belirlenebilmesi yapılan isin sözleşmeye, şartnameye, onaylanıp ruhsata bağlanmamış projeye uygun olup olmadığının tespiti sorularına çoğunluk bilirkişi heyetinin 04.11.2014 tarihli raporunda açık bir görüş belirtmemiştir. Diğer bir ifadeyle sayın çoğunluk bilirkişi heyetinin, bu raporun 9.-17. sayfalarında listelenen eksik, tekniğine uygun olmayan ve birçoğunun da onaylı projesine aykırı olarak yapılmış imalatların davacı/davalı arasında imzalanan sözleşme ve eki teknik şartname hükümlerine göre uygun olup olmadığı hakkındaki görüşleri belirsizdir.

17.03.2014 tarihli raporda da belirttiği gibi davacı Müteahhit ve davalı Kooperatif arasında kesinleşmiş 6. ATM, E.2003/668 kararının, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı taraflar arasındaki ihtilafları giderebilecek ve inşaatların bir şekilde devam etmesini sağlayacak etkisi olmadığı gibi davacı Müteahhittin, daha sonraki süreç dikkate alındığında, yapmış olduğu inşaatların işin sözleşmesine ve eki teknik şartnamesine aykırı olmadığı, 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihlerinde tanzim edilen vekaletnamelerde, davalı Kooperatif ile imzalamış olduğu sözleşmenin 7. ve 10., sözleşme eki teknik şartnamenin 1. maddelerini dikkate almaksızın, kendisine arsa sahibi Kooperatifin onayı olmadan proje tanzim ve tadilat yetkisi veren vekaletnameleri tekrar almaya hak kazandığı şeklinde yanlış yorumlamasına ve sonuç olarak davalı Kooperatif ile aralarındaki ihtilafların devam etmesine yol açmıştır. Bu nedenle gerek çoğunluk bilirkişi heyetinin gerekse davacı tarafın, 17.03.2014 tarihli raporda kesinleşmiş 6. ATM, E.2003/668 K.2006/74 kararma dayanak teşkil eden bilirkişi raporları hakkındaki değerlendirmelere karşı yaptıkları itirazlar gerçekçi bulunmamış, raporda belirtilen görüşlerimi değiştirmemiştir.


Sayın Mahkemeye 17.03.2014 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda, 28146 ada 4. parseldeki inşaatta onaylı projesine aykırı olarak yapılmayan üç adet sürekli kiriş olduğu belirtilmiştir. Bu bilirkişi raporunun hazırlaması aşamasında, 29.03.2013 tarihinde şahsımın da iştirak ettiği keşif esnasında yaptığım gözlemler, kayıt altına aldığım notlar, davacı/davalı tarafların beyanları ve dosyadaki deliller kullanılmıştır. Bu parselde bulunan inşaata ait onaylı betonarme projesi bilirkişi rapor hazırlama aşamasında tarafıma teslim edilmemiştir. Bu binaya ait 18.02.2000 tarih onaylı betonarme tadilat projesi tarafıma ancak Sayın Mahkemenin bilirkişilerden ek rapor için verdiği dava dosyası ile teslim edilmiştir. Bu proje dokümanından yapılan incelmede; keşif esnasında iddia edildiğinin aksine inşaatına ilk katında kiriş olmadığı, eksik kirişlerin yalnızca K243 ve K343 nolu tali kirişler olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle 17.03.2014 tarihli rapora davacı taraf ve çoğunluk bilirkişi heyetinin “eksik kiriş sayısı ve niteliği açısından” yaptıkları itirazların yerinde olduğu kabul edilmiştir. Fakat bu durum, inşaatın onaylı betonarme tadilat projesine aykırı olarak davalı arsa sahibi Kooperatifin onayı alınmadan iki adet kirişin yapılmadığı gerçeğini değiştirmemektedir. Davacı taraf ve çoğunluk bilirkişi heyetinin bu konudaki itirazlarına rağmen, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı eksik kiriş sayısının üç yerine iki olarak rapor edilmiş olmasının, inşaatlarda tespit edilen eksiklikler ve yapım hatalarına kıyasla, devam eden davaların seyrini belirleyecek veya maliyet hesaplamalarını ciddi oranda etkileyecek maddi bir hata olmadığı açıktır.

