(Kooperatif ortaklarının sıkça sorduğu ve dile getirdiği hususlara özet açıklamalar.)
1-YAPILMASI KARARLAŞTIRILAN PROJELERİN RUHSATA BAĞLATILMASI;
Müteahhidin, tarafların mutabakatıyla, sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, İmar Planı ve imar notlarına göre hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan mimari tadil projelerini, İmar Kanununun 21. Ankara İmar Yönetmeliğinin 81. sözleşmenin 7, 10 ve Özel Teknik Şartnamenin 1. maddelerine göre ruhsata bağlatmaması,
2-İNŞAATLARIN DURUMU;
Müteahhidin, ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle, üretilecek konutların yarısından çoğunun (Yüzde 53.66 sının bedeli) karşılığında, sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili Standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, tarafların mutabakatıyla, sözleşmeye, İmar Planı ve notlarına uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine, kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünlerini kullanarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle yapmayı üstlendiği inşaatları, taahhütlerine uygun, taraflar arasında ihale sonunda düzenlenen SÖZLEŞMEYE, sözleşmenin eki özel TEKNİK ŞARTNAMEYE, kamu düzeniyle ilgili İMAR MEVZUATINA, ülkemizde yapılarla ilgili STANDARTLARA VE YÖNETMELİKLERE, FEN VE SANAT KURALLARINA, tarafların mutabakatıyla, İmar Planı ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine uygun, kooperatifin onayladığı uygulama ve detay projesine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünlerini kullanarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle yapmaması, yapması yönünde kooperatifin, teknik elemanların raporları ekli yazılarla uyarmasına rağmen, yapmaması,
3-SÖZLEŞMENİN SONA ERDİRİLMESİNİN İSTENMESİ;
Kooperatifin, müteahhidin İhale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatları ihale sonunda düzenlenen sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygun yapmaması, kooperatifin bütün iyi niyetli girişimlerine rağmen yapmayacağının kesin olarak anlaşılması üzerine, yaptığı inşaatların bedelini alarak taraflar arsındaki sözleşmenin sona erdirilmesi ihbarında bulunması,
4-MÜTEAHHİDİN SÖZLEŞMENİN FESHİNİ KABUL ETMEMESİ,
Kooperatifin fesih ihbarı,
a) OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin, S.S Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifine Genel Müdür Haşim AYDINCAK imzalı,
21.09.1998 tarihli ; “Yüklenicisi olduğumuz ÇAĞDAŞ KENT SİTESİ inşaatının yapımı, Sözleşme hükümleri, projeler ve fenni şartlar çerçevesinde tarafımızdan sürdürülmektedir”. Yazısı,
b) Mehmet Baki ALTINTAŞ’ ın,
1) 12.09.2000 tarihli, “Avukatlarımız vasıtasıyla verilen cevabımızda, bu feshin geçersiz, haksız ve iyi niyetten yoksun olduğunu belirterek inşaat çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdüreceğimizi bildirdik.”
2) 19 Şubat 2001 tarihli, “inşaatların yapımında imar mevzuatına, ruhsatlarımıza ve eki projelere, fen ve teknik kurallara, sözleşmelerimize ve eklerine, belirlenen iş programımıza ve karşılıklı mutabakatlarımıza uygun imalatlar gerçekleştirdik.” ve yine, “…aramızdaki sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olduğunu düşünüyoruz.” Yazıları.
c)Müteahhit Mehmet Baki ALTINTAŞ’ ın avukatlarının;
1) 11 Eylül 2000 tarihli,
“İmalatlar işçilik ve malzeme yönünden, kaliteli ve sözleşmeye uygundur. İmar planına aykırı iş yapılmamıştır.”
“Yapılan her şey; sözleşmeye, yasaya ve mutabakatlara göre yapılmıştır.(Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 08/10/1991 tarih ve 1991/ 364 Esas 1991/4638 sayılı kararında aynen “ kat karşılığı ,inşaat sözleşmeleri diğer inşaat sözleşmeleri gibi B.K.369. Maddesindeki koşullar dışında haklı bir nedene dayanmadıkça tek taraflı olarak fesih edilemez.”)
“…feshin hiçbir yasal ve haklı dayanağı yoktur, geçersizdir. Fasıla vermediğimiz çalışmalarımıza aynen devam edeceğimizi, saygı ile bilgilerinize sunarız.”
2) 18.09.2000 tarihli, “….Ankara 13. Noterliğinin 11 eylül 2000 tarih ve 57376 yevmiye numarasında kayıtlı cevabı yazımızda, bu fesih beyanın haksız, iyi niyetten yoksun ve geçersiz olduğunu belirterek kabul etmediğimizi ve inşaat işlerine ara vermeden devam ettiğimizi bildirmiş bulunuyoruz.”
“….müvekkilimiz, inşaatları sözleşmelere, teknik şartnameye, projelerine ve imar planlarına uygun olarak yapma çalışmalarını sürdürmektedir. Hukuki geçerliliği olmayan talebiniz yönünden işi durdurmamız, şantiyeyi ve inşaat alanını boşaltmamız söz konusu olamaz. Hukuki sorumluluğumuz gereği şantiyedeki inşaat çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdürüyoruz.”
“ … fesih yetkiniz olmadığından da sözleşme geçerli olup, akdi aynen ifaya devam edeceğimizi…”
Biçimindeki yazılı beyanlardan da anlaşılacağı gibi kabul edilmemiştir. Yani, taraflar arsındaki sözleşme, Yargıtay’ ın,
“Zira bu sözleşmeler müteahhit yönünden inşaat yapma, arsa sahibi yönünden üzerinde inşaat yapılacak arsadan müteahhide tapuda pay devri taahhüdünü içermekte olup, karma bir akit niteliğindedir. Bu karma akit gerek istisna akdinin, gerekse gayrimenkul satış vaadinin hukuki koşullarına tabidir. Taşınmaz malın satış vaadi ile ilgili sözleşmelerde satış vaadinde bulunan tarafın sözleşmeden dönme koşulu kararlaştırılmadıkça karşı tarafa tazminat ödeyerek tek taraflı olarak akitten dönmesi mümkün değildir.” (Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 08/10/1991 tarih ve 1991/ 364 Esas 1991/4638 sayılı kararında aynen “ kat karşılığı, inşaat sözleşmeleri diğer inşaat sözleşmeleri gibi B.K.369. Maddesindeki koşullar dışında haklı bir nedene dayanmadıkça tek taraflı olarak fesih edilemez.”)
