22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporlarına Karşı,
1- 03.03.2010 Tarihli duruşmada verilen itiraz dilekçesi,
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANILĞINA.
ANKARA
Dosya No.2007/567
Bilir Kişi Raporuna İtiraz
Eden(DAVACI-K.DAVALI)______/ S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ_____________________/Av. Cemil Can, Libya Cad. No:32/3
Ahmetler- ANKARA
DAVACI_____________________/ 1.)Mehmet Baki Altıntaş,
2.)SS Çağdaş Grup Konut Yapı
Kooperatifi
VEKİLİ_____________________/ Av. İbrahim Narman, Büklüm Sok. No:7/9
Kavaklıdere-ANKARA
Diğer Davalılar____________/ Orhan Demirburan ve arkadaşları.
T.KONUSU____________________/Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımı-
zın sunulmasıdır.
-İ T İ R A Z L A R I M I Z-
1.) 22.02.2010 tarihli bilirkişi raporu tarafımıza yeni tebliğ edildiğinden ve ayrıca rapor hakkında beyanda bulunabilmemiz için teknik danışmalarımızın yardımına başvurmak zorunda olduğumuzdan itirazlarımızı bilirkişi heyetinin anlayacağı dil ile bu celse sunamıyoruz. Bu bakımdan rapor hakkında beyanda bulunmak üzere tarafımıza gelecek celseye kadar süre verilmesini talep ediyoruz.
2.) Özel bilgi gerektiren teknik hususların ötesinde ise rapor hakkındaki kanaatimiz şu şekildedir. Bilirkişi heyeti taraflar arasındaki ihtilaflı konular ile onlardan kaynaklanan davaları tamamını ’DAVACI TARAF HAKLIDIR’ mantığı üzerine inşa etmişlerdir. Bu noktada hukukçu bilirkişiyi de kandırdıkları muhakkaktır. Zira, taraflar arasında bağlayıcı olduğu tartışma götürmeyen sözleşme ve ekleri ile imar mevzuatına aykırı olduğu sabit olan inşaatları (İlgili belediyenin saptadığı hukuka aykırılıkların hiç biri halen giderilmiş değildir, ve inşaatların yapımı ilgili belediye tarafından bu nedenle durdurulmuştur.) HUKUKA UYGUN olarak kabul edip, mahkemeye ve arsa sahibi kooperatife kabul ettirmeye çalışmaya kalkışmanın başka bir adı yoktur. Anlaşılan bilirkişilere ilk raporlarından sonra yaptığımız haklı ve ağır eleştiriler, onları objektif olmaktan uzaklaştırıp ‘taraf’ haline getirmiştir. Onlara bilirkişilik özelliğini veren ‘teknik ve özel bilgileri’ bu raporları ile birlikte maalesef kaldırım düzeyine kadar düşmüştür. Davacı yüklenici ile olan yakınlıkları tarafımızdan bilinmemekle birlikte, davacılar vekilinin onlara karşı yaptığımız eleştirileri –üstüne vazife olmadığı halde- duruşma sırasında kınaması oldukça anlamlıdır! Buna bir de bilirkişilerin rapor hazırlamak için 10.000.00 TL ücret istemelerine karşı gelmeyip, ‘üzerine atlar’ gibi yapmaları eklenince, aralarında çok özel ilişkiler bulunduğu haklı olarak aklımıza gelmiştir.
3.) Bu noktadan itibaren, bu bilirkişilerin bu davada yapabilecekleri iş de kalmamış olup, raporlarına itibar etmemiz söz konusu değildir. Bu nedenle de bize 2×2=5 olduğu fikrini dayatmaya kalkışan ‘bilirkişilerimizin’ bu rezilliğine boyun eğmeyeceğimizi yüce mahkemenizin bilgisine sunuyoruz.
4.) Özel ve teknik bilgi gerektiren hususlardaki itirazlarımızı celse arasında sunacağız. Bilirkişi heyeti mahkemenin yerine geçmeyerek İKİ BASAMAKLI olarak raporunu hazırlasaydı, eleştirilerimiz dozu büyük olasılıkla bu şekilde olmayacaktı. Davacının haklı görülmesi halinde alacağının ne olması gerektiğini hesaplayan bilirkişi heyeti, davalının haklı bulunması halinde de alacak miktarının ne olması gerektiğini hesaplamalıydı. Bunu yapmayan bilirkişi heyetinin amacı bellidir: Mahkeme yerine geçmek ve çok da bir özelliği olmayan ‘teknik’ bilgileri ile (kendilerine toz kondurulmasına tahammül edilmeyen ahbapları lehine) davayı sonuçlandırmaktır.
SONUÇ VE İSTEM___/ Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ile daha
daha önceki itiraz dilekçemizde ileri sürdüğümüz
ve bu raporda karşılık bırakılan itirazlarımız ve
celse arasında sunacağımız ‘teknik yönden’ iti-
razlarımızın değerlendirilip etik bir bilirkişi
raporuna bağlanması için dosyanın YENİ BİR BİLİR-
KİŞİ HEYETİNE verilmesini müvekkil kooperatif
Adına saygı ile arz ve talep ederim.
DAVALI VE KARŞI DAVACI
Vek:Av.Cemil CAN
2- Bilirkişi raporlarına karşı açıklamalar.
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANILĞINA.
ANKARA
Dosya No.2007/567
Bilir Kişi Raporuna İtiraz
Eden(DAVALI-K.DAVACI___/ S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ___________________/ Av. Cemil Can, Libya Cad. No:32/3 Ahmetler- ANKARA
DAVACI__________________/ 1.)Mehmet Baki Altıntaş,
2.)SS Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ___________________/ Av. İbrahim Narman, Büklüm Sok. No:7/9 Kavaklıdere-
ANKARA
Diğer Davalılar_____________/ Orhan Demirburan ve arkadaşları.
T.KONUSU________________/Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızın sunulmasıdır.