Çoğunluk bilirkişi heyeti ve davacı tarafların 17.03.2014 tarihli raporda ayrıca 27009 ada 12-13 bulunan inşaatların sıvanmış olduğu, 29.03.2013 tarihinde yapılan keşif esnasında sıva kırım işlemi yapılmadığından kolon-kiriş birleşimlerinde oluşan boşlukların belirlenemeyeceğini iddia etmişlerdir. Düşük betonarme işçiliğinin bulunduğu inşaatlar sayın çoğunluk bilirkişi heyetinin de katılmış olduğu 29.03.2013 tarihinde yapılan keşifte birlikte tespit edilmiştir. Kolon-kiriş birleşim noktaları taşıyıcı sistem için kritik bölgeler olduğundan raporda özellikle birleşim noktalarındaki betonarme işçiliğinden bahsedilmiştir. Fakat binanın genelinde kolon, kiriş ve perde duvarlarında segregasyona uğramış, betonun iyi yerleşmemiş olmasından dolayı irili ufaklı boşlukların oluştuğu, bazı kesimlerde ise bu boşlukların tamir harcıyla doldurulmuş olduğu gözlenmiştir. Bütün bu imalat hataları, binanın statik davranışı açısından hayati tehlike oluşturacak seviyeye ulaşmadığı belirtilmiştir fakat inşaatlarda düşük betonarme işçiliğini işaret etmektedir. Aşağıda bu keşif esnasında çekilen sıvanmamış binalara ait örnek resimler verilmektedir. 17.03.2014 tarihli raporda, inşaatların ada parsel numaraları hakkında maddi hata yapılmış olma ihtimali vardır fakat sıvanmamış binaların olduğu ve betonarme işçiliğinin genel olarak düşük olduğu konusundaki ifadelerde bir değişik yapmaya gerek görülmemiştir. Kaldı ki keşif esnasında sıvanmış inşaatlardaki betonarme işçilik kalitesinin tespiti amacıyla sıva kırım işlemi yapılmadığından, bu inşaatlardaki betonarme işçiliğinin tekniğine uygun yapılmış olduğu da varsayılamaz. Keşfi yapılan inşaatlarda birçok yapım teknik hataları mevcutken, betonarme donatının mevcut onaylı betonarme projelerine uygunluğu ise hiçbir bilirkişi raporunda gündeme gelmemiş, bu yönde bir tespit yapılmamıştır. Betonarmede kullanılan donatının çapı, sayısı, donatının tekniğine uygun bir şekilde bağlanıp bağlanmadığı, bindirme boyları gibi önemli teknik detayların da her inşaat için uzman bir yapı mühendisinin belirleyeceği temsili noktalarda kontrol edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Sonuç olarak davacı taraf ve çoğunluk


bilirkişi heyetinin bu konuda yaptıkları itirazları yerinde bulunmamıştır ve 17.03.2014 tarihli raporunda yapılmış olan değerlendirmelerin muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

Çoğunluk bilirkişi heyetinin 12.12.2014 tarihli raporunda ayrıca 27009 ada 12-13 parselde bulunan inşaatların kat yüksekliklerinin yetersiz olduğu, yürürlükte olan Ankara imar yönetmeliğinin 48. maddesine aykırı olduğu belirtilmiştir. Bu konuda 17.03.2014 tarihli raporda açıklandığı üzere, Ankara İnşaat Müh. Odasının 02.02.2011 tarih ve 06.02936 sayılı bilirkişi raporunda ve Ankara Harita ve Kadastro Müh. Odasının 30.09.2011 tarih ve 1450 sayılı raporunda kat yüksekliklerinin mevcut imar yönetmeliğine göre iskan edilebilme şartlarım sağlamadıkları belirtmiştir. 29.03.2014 tarihinde çoğunluk bilirkişi heyeti, sayın Mahkeme heyeti ve şahsımın da iştirak ettiği keşifte, kat yüksekliği ölçümlerinin harç kalıntılarının olduğu bölgelerden yapılmış olması söz konusu değildir ve çoğunluk bilirkişi heyetinin öne sürdüğü iddia gerçek dışıdır. Yapılan ölçüm sonuçlarına göre, bu binalarda ince inşaat aşamasından sonra temiz kat yüksekliklerinin hiçbir şekilde Ankara imar yönetmeliğinin 48. maddesi gereği olan minimum 2.40 m kat yüksekliği kriterini sağlamayacağı açıktır. Sayın çoğunluk bilirkişi heyetinin yerde harç kalıntıları varken ölçüm yapıldığı açıklamaları gayri ciddi ve gerçekçi bulunmamıştır. 17.03.2014 tarihli raporda belirtildiği gibi imar yönetmeliğine göre minimum kat yüksekliği şartını sağlamayan inşaatların tadilat suretiyle ruhsat almaya uygun hale getirilmesi mümkün değildir. Bu binaların ruhsata uygun hale getirilmesi ancak yıkılıp yeniden onaylı projelerine uygun şekilde inşa edilmeleri ile mümkündür.