Kararı ışığında hiçbir zaman fesih edilmemiştir. Sözleşmenin sona erdirilmesini kabul etmeyen müteahhit, 18.01.2008 tarihinde yapıldığı gibi mahkemeden yetki talebinde bulunmaya bile gerek görmeden, ilgili belediyenin “yapı tadil zaptı” ve “mühürleme zaptı” düzenlenerek inşaatların yapımını durdurduğu 21.03.2001 tarihine kadar, hiç fasıla verilmeden inşaatların yapımını sürdürmüştür.
5-İNŞAATLARIN YAPIMININ DURDURULMASI,
Müteahhidin, sözleşmenin feshini kabul etmeyerek yapımını sürdürdüğü inşaatlar, 21.03.2001 tarihinde, ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulmuştur. İnşaatların ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımının durdurulmasının nedeni, 30.06.1998 tarihinde onaylanan mimari tadil projelerinin 21.03.2001 tarihine kadar, arsa sahibi kooperatifin yazılı uyarılarına rağmen ruhsata bağlatılmaması ve onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan imalatların da onaylı projesine uygun yapılmamasıdır.
6- ONAYLI PROJELERİNİN RUHSATA BAĞLANAMAMASI,
Arsa sahibi kooperatifin bizzat, verdiği vekaletnameleri kullanarak müteahhidin arsa sahibi kooperatif adına yaptığı başvurulara rağmen, tarafların mutabakatıyla sözleşmeye, imar planına ve plan notlarına uygun olarak hazırlanan, belediyesince de onaylanan projelerinin, ilgili belediye tarafından ruhsata bağlanmamıştır. Onaylı projelerin ruhsata bağlanamamasının nedeni ise, müteahhidin, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi arsa sahibinin de onayı olmadan, onaylı projesine uygun olmadan yaptığı inşaatları, yapımı kararlaştırılan onaylı projesine uygun duruma getirmemesidir.
7-MAHKEME KARARI
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, müteahhidin talebiyle sınırlı olarak, 28.08.2000 tarihli fesih ihbarının ve aynı tarihli vekaletnamenin iptalin haksızlığına karar vermiştir. Bir başka anlatımla, sözleşmenin yürürlükte olduğuna ve aynen uygulanmasını karara bağlamıştır.
Müteahhidin 28.08.2000 tarihe kadar, yani fesih ihbarına kadar, dava konusu yapmadan kullandığı ve hiçbir eksikliği görülmeyen 15.12.1999 tarihli vekaletnameden başka, hele sözleşmeyle çelişen bir vekaletnamenin müteahhide verilmesi ve yine sözleşmeye, onaylı projesine, tekniğe ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına aykırı yapılan inşaatların olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği yönünde herhangi bir mahkemenin herhangi bir kararı yoktur.
8-MAHKEME KARARI SONRASI
Müteahhit, istemleri yönünde sonuçlanan mahkeme kararının gereğini yerine getirmemiştir. Yani, yürürlükte olduğu ve aynen uygulanması karara bağlanan sözleşmeye göre inşaatları yapmamıştır.
Müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmemesinin ya da getirememesinin nedeni, iddia edildiği gibi vekaletname yokluğu yada vekaletnamelerdeki yetki eksikliği değildir. Yapımı ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulan inşaatların, onaylı projelerinin ruhsata bağlatılamamasıdır. Onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni ise, onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan inşaatların onaylı projesine aykırı yapılmasıdır.
9- İNŞAATLARIN YAPIM İŞİNİN DEVRİ,
MBA M. Baki ALTINTAŞ ihale sonu düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği işi, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, arsa sahibi kooperatifin de onayı olmadan,
Borçlar kanununun 356. maddesi,
Sözleşmenin, müteahhidin sorumluluğu başlıklı 4. maddesi,
“… Müteahhit işbu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmek koşulu ile elde edeceği hakları noterden veya tapudan 3. (üçüncü) şahıs veya kurumlara devir ve ciro edebilir veya satabilir.”
Satış hakları başlıklı 6. maddesi,
“Bu sözleşme gereği Müteahhide kalacak konutların mülkiyet hakları, kooperatifçe yapı kullanma izin belgesi alımı sırasında kurulacak olan kat irtifakına göre müteahhide veya göstereceği 3. şahıslara verilecektir.”
Özel Teknik Şartnamenin, 7. Maddesi,
“Sözleşme konusu parsellerde yapılacak konutlar ve onların bahçelerinde inşa edilebilecek spor tesisleri ve oturma grupları gibi inşaatlar iş bu sözleşmenin eki olan EK – ÖZEL TEKNİK ŞARTNAME HÜKÜMLERİNE GÖRE Müteahhitçe uygulanacaktır.”
Hükümlerine ve arsa sahibi kooperatifinin müteahhide imzası karşılığı tebliğ ettiği;
10.04.1997 tarih ve 97/2 sayılı,
“Kooperatifimizle kuruluşunuz arasında yapılan sözleşmeye uygun olarak,sözleşme ile tarafınıza kalacak konutları veya inşaat alanını, ancak, sözleşme ile belirlenen taahhütlerinizi eksiksiz ve zamanında yerine getirmeniz koşulu ile dilediğiniz gerçek veya tüzel kişilere verebileceği…”
24.04.1998 tarih ve 98/32 sayılı,
“…sözleşme ile üstlendiğiniz sorumlulukları ve taahhütleri hiçbir şekilde başka bir gerçek veya tüzel kişiye devredemeyeceğiniz ancak, üretilecek ve sözleşme gereği tarafınıza kalacak konutları, yapı kullanma izni alımı sırasında istediğiniz gerçek veya tüzel kişilere verebileceği…”
Yazılarına rağmen, müteahhit, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, kooperatifimizin de onayı olmadan, tacir sıfatı taşımayan ve bu nedenle de kooperatifin düzenlediği ihaleye katılamamış ve de katılmayacak bir başka kooperatife, S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifine, [aralarında düzenledikleri sözleşmedeki ifadeye göre, ......“MÜTEAHHİT” in ( Mehmet Baki ALTINTA) “ARSA SAHİBİ KOOPERATİF’ e ( Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi ) karşı üstlenmiş olduğu yükümlülüklerin ( inşaatların yapım işi ) “KOOPERATİF” e ( Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi ) devredilmesi] devretti.