Bilirkişi raporunda sonuç itibariyle; müvekkil kooperatifin haksız olduğu belirlenerek buna göre dava ve karşılıklı davalardaki alacak-borç ilişkisi saptanmıştır. Rapora karşı teknik açıdan itirazlarımız detaylı bir şekilde diğer dilekçemizde açıklanmıştır. Bu dilekçemizde davacı müteahhit haksız durumda iken, bilirkişilerin durumu tersine çevirip müvekkil kooperatifi nasıl haksız gösterme gayretkeşliği içine girdikleri açıklanmıştır. Bazı kavramlar zorunlu olarak sıkça tekrar edilmiştir. Zira bilirkişilerin müvekkil kooperatifi haksız göstermek için, davacıların da önüne geçerek, hatta davacıların ileri sürmediği hususları da ileri sürüp “karara bağlayarak” nasıl bir özel gayretkeşlik içine girdiklerini anlatabilmek için başka yol kalmamıştır.
ARSA SAHİBİ KOOPERATİF NEDEN HAKSIZDIR?
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, kooperatif ana sözleşmesi ve kooperatif ortaklarının iradesinin karara bağlandığı kooperatif genel kurul kararları doğrultusunda, serbest, yarışmacı ve katılımcı bir piyasa ortamında düzenlenen ve benzeri bir işi (en az 120 konutluk) bitirmiş, Ticaret ve Sanayi odasına kayıtlı ve “A” grubu müteahhitlik karnesine sahip olan ülke genelindeki girişimcilerin katılabildiği ihale sonunda, düzenlenen sözleşmeyle, (üretilecek konutların yarısından çoğunun Yüzde 53.66 sının bedeli karşılığında) sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili Standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, tarafların mutabakatıyla, İmar Planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine uygun, kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünleri kullanılarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle yapılması taraflarca kararlaştırılan inşaatların;
1-Tarafların mutabakatıyla, sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, İmar Planı ve imar notlarına göre hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin, İmar Kanununun 21. Ankara İmar Yönetmeliğinin 81. sözleşmenin 7, 10 ve Özel Teknik Şartnamenin 1. maddelerine göre ruhsata bağlatılmamasının,
2- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapımının sürdürülmesinin,
3- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan inşaatların onaylı projesine aykırı yapılmasının,
4- Onaylı projesine uygun olmadan yapılan inşaatların, ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımının durdurulmasının,
5- Yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatların, onaylı projelerinin ruhsata bağlanamamasının,
6-Dava konusu inşaatların, taraflar arasında ihale sonunda düzenlenen SÖZLEŞMEYE, sözleşmenin eki özel TEKNİK ŞARTNAMEYE, kamu düzeniyle ilgili İMAR MEVZUATINA, ülkemizde yapılarla ilgili STANDARTLARA VE YÖNETMELİKLERE, FEN VE SANAT KURALLARINA, tarafların mutabakatıyla, İmar Planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine uygun, kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünleri kullanılarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle YAPILMAMASININ VE ZAMANINDA BİTİRİLEMEMESİNİN,
Sorumlusu, neden, arsa sahibi kooperatif olsun?..
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre arsa sahibi kooperatifin sorumluluğu, sadece, inşaat yapılacak arsayı teslim etmek ve gerekli yetkileri içeren vekaletnameyi yapımcıya vermektir. Arsa Sahibi Kooperatif, bu sorumluluklarını eksiksiz, zamanında ve gerektiği gibi yerine getirmiştir.
Peki o zaman neden arsa sahibi kooperatif haksız?..
Haksız, çünkü müteahhit öyle istiyor, yaptığı işten değil, yapmadığı işten para kazanmak istiyor, bilirkişiler de öyle uygun görüyor.
Bilirkişilerin arsa sahibi kooperatifi 2. defa haksız göstermelerinin nedeni “azil” nedeniyle durdurulan inşaatları müteahhidin yapamamış olmasıdır. Onlara göre ilk vekaletnameyi kooperatif verseydi; onlar da hatalı yaptıkları inşaatlara göre proje değişiklikleri yaparak; mühürleri de kaldırabileceklerdi. Bunun anlamı kooperatif üyelerinin iradesine peşinen ipotek koyup, eser sözleşmesi ile yapılmasını istedikleri inşaatları onların isteğinize göre değil de, bay bilirkişiler ile müteahhidin keyfine ve zevkine göre kabul etmektir!…
Bu çağdışı isteklere boyun eğmediler diye kooperatif üyeleri ve onları temsil eden yöneticiler haksızdır!?..
Bunların yerine “eski hale” (projeye uygun hale) getirme diye bir müessese vardır. Nedense bilirkişilerin aklına bu seçenek hiç gelememektedir…
Sözleşme yapılırken müteahhide genel olan bütün yetkiler vekaletname içinde verilmiştir.
Oysa bu yetkilerin önemli bir kısmı arsa sahibinin oluru ile kullanılabilecek yetkiler olup, bu husus sözleşmede ayrıca altı çizilerek belirlenmiştir.
Sözleşme ile vekaletname arasında çelişki gibi gözüken bu durum 2. vekaletname verilerek giderilmiştir. Ve iki tarafında yetkileri belirlenip netleştirilmiştir.
Müteahhit buna itiraz etmiştir. Fakat 2. vekaletnameyi kullanmaya da devam etmiştir. Bu konu hiçbir zaman dava konusu olmamıştır. Gerekli olan ve müteahhidin yetkilerini belirleyen vekaletnamede budur.
Bunu da feshettikten sonra verilen 3. vekaletnamedeki yetkiler bundan aşağı kalır değildir.
Hal böyle olunca, kooperatifin haksızlığını bu vekaletnameye bağlamak en hafif tabiri ile davacının iddia etmediği bir hususu onun yerine iddia ile kabul ederek davacı yerine geçmektir. Bizim de bilirkişi heyetine güvenimizi yok eden ilk davranışı budur… Bu nedenle de heyetin ‘teknik üyeleri’ teknik ve ahlaki zafiyet içinde değerlendirilmektedir!..