29.03.2013 tarihindeki keşifte tespit edilmiş olan sıvanmamış binalara ait resimler.

Çoğunluk bilirkişi heyeti, 28146 ada 3. ve 4. parseldeki binalar arasındaki kot farkının, 26.01.2001 tarihli Belediye gabari tutanaklarına göre 40 cm olmayıp 35 cm olduğunu, yol kotunun birkaç metre yukarı kaldırılmış olmasından dolayı raporda verilen ifadelere katılmadıklarını belirtmişlerdir. Çoğunluk bilirkişi heyetinin bu itirazından anlaşılacağı üzere, davacı Müteahhit tarafından 28146 ada 3. ve 4. parselde bulunan binalar arasında kot farkı oluşturulduğu kabul edilmektedir. Kot farkının 40 cm yerine 35 cm olması, davalı arsa sahibi Kooperatifin her iki bina arasındaki kot farkının neden olacağı olumsuzlukları ortadan kaldırmayacaktır. Ayrıca keşif esnasında yol kotunun yükseltildiği gerekçe gösterilerek bu konuda rapordaki ifadelere iştirak etmedikleri


belirtilmiştir. Bunun söz konusu imalat aykırılığı ile doğrudan bir bağlantısı anlaşılamamıştır. Çoğunluk bilirkişi heyeti, kendilerinin de katılımıyla gerçekleştirilen keşif esnasında 3. ve 4. parselde bulunan binalar arasındaki kot farkı için sundukları gerekçeler tutarlı değildir. Bu nedenle çoğunluk bilirkişi heyetinin itirazları yerinde bulunmamış ve raporda verilen görüşlerin muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Bu iki bina arasındaki oluşan kot farkının giderilmesi de ancak kotu yükseltilen binanın yıkılarak projesine uygun şekilde yeniden inşa edilmesiyle mümkündür.

•    Arsa sahibi davalı Kooperatifin 17.03.2014 tarihli raporda, davacı tarafından onaylı projesine aykırı imal edilmiş imalatların ne miktarda olduğunun hesaplanmadığı, imalat aykırılıklarının arsa sahibi davalı kooperatifin kabul etmek zorunda kalması durumunda yüklenici firmaya yaptırımı hakkında bir açıklama yapılmadığını belirtmiştir. Bu hesaplamaların yapılabilmesi mevcut imalat aykırılıklarına ait detaylı ölçülendirme verisinin elde edilmesi ve imalat maliyetlerinin zaman faktörü dikkate alınarak hesaplanması gibi bilirkişinin uzmanlık alanına girmeyen konular içermektedir. Diğer yandan raporda, davalı/davacı Kooperatif arasında yapılmış olan sözleşme ve eki teknik şartname hükümleri göz önüne alındığında, imalat aykırılıklarının arsa sahibinin bir şekilde kabul etmek zorunda kalacağı öngörülmemiştir. Böyle bir sonucun ancak sayın Mahkeme tarafından verilecek karardan sonra netlik kazanacağı açıktır. Ayrıca davacı yüklenici firmaya yapılacak yaptırımın ne olacağı hukuki değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir. Bu konu da bilirkişinin uzmanlık alanı dışındadır ve görüş belirtmesi uygun görülmemiştir. Bu nedenle davalı Kooperatifin rapora karşı yaptığı itirazlar yerinde bulunmamıştır.

Sonuç:

Sayın Mahkemeye sunmuş olduğum 17.03.2014 tarihli bilirkişi raporuma davacı/davalı tarafların ve çoğunluk bilirkişi heyetinin yapmış olduğu itirazlar değerlendirildiğinde;

28146 ada 4 parseldeki inşaatın onaylı projesine aykırı olarak yapılmamış olan kiriş sayısının, 17.03.2014 tarihli raporumda belirttiğimin aksine iki adet ve tali kirişler olduğunu davacı vekilinin dava dosyasına eklemiş olduğu onaylı projesinden tespit edildiği,

Bu kirişlerin onaylı projesine aykırı olarak arsa sahibi Kooperatifin onayı alınmadan eksik yapıldığı gerçeğini değiştirmediği,

Davacı/davalı taraflar ve çoğunluk bilirkişi heyetinin 17.03.2014 tarihli raporuma itirazda bulundukları diğer konuların ise yerinde olmadığı ve bu raporda belirtilen görüşlerimde başka bir düzeltme veya değişiklik gerektirmediği kanaatine varılmıştır.

Sayın Mahkemenin takdirine saygı ile sunarım. 05.03.2015

Prof. Dr. Murat Güler Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi

Yönetim

yemek tarifleri