Devraldığı işin yeni sahibi olarak S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi de, inşaatların yapım işini, kendine göre düzenlediği yeni ve farklı (kat payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi özelliği taşımayan ) bir inşaat yapım sözleşmesiyle tekrar Mehmet Baki ALTINTAŞ’ a verdi.
İnşaatlara hiç başlamadan, S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifinden aldığı taahhüt işini, devretmek istediğini bildiren 03.04.1997 tarihli yazılı başvurusunu, 07.04.1997 tarihli yönetim kurulu toplantısında değerlendiren Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi, daha önce yapımını Mehmet Baki ALTINTAŞ’ a verdiği işin, geri alınmasını ve işin yapımını OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. adlı bir firmaya verilmesini kararlaştırmış. Bu amaçla da 08.04.1997 tarihinde, yeni ve farklı bir inşaat yapım sözleşmesiyle, sözleşmedeki ifadeyle, işin proje ve inşaat işlerinin geçmişe dönük yükümlülükleri de dahil tüm hak ve vecibelerini OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. adlı bir firmaya devretmiştir. İnşaatların başladığı 19.01.1998 tarihinden ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulduğu 21.03.2001 tarihine kadar, bütün anlaşmazlık konusu sorunlu mevcut inşaatlar, S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi tarafından, OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. ine ve bu şirketin anlaşmalı taşeronlarına, kooperatifin hazırladığı İhale Şartnamesine, ihale sonucu düzenlenen Sözleşmeye, bu sözleşmenin ayrılmaz eki Özel Teknik Şartnameye ve imar mevzuatına aykırı yapılmıştır.
İşin devredildiğinin kanıtları da:
1) S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifinin,
1- 07.04. 1997 - 30.11.1999 – 08.12.1999 tarihli yönetim kurulu kararları,
2) OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin,
1- 21.09.1998 tarihli, “Yüklenicisi olduğumuz ÇAĞDAŞ KENT SİTESİ inşaatının yapımı, Sözleşme hükümleri, projeler ve fenni şartlar çerçevesinde tarafımızdan sürdürülmektedir” ve
2- 29.12.1999 tarihli, “MBA’ nın aranızdaki sözleşmeye paralel olarak yaptığı ve sizin de onayınızı aldığı sözleşme ile hak ve yükümlülüklerini SS Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifi’ ne devrettiği tarafınızdan bilinmektedir. Bu sözleşmesine dayanarak inşaatın yapım işinin gerçekleştirilmesi amacıyla SS Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifi’ de bizimle, OKS A.Ş. ile 08.04.1997 tarihinde YÜKLENİCİ olarak sözleşme imzalamış bulunmaktadır.” Yazıları,
3) MBA Mehmet Baki ALTINTAŞ’ ın,
1- 10.02.2000 tarihli,“Kooperatifinizle aramızda imzalanan 26.09.1996 tarihli sözleşmenin 4. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak 27 Eylül 1996 tarihinde SS Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifi ile sözleşme yaparak haklarımızı bu kooperatife devretmiştik. Yapılan bu sözleşmenin bir örneği 07.10.1996 tarihinde bizim yazımızla bilgilerinize sunulmuştur. Aynı şekilde SS Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifi de 07.10.1996 tarih ve 96/7 sayılı yazısı ile bu sözleşme örneğini tarafınıza sunularak durumdan sizi haberdar etmişti. Nitekim siz de 10.04.1997 tarih ve 97/12 sayılı yazınızla bu devir işlemi konusundaki bilgilenmenizi teyit etmiştiniz. SS Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifi de bu sözleşmesine dayanarak inşaatın yapım işini gerçekleştirmek üzere OKS İnş. Tur.San. ve Tic.A.Ş. ile sözleşme yapmış bulunmaktadır”.
2- 12.09.2000 tarihli, “..Yapımın gerçekleştirilmesi işini OKS İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A:Ş: üstlendi”.
İfadelerini içeren yazılarıdır. (Dava dosyasındaki bulunan bu yazılar, bilinçli olarak bilirkişiler tarafından incelenmemiştir. )
Bütün bu gerçeklerin aksine, Müteahhidin ve müteahhitle çıkar birliği içinde olanların, düzenlenen sözleşmelerin hiç birinde yer almayan “Taahhüt konusu iş ile ilgili tüm yükümlülükler Mehmet Baki ALTINTAŞ’a ait olmak kaydıyla, inşaatlardan elde edilecek yüklenici payı, S.S.Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifine devir ve temlik edilmiştir.” Biçimindeki beyanları ve doğru olmayan bu beyana dayalı bütün iddialar hiçbir biçimde doğru değildir. Hele bu devre arsa sahibinin muvafakat ettiği hiçbir biçimde doğru değildir. Yalandır.
Davacı müteahhidin, Borçlar kanununun 356. maddesine ve aramızdaki sözleşmeye aykırı olarak, ihale sonucu düzenlenen sözleşmeyle üstlendiği taahhütlerini, yani inşaatların yapım işini, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, kooperatifin de onayı olmadan, arsa sahibi kooperatifin yaptığı ihaleye katılamayacak ve tacir olmayan bir başka şahsa devredilmiş olmasının konu yapılmasına karşın bu devir işlemleriyle ilgili sözleşmelerin incelenmemesi ve müteahhidin doğru olmayan beyanlarının doğru kabul edilmesi ve buna göre değerlendirilmelerin yapılası, yanlış olmuştur.