Dava konusu, yani taraflar arsındaki anlaşmazlık konuları;
A- İNŞAATLARIN YAPILMASI İÇİN VERİLEN VEKALETNAMELER BAKIMINDAN:
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş, 08.03. 2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı, AKDİN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU VE HİÇBİR ZAMAN FESİH EDİLMEMİŞ OLDUĞU YÖNÜNDEKİ KARARI sonrası, Arsa sahibi kooperatif, dava konusu fesih ihbarı ile birlikte 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği, yani, fesih ihbarına kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnameden daha geniş yetkiler içeren vekaletnameyi, 12.01.2007 tarihinde sözleşmenin 13. Maddesine uygun olarak düzenleyerek müteahhide vermiştir. Bir başka anlatımla, dava konusu fesih ihbarı önceki durum gerçekleşmiştir. Bu vekaletname, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi, yani, “inşaata başlamak ve sürdürmek için” için gerekli olan bütün yetkileri fazlasıyla içermektedir. Aksi iddialar, doğru değildir…Mahkemeyi aldatmaya ve hatta mahkeme yerine geçip karar vermeye dönük çabalardır!.. Buna izin verilmemelidir…
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve 2003/668-2006/74 sayılı sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki kararı, 28.08.2000 tarihli fesih ihbarı ile birlikte, müteahhidin o tarihe kadar kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptal edilmesiyle ilgilidir.
Mahkeme, müteahhidin talebiyle sınırlı olarak, kooperatifin 28.08.2000 tarihli sözleşmenin fesih talebini ve aynı tarihe kadar müteahhidin kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptali işlemlerini görüşerek, sözleşmenin yürürlükte olduğuna ve 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptalinin haksızlığını karara bağlamıştır. Müteahhidin 28.08.2000 tarihine, yani, fesih ihbarının yapıldığı tarihe kadar kullanmakta olduğu vekaletname dışında, hele sözleşmeyle çelişen bir vekaletnamenin müteahhide verilmesi gerektiği yönünde mahkemenin bir kararı yoktur. Bu konuda müteahhidin de mahkemeden herhangi bir talebi olmamış ve bu konuda hiçbir zaman bir davada açmamıştır. Buna rağmen, bilirkişilerin sanki mahkeme vekaletname konusunda farklı bir hüküm vermiş gibi yanıltıcı ifadeler kullanılması görevlerinin içindeki bir iş değildir. Daha önce bir süre kullanılmış ve iptal edilmiş, iptal edildiği için de taraflarca hiçbir zaman dava konusu yapılmamış 26.09.1996 tarihli vekaletnamenin bu kararla ilişkilendirilmesi, mahkemeyi yanıltarak müteahhide çıkar sağlamak içindir. Bilirkişilerin ‘özel ve teknik bilgi sahibi olanları’ ahlaki zafiyetlerini de bu noktada gizleyememişlerdir..
Müteahhidin istediği ve onun adına gerçekleri çarpıtarak yorumlayan bilirkişilerin amacı, sözleşmeye ve onaylı projesini uygun olmadan yapılan inşaatların projelerini, istedikleri gibi değiştirmek ve keyfi yapılaşmaya olanak sağlanmasını mahkemeye kabul ettirmektir!…
Arsa sahibi Kooperatif, kendisini bağlı saydığı sözleşmede olmayan, hatta sözleşmeye aykırı kimi yetkileri, güven duymadığı müteahhide vermek durumunda değildir. Tarafları bağlayan ihale sonunda aralarında düzenledikleri sözleşmedir.
Müteahhidin kendisine verilmesini istediği 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli vekaletnameler, sözleşmeyle çelişen hükümler taşıması nedeniyle arsa sahibi kooperatif tarafından, 07.12.1999 tarihinde, yani düzenlendiği tarihten 15 gün sonra iptal edilmiş ve yerine, sözleşmeye uygun, müteahhidin bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli bütün yetkileri içeren yeni bir vekaletnameyi, 15.12.1999 tarihinde düzenleyerek müteahhide verilmiştir. Bilirkişilerin, “öteki ortakların verdikleri vekaletnamede böyle bir kısıtlama yapmadıkları” yönündeki yalan beyanlarının aksine, diğer arsa sahipleri de, benzer biçimde, sözleşmeyle çelişen hükümler taşıyan ve arsa sahiplerinin iradelerini yansıtmayan 24.11.1999 tarihli vekaletnameyi iptal etmişler ve yerine yenisini düzenleyerek müteahhide vermişlerdir. Bu vekaletname, sözleşmenin fesih edildiği 28.08.2000 tarihine kadar müteahhit tarafından hiçbir sorun yaşanmadan kullanılmıştır. Müteahhit tarafından dava konusu yapılan fesih ihbarı ve iptal edilen vekaletname işte bu 15.12.1999 tarihli vekaletnamedir. Bilirkişilerin, daha önce iptal edilmiş ve müteahhit tarafından dava konusu yapılmayan 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli eski vekaletnameleri dava ile ilişkilendirmeleri ve konu yapmaları, yansızlıklarıyla hiçbir biçimde bağdaşmayan, müteahhidi haklı gösterme çabasıdır.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03. 2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı, sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki kararının aynen uygulanmaması, yani inşaatların yapılmamasının nedeni, müteahhidin ve müteahhidin yönlendirdiği bilirkişilerin ileriye sürdüğü gibi vekaletname yokluğu yada vekaletnamedeki yetki eksikliği değildir. Arsa sahibi kooperatif, dava konusu fesih ihbarı ile birlikte 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği, daha açık bir anlatımla, fesih ihbarına kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnameden daha geniş yetkiler içeren vekaletnameyi, mahkemenin sonuçlanması sonrası, 12.01.2007 tarihinde düzenleyerek müteahhide vermiştir.
Yargı kararı gereği müteahhidin sorumluluğu, yargı kararıyla da yürürlükte olduğu ve AYNEN uygulanması karara bağlanan sözleşmeye göre yapımını üstlendiği, ancak ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımı durdurulmuş inşaatları tamamlayarak teslim etmektir. Kooperatifin sorumluluğu da, 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin aynısını müteahhide vermektir. Arsa sahibi kooperatif, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli yetkileri fazlasıyla içeren ve 28.08.2000 tarihine kadar kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnameden daha kapsamlı vekaletnameyi düzenleyerek müteahhide vermiştir.