10-VEKALETNAME KONUSU
Vekil ( Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.) ve bunun belgelendiği vekaletname, ( vekillik kağıdı.) sadece amacın gerçekleşmesi için gerekli olan bir araçtır. Bizim olayız da, Müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülükleri, yerine getirebilmesi, bir başka anlatımla; kooperatifimiz adına, sözleşmeyle belirlenmiş işleri yapabilmesi için kendisine verilen vekaletname sadece bir araçtır. Amaç değildir. Arsa sahibi kooperatifin, sözleşmeye uygun olarak düzenleyerek müteahhide vermek durumunda olduğu vekaletname, müteahhidin, ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatların, yapımı kararlaştırılan onaylı projesine uygun yapılmasını sağlayacak gerekli yetkileri taşımasıdır.
Kooperatif, kendisini bağlı saydığı sözleşmede olmayan, hatta sözleşmeye aykırı kimi yetkileri, güven duymadığı müteahhide vermek durumunda değildir.
Taraflar arasında sözleşmenin düzenlendiği anda imarı olmayan, doğal olarak ta yapılacak konut sayısı ve inşaat yoğunluğunun belli olmadığı bir alanın, sonradan imar kapsamına alınmasıyla yeni ada ve yeni parsellerin oluşturulması, ve buna bağlı olarak ta inşaat yoğunluğunun yeniden belirlenmesi, yanlış anlamalara ve uygulamada sorunlara neden olabilecek biçimde sözleşmeyle çelişen, hatta sözleşmeye aykırı kimi ifadelerin yer aldığı iki ayrı vekaletnamenin, sözleşmeye uygun duruma getirilmesi, ve en önemlisi, müteahhidin, yapımı kararlaştırılan ve belediyesince onaylı projeleri, sözleşmeden kaynaklanan yetkisi, kooperatifimizin de onayı olmadan bütün uyarı ve ihtarlarımıza rağmen değiştirmek istemesi, gibi nedenlerle, müteahhitte bilgilendirilerek, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli iki ayrı vekaletname yerine, 15.12.1999 tarihinde, yeni bir vekaletname düzenlenerek müteahhide verilmiştir. Sözleşmenin 13. Maddesine uygun olarak düzenlenerek verilen tek vekaletname, hiçbir biçimde, müteahhidin, sözleşmeyle üstlenilen taahhütlerin yerine getirilmesine engel değildir.. Engel olmadığı da, verildiği 15.12.1999 tarihinden azledildiği 28.08.2000 tarihine kadar, kullanıldığı sürede görülmüştür.
Yargı sonu, 12.01.2007 tarihinde, kooperatif tarafından, sözleşmeye uygun olarak düzenlenerek müteahhide verilen vekaletname, 15.12.1999 tarihinde düzenlenerek müteahhide verilen ve iptal edildiği 28.08.2000 tarihine kadar kullandığı vekaletnameden daha kapsamlı ve müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği taahhütlerini yerine getirmeye uygundur. Müteahhidin talep ettiği yetkilerden; “HER TÜRLÜ İMAR PLANI” “PARSELASYON PLANI” yapma yetkisi, arsa sahibine ait değildir. Yasalarımıza göre bu bir görev olarak, Çankaya belediyesinin yetki ve sorumluluğundadır ve inşaat öncesi ilgili belediye tarafından yapılarak tamamlanmıştır. Arsa sahibi kendisine ait olmayan bir yetkiyi yani, “imar” ve “parselasyon” yapma yetkisini bir başkasına vermesi söz konusu olamaz. Zaten, yapımına başlanmış inşaatların içinde bulunduğu bir alanın “imar “ve “parselasyon” planlarının yapılmasından bahsedilemez. “HER TÜRLÜ PROJELENDİRME” yetkisi ise, tarafların mutabakatıyla hazırlanmış ve ilgili belediye tarafından da onanmıştır. Geriye kalan, “İNŞAATLARIN YAPILMASI İLE BUNLARA AİT RUHSAT TESCİL VE BENZERİ İŞLEMLERİN YAPILARAK SONUÇLANDIRMASI” gibi yetkiler, verilen vekaletnamede fazlasıyla vardır.“Ankara İmar Yönetmeliği” “Yangın Yönetmeliği” “Isı Yalıtım Yönetmeliği” “Yapı Denetim Yasası ve Yönetmeliği” “Deprem Yönetmeliği” gibi mevzuattan kaynaklanan ve yerine getirilmesi zorunlu değişikliklere kooperatif olarak muvafakat edildiği ve gerekmesi durumunda benzer değişikliklere muvafakat edileceği, 23.01.2003, 06.03.2003, 7.03.2003, 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008 ve 03.03.2008 tarihli yazılarıyla müteahhide noter kanalıyla bildirmiştir. Yine, “ANKARA İMAR YÖNETMELİĞİ” “YANGIN YÖNETMELİĞİ” “ISI YALITIM YÖNETMELİĞİ” “YAPI DENETİM YASASI VE YÖNETMELİĞİ” “DEPREM YÖNETMELİĞİ” gibi mevzuattan kaynaklanan zorunlu değişikliklere kooperatif olarak muvafakat ettiğini ve gerekmesi durumunda benzer değişikliklere muvafakat edeceğini, müteahhide noter kanalı ile bildirilmiştir.
Bu nedenlerle, müteahhidin yükümlülüğünü yerine getirmemesinin ya da getirememesinin, vekaletname yokluğu yada yetki eksikliğine bağlanması doğru değildir.
Bir kere, inşaatların ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımının durdurulmasının ve onaylı projelerinin ruhsata bağlatılamamasının nedeni, vekaletname yokluğu ya da vekaletnamelerdeki yetki eksikliği değildir. İnşaatların mühürlenerek yapımının durdurulmasın ve onaylı projelerin ruhsata bağlanamamasını vekaletnameye bağlayanlar YALAN söylemektedirler. Bu yalan beyan üzerine rapor düzenleyenlere yakışan sıfatın ne olduğuna ilgililere bırakıyoruz.
İnşaatların ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımının durdurulmasının nedeni, onaylı projelerin RUHSATA BAĞLATILMAMASI, onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni de, inşaatların onaylı projesine uygun yapılmamasıdır.
Aksi iddialar ve beyanlar, hiçbir biçimde doğru değildir. Doğru olmayan bu beyanları doğru kabul edip rapor düzenleyenler müteahhitle iş ve çıkar içinde olanlardır.
İnşaatların yapılamamasının vekaletname yokluğu ya da vekaletnamelerdeki yetkilerin eksik olması durumunda yapılması gereken, sözleşmeye göre eksikliklerin neler olduğu belirtilerek istenmesi, verilmemesi durumunda da, dava konusu yapılmasıdır. Müteahhidin böyle bir talebi olmamış ve bu konuda herhangi bir dava da açmamıştır. Açıktan söylenmese de, müteahhidin ve onunla çıkar birliği içinde olanların istediği, sözleşmede arsa sahibine ait projeleri değiştirme yetkisini alarak, onaylı projesine aykırılıklar nedeniyle yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatların projelerini inşaatlara göre değiştirmek ve çıkarına geldiği gibi inşaatları yapmaktır.
Özetle;
1- İhale sonu düzenlenen sözleşmeyle yapımı kararlaştırılan inşaatların, 30.06.1998 tarihinde onaylanan projelerin, fesih ihbarının yapıldığı 28.08.2000 tarihine, hatta inşaatların mühürlenerek durdurulduğu 21.03.2001 tarihine kadar ruhsata bağlatılmamasının,
2- Ruhsata bağlatılmayan onaylı projelerine aykırı olarak inşaatların yapılmasının
3- Onaylı projesine aykırı yapılan inşaatların ilgili belediye tarafından 21.03.2001 tarihinde mühürlenerek yapımının durdurulmasının,
4- Onaylı projelerin ruhsa bağlatılması yönünde, arsa sahibi kooperatifin bizzat, verdiği vekaletnameyi kullanarak müteahhidin yaptığı müracaatlara rağmen onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının
5- Onaylı projesine uygun olmadan yapılan inşaatların onaylı projesine uygun duruma getirilmemesinin ve inşaatların tamamlanamamasının,
Sorumlusu, hiçbir biçimde arsa sahibi kooperatif değildir. Arsa sahibi kooperatifin çok sayıda yazılı uyarı ve ihtarına rağmen, keyfi yapılaşmalarını sürdüren müteahhittir.
11-TEKNİK HEYETİN RAPORUNUN ÖZET ELEŞTİRİSİ
Bilirkişilerin incelemeleri sonucu düzenledikleri raporda yer alan;
“Teknik heyet olarak inşaatlarda, davalı arsa sahiplerinin iddia ettiği ruhsat almaya mani eksiklik, uyumsuzluk ve projeye aykırılıkların, ülkemizde inşaat sektöründe kaba inşaat seviyesinde devam eden pek çok inşaatlarda, oldukça sık rastlanabilecek türden, esasla ilişkisi olmayan, ufak kusur ve eksiklikler olduğu, ancak bunların, iş sahibinin kullanamayacağı ve kabul etmeye zorlanamayacağı derecede kusurlar olmadığı ve düzeltilmeleri olanağının bulunduğu görüşündeyiz.”
“inşaatlarda, davalı arsa sahiplerinin iddia ettiği ruhsat almaya mani eksiklik …olmadığı,”
Biçimindeki görüşleri, kendi içinde çelişkilerle dolu, gerçek durumu yansıtmamaktadır. Arsa sahibinin “onaylı projelerin ruhsata bağlanamadığı” tespiti bir iddia değildir. Gerçektir. Gerçek olduğunun kanıtı da, arsa sahibinin bizzat, arsa sahibinin verdiği vekaletnameleri kullanarak müteahhidin, ilgili belediyeye yaptıkları çok sayıdaki ruhsat başvurulara ilgili belediyenin, onaylı projelere aykırılıklar nedeniyle ruhsat vermemesidir.
Tarafların mutabakatıyla, imar planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin, İmar Kanununun 21 inci, sözleşmenin 7. 10. ve Özel Teknik Şartnamenin 1. maddelerine aykırı olarak ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapılması ve yapılan inşaatların onaylı projesine uygun olmadan yapılması ve buna bağlı olarak ta ilgili belediye tarafından 21.03.2001 tarihinde inşaatların yapımının mühürlenerek durdurulması ve yine,
Toplam inşaat alanından sayılan ve onaylı mimarı projesinde 1.10, 1.30, ve 1.50mt. olması kararlaştırılan servis teraslarının, onaylı projesine aykırı olarak 1.40, 1.50 ve 1.70 m. Yapılarak inşaat alanının bu değişikliklere bağlı olarak (27m2) artırılması,
Dubleks dairelerin İMAR PLANIYLA VERİLEN İNŞAAT EMSALİNİN ARTIRILMASINA NEDEN OLACAK BİÇİMDE yatak odaları ebatlarının büyütülerek yapılması, ıslak hacım penceresinin ebatlarının büyütülmesi ve terasa çıkış kapı yerlerinin onaylı projesine aykırı olarak değiştirilmesi,
Tarafların mutabakatıyla, İmar planına ve plan notlarına göre hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projesine aykırı olarak, binaların çatı mahya kotları değiştirilerek,
14.40 m. olması gerekirken 14.90 m. olarak, (27009 Ada 12 parsel )
14.50 m. olması gerekirken 14.85 m. olarak, (27009 Ada 13 parsel )
27,60 m. olması gerekirken 27.79 m. olarak, (28146 Ada 04 Parsel ) yapılması,
4 numaralı parseldeki binanın, sözleşme ve onaylı projesine aykırı olarak 3 numaralı parseldeki binadan 40 cm yukarıda, 979,40 kotunda kurulması,
İmar Planıyla verilen zemin kat kotunun da 982.00 yerine 982,40 kotunda yapılması ve bu yükseklik farklarının diğer bütün katlara da yansıtılmış olması,
Dış cephelerin değiştirilmesi,
Gibi, imar planına uygun olarak hazırlanan ve belediyesince de onaylanan projeye aykırılıkların, ruhsat almaya mani olmadığını söyleyebilmek hukukla alay etmektir, dalga geçmektir.