Müteahhidin ileriye sürdüğü, bilirkişilerin de can simidi gibi üzerine atladıkları vekaletname yokluğu ya da yetki eksikliği şeklindeki iddiaları hiçbir biçimde doğru değildir. Doğru olmayan bu iddianın haklılığını paylaşanlar ve iddia edenler, sözleşmede var olan ve sözleşmeye göre müteahhidin arsa sahibi adına tek başına kullanacağı yetkilerin neler olduğunu belirtmeleri gerekir. Sözleşmede olamayan ve müteahhidin sözleşmeye göre yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli olmayan yetkilerin müteahhide verilmesini isteyenler müteahhitle iş ve çıkar birliği içinde olanlardır. Bunun başka bir açıklaması yoktur!..
Bilirkişiler bu beyanlarımız nedeniyle bizi şikayet etmeliler!?..
Müteahhidin ve onun adına gerçekleri çarpıtarak yorumlayan bilirkişilerin amacı, (açıktan söylemeseler bile) müteahhidin, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, arsa sahibi kooperatifin de onayı olmadan, sözleşmeye, teknik şartnameye ve onaylı projelerine uygun olmadan yaptığı inşaatlara göre, onaylı projeleri tek başına ve istediği gibi değiştirmek, bunun içinde, sözleşmede arsa sahibine ait proje değişikliği yetkilerini içeren bir vekaletnamenin müteahhide verilmesini sağlamaktır.
Ahlaki zafiyet bu düşüncenin içerisindedir!..
Müteahhidin yapımını üstlendiği anlaşmazlık konusu mevcut inşaatları, onaylı projesine uygun yaptığını beyan ettiğine, bilirkişilerinde bu yönde rapor düzenlediklerine göre projelerin değiştirilmesine, dolayısıyla müteahhidin de yargı kararının gereğini yerine getirmesi için, proje değişikliği yetkisine ihtiyacı yoktu. Sözleşemeye uygun olarak düzenlenerek müteahhide verilen vekaletnameyle, ilgili belediyenin onayladığı projeleri ruhsata bağlatıp yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatları tamamlayıp yargı kararının ve yürürlükte olduğu karara bağlanan sözleşmenin gereğini yerine getirebilirdi. Yok, müteahhidin beyanları doğrultusunda rapor düzenleyen bilirkişilerin görüşlerinin aksine, müteahhidin ihaleyle yapımını üstlendiği inşaatları, onaylı projesine uygun yapmamışsa (ki arsa sahibi kooperatifi bunu sözleşmenin fesih nedeni saymaktadır.) ve onaylı projesine uygun yapmadığı inşaatlara göre onaylı projeleri değiştirmek istiyorsa, buna müteahhidin hakkı, arsa sahibinin de onayı yoktur.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve 2003/668-2006/74 sayılı kararı sonrası, 27009 ada 12 ve 13 parseller ile 28146 ada 3 ve 4 nolu parsellerle ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesi davalı kooperatif tarafından haksız şekilde feshedildiği iddiası, doğru değildir. Arsa sahibi kooperatif, yargı kararı sonrası, 12.01.2007 tarihinde sözleşmeye uygun düzenleyerek verdiği vekaletnameye rağmen, müteahhidin inşaatları yapmaması, yapmamak içinde geçerli olmayan bahaneler ileriye sürmesi karşısında, sözleşmenin feshini mahkemeden istemiştir. Feshe ve fesih isteğinin haklı ya da haksız olduğuna mahkeme karar verecektir.
Haddini bilmez kişiler değil!..
Arsa sahibi Kooperatif, kendisini bağlı saydığı sözleşmede olmayan, hatta sözleşmeye aykırı kimi yetkileri, güven duymadığı müteahhide vermek ve yapımı ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle kararlaştırılan onaylı projelerin değiştirilmesine onay vermek durumunda değildir.
Tarafları bağlayan ihale sonunda taraflar arasında düzenlenen sözleşmedir.
Arsa sahibi kooperatifin mahkemeden sözleşmenin sona erdirilmesini istemesinin nedeni: Müteahhidin, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 tarihli, “AKTİN AYNEN İFASI, YANİ SÖZLEŞMENİN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU” yönündeki kararının gereğini, yani yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve arsa sahibi kooperatifin bütün iyi niyetli girişimlerine rağmen getirmek istememesidir.
Arsa sahibi kooperatif, müteahhidin açtığı ve lehine sonuçlanan kararın uygulanması istemekten başka ne yapabilirdi?
Müteahhidin keyfini ne kadar, ne zamana kadar bekleyebilirdi? Mahkeme kararı karşısında kooperatifin sorumluluğu, müteahhidin taahhütlerini yerine getirmesi için gerekli yetkileri içeren vekaletnameyi vermektir ve bu yetkiler fazlasıyla verilmiştir…
Kooperatif bu sorumluluğunu eksiksiz ve zamanında yerine getirmiştir. Müteahhidin sorumluluğu ise; taahhütlerinin gereğini yerine getirmek, bir başka anlatımla, “aynen ifası “ istenen, yani yürürlükte olan sözleşmeye göre inşaatları tamamlamaktır. Müteahhit bu sorumluluğunu yerine getirmemiş, yapacağı işten değil, yapmadığı işten para kazanma yolunu seçmiştir. Bilirkişilerde, müteahhidin bu beklentileri yönünde raporlar düzenlemek suretiyle müteahhidin çıkarlarına hizmet etmektedirler…
Mahkeme kararı sonrası, müteahhidin işe devam edememesini, arsa sahibi kooperatifin verdiği vekaletnamenin yetersizliğine bağlayanlar, öncelikle ve her şeyden önce, müteahhidin kullanmakta olduğu ve 28.08.2000 tarihinde iptal edilen 15.12.1999 tarihli vekaletnamede olup da mahkeme sonu 12.01.2007 tarihinde verilen vekaletnamede bulunmayan yetkilerin neler olduğunu belirtmeleri gerekir. Böyle bir yetki eksikliği yoktur. Aksine ilave yetkiler vardır. Buna rağmen bu gerçeği tersine çevirmeye kalkışmak mahkeme yerine geçme çabasıdır. Buna hiçbir şekilde izin verilmemelidir. Bilirkişi heyetinin teknik üyelerinin ahlaki zafiyeti de bu noktada kendini göstermektedir…
Arsa sahibi kooperatif, mahkeme kararı sonrası, 28.08.2000 tarihinde, fesih ihbarı ile birlikte iptal ettiği ve iptal edildiği 28.08.2000 tarihine kadar müteahhidin kullanmakta olduğu ve taahhütlerini yerine getirmesi için hiçbir sorun yaşamadığı 15.12.1999 tarihli vekaletnameden daha geniş ve kapsamlı yetkileri içeren vekaletnameyi 12.01.2007 tarihinde, sözleşmenin 13. maddesine uygun olarak düzenleyerek müteahhide vermiştir. Müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini ve mahkeme kararının gereğini eksiksiz ve zamanında yerine getirmesini sağlayacak 12.01.20007 tarihli vekaletnamenin gerekli yetkileri içermediği yönündeki görüşler doğru değildir.