Projeleri onaylamak ve ruhsata bağlamakla kamu adına tek yetkili kurum olan ilgili belediye, onayladığı projeleri ruhsata bağlamamaktadır. Bilirkişiler ise, ruhsat almaya mani herhangi bir eksikliğin olmadığından (Belediyenin bu konuyla ilgili dosyada var olan onlarca yazısına rağmen) bahsedebilmektedirler. Müteahhidin avukatlarının bile, proje değişikliğiyle cezalı ruhsat alınabileceğini belirtirken, tarafsız olması gereken bilirkişiler, ruhsat almaya mani bir durumun olmadığını ileri sürmeleri düşündürücüdür. İlgili ve kamu adına tek yetkili belediye ruhsat vermemekte, bilirkişiler ise, ruhsat almaya mani bir durumun bulunmadığını söylemektedirler. Bu iki görüşün ikisi birden doğru olamaz. Kim gerçeği söylüyor? Kim neyin karşılığında yalan söylüyor.
Müteahhidin avukatlarının bile, varlığını kabul ettikleri ve kendilerine göre de giderilmesi yönünde önerilerde bulundukları, İMAR PLANI İLE VERİLEN İNŞAAT ALANININ ARTIRILMIŞ OLMASININ; tespiti ve değerlendirilmesi istenmiş olmasına rağmen, bilirkişilerce tespit edilmemesinin ve değerlendirilmemesinin nedeni hakkındaki düşüncemizi, bilirkişilik kurumuna saygımızdan dolayı ifade etmedik. Bizim söyleyemediğimiz nedeni ya da nedenleri mahkemenin değerlendireceğini umuyoruz.
Bilirkişilerin, anlaşmazlık konusu inşaatlarla ilgili,
“projesine uyumsuzluk ve projeye aykırılıkların”
Olmadığı yönündeki tespitleri doğru değildir. Taraflar arsında anlaşmazlık ve dava konusu mevcut inşaatlar, yapımı kararlaştırılan ve belediyesince de onaylı projesine uygunluğu yönünden incelenmiş olsaydı, yüzlerce aykırılığın varlığı çok açık görülebilecekti. Görülmek istenmeyenlerin görülmesi olanaklı değildir. Yargılama süresince belirtilmiş, bilirkişilere kolaylık olsun diye her parsel bazında sıralanmış bu eksiklikler bilinçli olarak gereği gibi incelenmemiştir.
Mevcut inşaatların,
“ülkemizde inşaat sektöründe kaba inşaat seviyesinde devam eden pek çok inşaatlarda, oldukça sık rastlanabilecek türden, esasla ilişkisi olmayan, ufak kusur ve eksiklikler olduğu,”
Görüşü de gerçekçi değildir. Bilirkişilerin, ülkemizdeki inşaat sektörünü ve sorumluluğunun bilincindeki yapımcıları zan altında bırakan bu görüşleri ileriye sürmeleri büyük bir talihsizliktir. Mesleğinin etiğiyle bağdaşmayan, yaptığı işten değil de yapmadığı işten para kazanmayı amaçlayan, altında imzası bulunan sözleşmeye değil de, keyfine ve çıkarına geldiği gibi uygulamalar içinde olan kimi girişimcilerin anlayışlarını genelleştirmeleri doğru değildir. Bu konuda bilirkişilerin görevi ve sorumluluğu, olguları, kendi anlayışlarına, kendi kabullerine ve kişisel değer yargılarına göre değerlendirmek değildir. Yapmaları gereken, taraflar arasındaki anlaşmazlık konusu inşaatları, taraflar arasında imzalanmış ve tarafların uymak durumunda olduğu sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uyarlılığı bakımından incelemektir. Bilirkişilerin görevi ve sorumluluğu, taraflar arasındaki sözleşmeye ve onaylı projesine aykırı, müteahhidin işine, çıkarına ve keyfine geldiği gibi yaptığı inşaatlara gerekçe bulmak değildir. Hiçbir kimse, hiçbir nedenle, taraflar arasındaki iradeye aykırı anlayışı taraflardan birine dayatamaz. Neyin “ufak kusur ve eksiklikler olduğu,” neyin sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun olduğu, sadece ve sadece taraflar arasındaki sözleşmeye göre ifade edilebilir. Kişiden kişiye değişen ölçülere göre değil.
Mevcut inşaatların,
“iş sahibinin kullanamayacağı ve kabul etmeye zorlanamayacağı derecede kusurlar olmadığı”
Anlayışı da kabul edilebilir değildir. İş sahibinin, yani kooperatif ortaklarının, serbest, yarışmacı bir piyasa ortamında yaptığı ihale ve o ihale şartnamesine uygun olarak düzenlediği sözleşmeye göre, sahip olduğu arsasının üzerinde üretilecek konutların yarısından çoğunun ( % 53.66) karşılığında ne tür konutlar istediğini, ne tür konutlara sahip olmak istediğini, kullanacağı ve yaşamını sürdüreceği konutların çağdaş yaşam için ne tür özelliklere sahip olması gerektiğini, yaptığı sözleşmeyle ortaya koymuştur. Bu ülkenin yasalarına güvenerek yaptığı sözleşmeyle ve sözleşmenin ayrılmaz eki özel teknik şartnamede bütün özelliklerini, yaptığı sözleşmedeki ifadeye göre, süperlüks tarifi içinde, birinci sınıf inşaat kalitesinde, piyasanın en kaliteli İSO belgeli ürünleri kullanılarak ve en iyi işçilikle yapılması gereken inşaatların yerine, bilirkişilerce uygun bulunun niteliksiz konutları kabul etmelerinin istenmesi, adaletin olmadığı ortamlarda olanaklıdır.
Anlaşmazlık konusu inşaatların,
“düzeltilmeleri olanağının bulunduğu görüşündeyiz.”
Biçimindeki ifadeleri bile, yapılan inşaatların, sözleşmesine ve onaylı projesine uygun olarak yapılmadığının kanıtıdır.