12.01.2007 tarihinde düzenlenerek verilen vekaletname, sözleşmenin fesih edildiği 28.08.2000 tarihine kadar müteahhidin kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamedeki yetkilere ilave yetkiler içermektedir. Verilen yetkilerin dışında ihtiyaç duyulacak sözleşmeye uygun diğer yetkilerinde verileceği 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008 ve 03.03.2008 tarihli yazılarıyla müteahhide noter kanalıyla bildirmiştir. Müteahhidin, sözleşmeyle üstlendiği taahhütlerini yerine getirmemesinin, yetki eksikliğine bağlanması doğru değildir.
Daha önce, 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihlerinde düzenlenerek müteahhide verilen iki ayrı vekaletnamenin, dava tarihinden önce değiştirilerek yerine sözleşmeye uygun tek vekaletname verilmesinin nedeni, vekaletnamelerde yer alan, ancak, yanlış anlamalara ve uygulamada sorunlara neden olabilecek biçimde sözleşmeyle çelişen, hatta sözleşmeye aykırı kimi ifadelerin vekaletnamelerde yer alması yanında, müteahhidin, yapımı kararlaştırılan ve ilgili belediyesince onaylanmış projeleri, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, kooperatifinde onayı olmadan, değiştirmek istemesidir. Dava tarihinden çok önce, müteahhitte bilgilendirilerek, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli vekaletnamenin yerine, 15.12.1999 tarihinde sözleşmeye uygun tek vekaletname düzenlenerek müteahhide verilmiştir. 26.09.1996 ve 24.11.1999 vekaletnamenin yerine düzenlenerek verilen 15.12.1999 tarihli vekaletname, hiçbir biçimde, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği taahhütlerini yerine getirilmesine engel değildir. Engel olmadığı da, verildiği 15.12.1999 tarihinden azledildiği 28.08.2000 tarihine kadar, dava konusu yapılmadan kullanıldığı 8 aylık sürede görülmüştür. Dava tarihinden çok önce gerçekleşen ve sonlanan bu durum, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla ilişkilendirilemez. İlişkilendirilmeye çalışılması, kasıtlıdır. Mahkemeyi hataya düşürmek için yapılmış kötü niyetli bir girişimdir..
Yargılama sonunda, Kooperatifin sözleşmenin 13. maddesine uygun olarak, 12.01.2007 tarihinde düzenleyerek verdiği vekaletname, müteahhidin taahhütlerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli olan bütün yetkileri içeren ve dava konusu yaptığı vekaletnameden daha geniş ve kapsamlı yetkiler içermektedir. Müteahhidin talep ettiği ve düzenlenen vekaletnamede yer verilmeyen; “HER TÜRLÜ İMAR PLANI, PARSELASYON PLANI” yapma yetkisi kooperatife ait değildir. İlgili belediyenin yetki ve sorumluğundadır. Kooperatif kendisine ait olmayan, belediyeye ait bir yetkiyi müteahhide vermesi söz konusu olamaz. Kaldı ki, ilgili belediye, inşaatlarımızın da içinde bulunduğu bölgenin 5000 lik, 1000 lik ve parselasyon planlarını, yani “imar” ve “parselasyon planlarını” inşaatlara başlamadan çok önce yaparak tamamlamıştır. Zaten, yapımına başlanmış ve yapımı devam eden inşaatların, içinde bulunduğu alanın İmar ve Parselasyon Planının yapılmasından bahsedilemez. Bu planlar tamamlanmadan inşaatlara başlanamaz. Yetkinlikleri gereği bunu bilmek durumunda olan bilirkişilerin bu tür yetkilerin verilmemesini bir eksiklik, müteahhidin sorumluluklarını yerine getirememesinin bir nedeni olarak ileriye sürmeleri kafa karışıklığı yaratmak içindir. Bu ve benzeri hususların, müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmesine engelmiş gibi gösterilmesi hiçbir biçimde doğru değildir. Bunların dışında, “HER TÜRLÜ PROJELENDİRME” tarafların mutabakatıyla hazırlanmış ve ilgili belediye tarafından da onaylanmıştır. Geriye Kalan “inşaatların yapılması ile bunlara ait ruhsat tescil ve benzeri işlemlerin yapılarak sonuçlandırılması” gibi yetkiler, verilen vekaletnamelerde fazlasıyla mevcuttur. Gerekmesi durumunda, gerekli diğer yetkilerinde verileceği, 23.01.2003, 06.03.2003, 7.03.2003, 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008 ve 03.03.2008 tarihli yazılarıyla müteahhide noter kanalıyla bildirmiştir. Yine, “ANKARA İMAR YÖNETMELİĞİ” “YANGIN YÖNETMELİĞİ” “ISI YALITIM YÖNETMELİĞİ” “YAPI DENETİM YASASI VE YÖNETMELİĞİ” “DEPREM YÖNETMELİĞİ” gibi mevzuattan kaynaklanan zorunlu değişikliklere kooperatif olarak muvafakat ettiğini ve gerekmesi durumunda benzer değişikliklere muvafakat edeceğini, müteahhide noter kanalı ile bildirilmiştir.
Bu hususların, müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmesine bir engelmiş gibi gösterilmesi doğru değildir. Bilirkişiler tarafından engelmiş gibi gösterilmeye çalışılması, müteahhidi haklı gösterme ve müteahhide çıkar sağlamak içindir.
Yapımı kararlaştırılan inşaatların ilgili belediye tarafından yapımının mühürlenerek durdurulması ve onaylı projelerin ruhsata bağlatılmamasının nedeni, ne vekaletname yokluğu ne de vekaletnamelerdeki yetki eksikliğidir. Yapımı kararlaştırılan inşaatların, ilgili belediye tarafından yapımının durdurulmasının nedeni, onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan inşaatların projesine uygun yapılmamasıdır. Onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni ise, onaylı projesine aykırı yapılan inşaatların, onaylı projesine uygun duruma getirilmemesidir.
Bu nedenlerle, müteahhidin yükümlülüğünü yerine getirmemesinde yada getirememesinde, vekaletname yokluğu yada yetki eksikliğinden, doğal olarak ta arsa sahibi kooperatifin haksız olduğundan söz edilemez…
Aksine beyanlar boş ve hukuki bir değer taşımayan sözlerdir!..
B- SÖZLEŞME VE ÖZEL TEKNİK ŞARTNAME BAKIMINDAN
Arsa sahibi kooperatifin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, kooperatif ana sözleşmesi ve kooperatif ortaklarının iradesinin karara bağlandığı kooperatif genel kurul kararları doğrultusunda, serbest, yarışmacı ve katılımcı bir piyasa ortamında düzenlediği ve benzeri bir işi (en az 120 konutluk) bitirmiş, Ticaret ve Sanayi odasına kayıtlı ve “A” grubu müteahhitlik karnesine sahip olan ülke genelindeki girişimcilerin katılabildiği ihale sonunda, düzenlenen sözleşmeyle, (üretilecek konutların yarısından çoğunun Yüzde 53.66 sının bedeli karşılığında) sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili Standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, tarafların mutabakatıyla, İmar Planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine uygun, kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünleri kullanılarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle yapılması taraflarca kararlaştırılan inşaatların, sözleşmenin;
*“…Çankaya Belediyesince onanacak projeleri ve alınacak inşaat ruhsatlarına göre her türlü inşa, tamamlama, bahçe tanzimi vs gibi hizmetler yapılarak yapı kullanma izin belgesi alınması ve kat mülkiyetine çevrilmesi gibi vecibeleri eksiksiz olarak yerine getirmektir..”
*“Yapılacak konutlara ait mimari, statik, kalorifer sıhhî tesisat, elektrik tesisatı, bahçe ve çevre tanzimi projeleri, alt yapı projeleri ile yapılabilecek spor ve dinlenme tesislerine ait projeler tarafların karşılıklı mutabakatı ile tanzim ettirilerek, ilgili mercilerin onayına sunulacak, onayı müteakip inşaat ruhsatı alınacaktır. Yapılacak inşaatın fenni, hukuki ve mali her türlü sorumluluğu Müteahhide ait olacak ve projelere ait her türlü izin ve mali giderler Müteahhitçe karşılanacaktır. Tüm projelerin onaylı birer sureti ile alınacak tüm ruhsatların onaylı birer sureti kooperatife vermektir.”
*“Müteahhit tarafından yaptırılacak projeler öncelikle avan halde iken kooperatifin onayı alınacak ve daha sonra hazırlanacak olan tatbikat projelerinde de kooperatifin onayı alındıktan sonra Belediyeye tasdike verilecektir. projelerde vuku bulacak her türlü değişiklik durumunda kooperatifin onayını almaktır…”
*“sözleşme konusu inşaatlara ait tüm mimari, statik, tesisat, elektrik, alt yapı, çevre tanzimi ile planlanacak oturma grupları ve spor tesislerinin tüm uygulama ve detay projeleri müteahhit tarafından hazırlattırılacak, kooperatifin imza karşılığı oluru alındıkça, ilgili idarenin onayına sunmaktır…”
Şeklindeki hükümlerine ve inşaatların yapım sürecinde, arsa sahibi kooperatifin bütün uyarı ve ihtarlarına rağmen, inşaatları sözleşmesine uygun yapılmamasının sorumlusu hiçbir biçimde arsa sahibi kooperatif olamaz!..
C- FESİH İHBARINDA BULUNMAKTAN BAŞKA YOL KALMAMIŞTIR
Varlığı inkar edilemeyecek, pek çoğu imar suçu niteliğindeki sözleşmeye ve imar mevzuatına aykırı yapılaşmaların, arsa sahibi kooperatifin yazılı uyarı ve ihtarlarına rağmen giderilmemesi ve giderilmek istenmemesi yanında, sözleşmeye ve imar mevzuatına aykırı benzer olumsuzlukların sürdürülmek istenmesi karşısında, Arsa sahibi kooperatifi, müteahhidin, sözleşmeye ve onaylı projesine uygun olarak yaptığı bütün inşaatların bedelini alarak, uygulana birliği kalmayan sözleşmenin, 28.08.2000 tarihinde, sona erdirilmesi ihbarında bulunulmuştur.
Kooperatifle yapımcı arasındaki Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, hukuki yapısı gereği iki tarafın ortak rızası, yada hakimin kararı olmadan fesih edilemez.
“Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki yapısı diğer sözleşmelerden farklıdır. Zira bu sözleşmeler müteahhit yönünden inşaat yapma, arsa sahibi yönünden üzerinde inşaat yapılacak arsadan müteahhide tapuda pay devri taahhüdünü içermekte olup, karma bir akit niteliğindedir. Bu karma akit gerek istisna akdinin, gerekse gayrimenkul satış vaadinin hukuki koşullarına tabidir. Taşınmaz malın satış vaadi ile ilgili sözleşmelerde satış vaadinde bulunan tarafın sözleşmeden dönme koşulu kararlaştırılmadıkça karşı tarafa tazminat ödeyerek tek taraflı olarak akitten dönmesi mümkün değildir.” (Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 08/10/1991 tarih ve 1991/ 364 Esas 1991/4638 sayılı kararında aynen “ kat karşılığı ,inşaat sözleşmeleri diğer inşaat sözleşmeleri gibi B.K.369. Maddesindeki koşullar dışında haklı bir nedene dayanmadıkça tek taraflı olarak fesih edilemez.”)