Bilirkişilerin görevi ve sorumluluğu, takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere, taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan inşaatların, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygunluğu yönünden incelemek ve işin tasfiyesiyle ilgili olarak ta,
1-Ruhsata bağlı projesine bütünüyle aykırı yapılmış olmasına karşın, ruhsata bağlatılmamış projesine, sözleşmesine, sözleşmenin eki özel teknik şartnamesine, imar mevzuatına, arsa sahibi tarafından onaylı detay projelerine, ülkemizde yapılarla ilgili yürürlükteki yönetmelik ve standartlara tamamıyla uygun olarak yapılan, -onaylı projeleri ruhsata bağlanabilecek,- projesine, sözleşmesine ve tekniğine uygun tamamlanması halinde oturma izni alınabilecek inşaatların bedelinin,
2-İhale sonunda düzenlenen SÖZLEŞMESİNE VE ÖZEL TEKNİK ŞARTNAMESİNE, Ülkemizde yapılarla ilgili yürürlükteki YÖNETMELİK VE STANDARTLARA, Taraflar arasında, ihale sonunda düzenlenen sözleşmeye ve imar palanına uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan, ancak, İmar Kanununa ve Sözleşmeye aykırı olarak müteahhit tarafından ruhsata bağlatılmayan ONAYLI PROJESİNE, uygun olmadan, kötü işçilik ve kalitesiz malzeme kullanılarak yapılan, yargı kararlarında da varlığı kabul edilen ve inşaatların yapım sürecinde düzeltileceği ifade edilen AYIPLI İMALATLARIN, SÖZLEŞMESİNE VE ÖZEL TEKNİK ŞARTNAMESİNE, FEN VE SANAT KURALLARINA, İMAR MEVZUATINA VE ONAYLI PROJESİNE, (ruhsat alınabilecek biçimde) uygun duruma getirilmesi için yeniden yapılacak inşaatların bedelleri ile yıkım atıklarının (molozların) uzaklaştırma giderleri, ruhsat harçları ve cezaları, geçmiş döneme ilişkin imar cezaları, nefaset farkları, yatırılmayan vergi ve cezalarının,
3-Tarafların mutabakatıyla, sözleşmeye ve imar planına göre hazırlanan, ilgili belediyesince de onaylanan, “RUHSATA BAĞLI” projesine ve “RUHSATA BAĞLATILMAMIŞ” projesine aykırı olarak yapılan bu nedenlerle de projeleri ruhsata bağlanamayan, doğaldır ki, YAPIMI KARARLAŞTIRILAN ONAYLI PROJESİNE, SÖZLEŞMESİNE VE TEKNİĞİNE UYGUN TAMAMLANDIĞINDA DA OTURMA İZNİ ALINAMAYACAK, bu nedenlerle de ekonomik değerinden bahsedilemeyecek imalatların, yıkılıp yeniden -onaylı projesine- uygun duruma getirilmesi için yapılacak imalatların bedelinin,
4-İnşaatların sözleşmeyle belirlenen zamanda bitirilmemesinin sonucu olarak arsa sahibinin uğradığı hak kayıplarının,
Hesaplarının yapılmasıdır. Müteahhide çıkar sağlamak değildir.
12-SORUNUN İHALE İLE İLİŞKİSİ
Müteahhidin, serbest, yarışmacı bir piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle üretilecek konutların % 53,66 bedeli karşılığında, yapımını üstlendiği yüksek nitelikli yapıların yerine, kooperatif tarafından hazırlanarak ihaleye katılan bütün girişimcilere duyurulan ve bütün girişimcilerin tekliflerinde tek belirleyici olan ihale şartnamesine ve ihale sonucu düzenlenen sözleşmede belirlenen özelliklere uygun olmadan, işine ve çıkarına geldiği gibi yapma hakkı, kooperatifin de, sözleşmelere ve imar mevzuatına uygun olmayan, ortaklarının ortak iradesiyle belirlenen özelliklere uygun olmayan ve bir kısmı imar suçu niteliğindeki uygulamalara göz yummak, “anlayışlı davranmak” gibi bir yetkisi yoktur.
İnşaatların, sözleşme ve eki özel teknik şartnameyle belirlenen niteliklere göre değil de, yapımcının işine ve çıkarına geldiği gibi yaptığı, bilirkişilerinde uygun bulduğu özelliklere göre yapabilecek olması başından şartname ile kararlaştırılmış ve bütün girişimciler de buna göre ihaleye katılmış olsalardı, ilgili firmanın ve ihaleye katılan ya da katılacak olan diğer girişimcilerin verecekleri tekliflerde çok farklı olabilirdi.
İhale yolu ile yaptırılması kararlaştırılmış inşaatların, ihale sonucu düzenlenen sözleşmeye uygun yapılmaması, bir başka anlatımla kesinleşen ihaleden sonra şartnamenin değiştirilmesi her şeyden önce ihale anlayışına aykırıdır. İnşaatların ihale sonucu düzenlenmiş sözleşmeye aykırı yapılması ve kooperatif adına yetki ve sorumluluk üstlenen yöneticilerinde buna göz yumması, görevin kötüye kullanılması suçunu oluşturmaktadır.
İhale öncesi, bütün girişimcilere göre hazırlanan genel bir şartname, ihale sonuçlandıktan sonra, korunmak istenen ya da iş ve çıkar birliği içinde olunan girişimciye özel bir şartname ve bu özel şartnameye göre inşaatları yaptırmak ya da yapılmasına onay vermek, kooperatif yöneticileri yönünden ağır bir suçtur.
Kooperatifin ve onun yönetiminin, yapımı, serbest piyasa ortamında ihale sonucu düzenlenen sözleşmeyle yapımı kararlaştırılan inşaatların, imar mevzuatına, ihale şartnamesine ve en önemlisi sözleşmelere aykırı yapılmasına, gerekli önlemler alınmadığında kooperatif ortaklarının aleyhine sonuçlanacak ve ilerde giderilmesi olanaksız hak kayıplarına neden olabilecek uygulamalara ilgisiz kalması ve yasalardan kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirmemesi düşünülemez.