Bu nedenle;
OKS’ nin, S.S Çağdaş Grup Konut Yapı kooperatifine Genel Müdür Haşim AYDINCAK imzalı 21.09.1998 tarihli yazısı;
“Yüklenicisi olduğumuz ÇAĞDAŞ KENT SİTESİ inşaatının yapımı, Sözleşme hükümleri, projeler ve fenni şartlar çerçevesinde tarafımızdan sürdürülmektedir.
Mehmet Baki ALTINTAŞ’ ın, 12.09.2000 tarihli yazısı;
“Avukatlarımız vasıtasıyla verilen cevabımızda, bu feshin geçersiz, haksız ve iyi niyetten yoksun olduğunu belirterek inşaat çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdüreceğimizi bildirdik.”
19 Şubat 2001 tarihli,
“inşaatların yapımında imar mevzuatına, ruhsatlarımıza ve eki projelere, fen ve teknik kurallara, sözleşmelerimize ve eklerine, belirlenen iş programımıza ve karşılıklı mutabakatlarımıza uygun imalatlar gerçekleştirdik.” ve yine, “…aramızdaki sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olduğunu düşünüyoruz.”
Müteahhit Mehmet Baki ALTINTAŞ’ ın avukatlarının; 11 Eylül 2000 tarihli,
“İmalatlar işçilik ve malzeme yönünden, kaliteli ve sözleşmeye uygundur. İmar planına aykırı iş yapılmamıştır.”
“Yapılan her şey; sözleşmeye, yasaya ve mutabakatlara göre yapılmıştır.”
“…feshin hiçbir yasal ve haklı dayanağı yoktur, geçersizdir. Fasıla vermediğimiz çalışmalarımıza aynen devam edeceğimizi, saygı ile bilgilerinize sunarız.”
18.09.2000 tarihli,
“1-)….Ankara 13. Noterliğinin 11 eylül 2000 tarih ve 57376 yevmiye numarasında kayıtlı cevabı yazımızda, bu fesih beyanın haksız, iyi niyetten yoksun ve geçersiz olduğunu belirterek kabul etmediğimizi ve inşaat işlerine ara vermeden devam ettiğimizi bildirmiş bulunuyoruz.”
“2-) ….müvekkilimiz, inşaatları sözleşmelere, teknik şartnameye, projelerine ve imar planlarına uygun olarak yapma çalışmalarını sürdürmektedir. Hukuki geçerliliği olmayan talebiniz yönünden işi durdurmamız, şantiyeyi ve inşaat alanını boşaltmamız söz konusu olamaz. Hukuki sorumluluğumuz gereği şantiyedeki inşaat çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdürüyoruz.”
“3-) … fesih yetkiniz olmadığından da sözleşme geçerli olup, akdi aynen ifaya devam edeceğimizi…”
Yönündeki yazılı beyanlardan da anlaşılacağı gibi, taraflar arsındaki sözleşme hiçbir zaman fesih edilmemiştir. Müteahhit, mahkemeden herhangi bir yetki talebinde bulunmadan, sözleşmeye, teknik şartnameye, onaylı projesine uygun yaptığı imalatların bedelini alarak sözleşmenin sona erdirilmesi yönündeki kooperatifin teklifini kabul etmeden, ilgili belediyenin “yapı tadil zaptı” ve “mühürleme zaptı” düzenleyerek inşaatların yapımını durdurduğu 21.03.2001 tarihine kadar, hiç fasıla verilmeden inşaatların yapımını sürdürülmüştür.
Taraflar arsındaki sözleşme, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve E. 2003/668, K. 2006/74 sayılı kararıyla da yürürlükte olduğu ve hiçbir zaman fesih edilmediğine göre, inşaatların yapılamamasının nedeni, arsa sahibi kooperatifin, sözleşmenin feshini istemesi ve verdiği vekaletnameyi iptal etmesi değildir.
D- İNŞAATLARIN MÜHÜRLENEREK DURDURULMASI BAKIMINDAN:
28.02.1998 tarihinde yapımına başlanan inşaatlar, Çankaya Belediyesi tarafından 21.03.2001 tarihinde “yapı tadil zaptı” ve “mühürleme zaptı” düzenlenerek durdurulmuştur.
Taraflar arasında anlaşmazlık, yada dava konusu inşaatların, ilgili Çankaya Belediyesi tarafların mühürlenerek durdurulmasının nedeni; ileriye sürülen görüşlerin aksine, ilgili Çankaya Belediyesinin, 12.07.2005 tarih ve 20749, 11.05.2006 tarih ve 13824 ve 29.07.2009 tarih ve 17696 sayılı ( bilirkişilerin kasıtlı olarak incelemedikleri ve değerlendirmedikleri ) yazılarından da anlaşılacağı gibi, sözleşmeye ve imar planına uygun olarak hazırlanan, kamu adına yetkili belediye tarafından da 30.07.1998 tarihinde onaylanan projelerin, 21.03.2001 tarihine kadar, yaklaşık 3 yıl, arsa sahibi kooperatifin bütün uyarı ve ihtarlarına rağmen, kamu düzeniyle ilgili İmar Kanununun 21. Ankara İmar Yönetmeliğinin 81. maddesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin 7 ve 10. Ve Özel Teknik Şartnamesinin 1. maddesi hükümlerine aykırı olarak ruhsata bağlatılmaması ve yapılan inşaatların da onaylı projesine uygun olarak yapılmamasıdır.
Yargı kararı sonrası inşaatlara başlanamamasının, yani yapımı kararlaştırılan 30.07.1998 onay tarihli projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni ise, vekaletname yokluğu, yada verilmiş vekaletnamelerdeki yetki eksikliği değil, onaylı projesine aykırı yapılan inşaatların, projesine uygun duruma getirilmemesidir. İnşaatların yapımını kooperatif değil, ilgili belediye durdurmuştur.