Kooperatif yönetiminin, ortaklarının iradeleri ve kararları doğrultusunda ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını kararlaştırdığı yüksek nitelikli konutların yerine, sözleşmesine, sözleşmenin eki özel teknik şartnamesine, onaylı projesine aykırı, müteahhidin işine ve çıkarına geldiği gibi yaptığı, sıradan bile olmayan yapıları olduğu gibi kabul etmesi ve yasalarımıza göre çoğunluğu imar suçu niteliğindeki uygulamalara göz yumması, yani müteahhitle suç ortaklığında bulunması beklenmemelidir. Bilirkişilerinde böylesi bir istekte bulunmaları doğru değildir.
13-TARAFLAR ARSINDAKİ SÖZLEŞMENİN İLGİLİ HÜKÜMLERİ,
MADDE 1 : SÖZLEŞMENİN KONUSU
“…Müteahhidin yapımını üstlendiği iş, yani sözleşme konusu, “tasdikli imar planı notlarına yapılabilecek konut veya işyerlerinin iş bu sözleşme ve ekleri ile belediyece tasdikli projelerine göre yapılması işidir.”
MADDE 7 : PROJELERİN TASDİKİ VE İNŞAAT RUHSATI ALINMASI
“…projeler tarafların karşılıklı mutabakatı ile tanzim ettirilerek ilgili mercilerin onayına sunulacak ve onayı müteakip inşaat ruhsatı alınacaktır.”
MADDE 10 : İNŞAATIN SÜRESİ VE GEÇİKME CEZASI
“Müteahhit tarafından yaptırılacak projeler öncelikle avam halde iken Kooperatifin onayı alınacak ve daha sonra hazırlanacak olan tatbikat projelerinde de Kooperatifin onayı alındıktan sonra Belediye’ ye tasdike verilecektir. Projelerde vuku bulacak her türlü değişiklik durumunda kooperatifin onayı alınacaktır.”
ÖZEL TEKNİK ŞARTNAMENİN; PROJELER BAŞLIKLI 1. MADDESİ:
“… inşaatlara ait tüm mimari, statik, tesisat, elektrik, alt yapı, çevre tanzimi ile planlanacak oturma grupları ve spor tesislerinin tüm uygulama ve detay projeleri müteahhit tarafından hazırlattırılacak, kooperatifin imza karşılığı oluru alındıkça, ilgili idarenin onayına sunulacaktır…..”
Arsa sahibi kooperatifin, işin tasfiyesi aşamasında, incelenmesini ve değerlendirilmesini istediği, pek çoğu Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava sürecinde de tespit edilmiş, ancak inşaatların tamamlanma sürecinde giderileceği nedeniyle sözleşmenin feshini gerektirmeyen sözleşmeye, onaylı projesine, tekniğine ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına aykırılıkların ve taraflar arsındaki anlaşmazlık konularının, sözleşme ve imar mevzuatı yönünden yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi gereklidir.
Yapımı ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulmuş ve onaylı projeleri ruhsata bağlatılmayan mevcut inşaatların, işin tasfiyesinde, sözleşme ve imar mevzuatı bakımından değerlendirilmeyeceği düşünülemez.
Mahkemenin de, sözleşmeye, onaylı projesine, tekniğine ve imar mevzuatına aykırı, yapımı mühürlenerek durdurulan ve onaylı projeleri ruhsata bağlatılamayan inşaatların olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği yönünde herhangi bir kararı yoktur.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargıtay tarafından da onaylanan kararı, sözleşmenin yürürlükte olduğu ve aynen uygulanması gerektiği yönündedir.
Müteahhit, sadece, sözleşmeye, onaylı projesine, tekniğine ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygun yaptığı imalatların parasını isteyebilir. Altında imzası olan sözleşmeye, onaylı projesine, tekniğine ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygun olmadan yaptığı, onaylı projeleri ruhsata bağlatılamayan, tamamlandığında da oturma izni alınamayacak inşaatların bedelini isteyemez ve kendisinin neden olduğu gecikmeye bağlı olarak herhangi bir hak talebinde bulunamaz.
Bilirkişilerin görevi ya da sorumluluğu, her şeyden önce ve öncelikle, taraflar arsında anlaşmazlık konularını, yani, yapılması kararlaştırılan inşaatların projelerinin ruhsata bağlatılmaması ve yapılan inşalarında ruhsata bağlatılmayan projelere aykırı yapılmasının, taraflar arsındaki sözleşme ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatı yönünden incelemektir.
Bilirkişilerin, dava dosyasını okumadan, taraflar arasında anlaşmazlık konusu mevcut inşaatları, taraflar arasındaki serbest, yarışmacı bir piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen ve tarafları bağlayan sözleşmeye, genelde kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, özelde, yapımı kararlaştırılan onaylı projesine uygunluğu yönünden gereği gibi ve önemi oranında incelemeden, müteahhidin ve müteahhidin avukatlarının, yalan yanlış ve gerçeklere hiçbir ilişkisi olmayan beyan ve iddialarını doğru kabul edip, kendilerine göre ölçüler koymak, tarafların sözleşmeyle somutlanan iradelerini yok sayarak, sübjektif değerlendirmelerde bulunmak ve en önemlisi, gerçekleri çarpıtmaları, tarafsızlıkları ve sorumluluklarıyla bağdaşmamaktadır.
Müteahhit, müteahhidin avukatları şimdi de bilirkişiler, yani üçlü ekip, ittifak halinde, olayları çarpıtarak, gerçekleri değiştirilerek, adaleti de yanıltarak, kooperatifin aleyhine kararlar çıkartma peşindedirler. Yükümlülüklerin devredilmesi, onaylı projelerin ruhsata bağlatılmaması, inşaatların mühürlenerek yapımının durdurulması, inşaatların yapılması için müteahhide verilen vekaletnamelerin gereği gibi incelenmemesi ve ilgili belediyenin yazılarının görmezlikten gelinmesi, bu örgütlü, hesaplı ve kötü niyetli girişimin göstergeleridir.