Arsa sahibi kooperatifin, inşaatların yapımı sürecinde yaptığı bütün uyarı ve ihtarlarına rağmen, ihale sonucu düzenlenen sözleşmesine, özel teknik şartnamesine, imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili standartlara, yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, tarafların mutabakatıyla, İmar Planına uygun olarak hazırlanarak ilgili belediyesince de onaylanan projelerine aykırı, kooperatifin onayladığı uygulama ve detay projesi olmadan, gelişi güzel, müteahhidin çıkarına ve işine geldiği gibi keyfi yapılaşmaların ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulmasının sorumlusu hiçbir biçimde arsa sahibi kooperatif değildir. Dava konusu inşaatların yapımının durdurulmasının sorumlusu, onaylı projeleri ruhsata bağlatmayan ve ruhsata bağlatmadığı onaylı projelere uygun olmadan inşaatları yapan müteahhittir.
Arsa sahibi kooperatifin, inşaatların yapımı sırasında da, yargılama sürecinde de, mahkeme kararından sonra da istediği; yargı kararlarıyla da yürürlükte olduğu karara bağlanan sözleşmeye göre inşatların yapılmasıdır. Bunun içinde, sözleşmeden kaynaklanan bütün sorumluluklarını eksiksiz ve zamanında yerine getirmiştir.
Müteahhidin beyanlarının, müteahhidin yönlendirdiği bilirkişilerin raporlarının aksine; anlaşmazlık konusu inşaatların, onaylı projelerinin ruhsata bağlatılmadığı, onaylı ve ruhsatlı mimari projelerine aykırılıklar nedeniyle yapı tadil zaptı ve mühürleme tutanaklarının tanzim edildiği, yani inşaatların yapımının 21.03.2001 tarihinde Çankaya Belediyesi tarafından durdurulduğu, gabari değerlerinin onaylı mimari projelerine aykırı olduğu, bu aykırılıkların teknik olarak yerinde düzeltilemeyeceği, imar planı, plan notları ve Ankara İmar yönetmeliği ne uygun yeni bir tadilat mimari projesinin gerektiği yönündeki Çankaya Belediyesinin 02.09.2005 tarih ve 26352 sayılı ve 29.07.2009 tarih ve 17696 sayılı yazılarının bilinçli olarak incelenmemesi, görmezlikten gelinmesi kasıtlıdır.
Özet olarak, müteahhidin yapımını üstlendiği inşaatların ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımının durdurulmasının nedeni, yapımı kararlaştırılan onaylı projelerin ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapılması ve onaylı projesine aykırılıklar nedeniyle de onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasıdır. Bu sorumluluklarda sözleşme gereği arsa sahibine ait değildir, müteahhide aittir.
E- ONAYLI PROJELER BAKIMINDAN
Tarafların mutabakatıyla, imar planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan ilgili belediye tarafından da onaylanan mimari tadil projelerine göre:
Taraflar arsındaki sözleşmenin, 1. Maddesine göre “Çankaya Belediyesi İmar Müdürlüğü’nce verilecek sayıdaki imar parseli üzerinde tasdikli imar planı notlarına yapılabilecek konut veya işyerlerinin iş bu sözleşme ve ekleri ile belediyece tasdikli projelerine göre yapılması işi” ve 17. “Sözleşme konusu parsellerde yapılacak konutlar ve onların bahçelerinde inşa edilebilecek spor tesisleri ve oturma grupları gibi inşaatlar işbu sözleşmenin eki olan EK – 1 ÖZEL TEKNİK ŞARTNAME HÜKÜMLERİNE GÖRE Müteahhitçe uygulanacaktır.” “Müteahhit, evleri bu şartlar ve Teknik Şartnamede belirtilmemiş olsa bile süper lüks inşaat tarifi içinde ve mevcut en iyi malzeme ve en iyi işçilikle yapmayı taahhüt eder.” hükümlerine uygun olarak inşaatları yapmak müteahhidin yükümlülüğündedir.
Yapımı kararlaştırılan inşaatların onaylı projelerine uygun yapılmamasının sorumlusu olarak arsa sahibi kooperatifin gösterilmesi hiçbir biçimde doğru ve haklı değildir. Tarafların mutabakatıyla, İmar Planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan ve ilgili belediye tarafından da 30.07.1998 tarihinde onaylanan projelerin, İmar Kanununun 21. Ankara İmar Yönetmeliğinin eski 79 yeni 81. sözleşmenin 7. 10. ve Özel Teknik Şartnamenin 1. 2. 4. 5. 6. maddelerine ve imar mevzuatının kamu düzeniyle ilgili hükümlerine aykırı olarak ruhsata bağlatılmamasının ve ruhsata bağlatılmayan onaylı projesine uygun olmadan inşaatların yapılmasının sorumlusu, tek başına müteahhittir!..
Dava konusu mevcut inşaatların, hem projesine uygun yapıldığı, hem de yapımı yarım kalmış inşaatların tamamlanabilmesi için projelerinin değiştirilmesinin, bunun içinde arsa sahibi kooperatifin yetki vermesinin gerektiği görüşleri aynı anda, birlikte doğru olamaz!!!
Ya inşaatlar projesine uygun yapılmıştır, o zaman inşaatların projelerinin değiştirilmesine, yani projelerin değiştirilmesi için arsa sahibi kooperatifin yetki verilmesine gerek yoktur!..
Teknik bilirkişilerin neden ahlaki bir zafiyet içinde bulunduğu bu gerçek daha etkili bir şekilde ortaya koymaktadır…
Bilirkişiler, mahkemeyi yanıltarak müteahhidin lehine karar çıkartmak için, projesine uygun yapılmayan inşaatların projesine uygun yapıldığı yönünde raporlar düzenlenmişse ki, düzenlendiği ortadadır. Bu raporlara itibar edilmemesi gerekir.
İhale sonu taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre, onaylı projesine uygun olarak yapılması gereken inşaatların, onaylı projesine aykırı yapılmasının sorumlusu, arsa sahibi kooperatif değil, sözleşmeye göre müteahhittir.
Yukarıdan beri arz ve izah etmeye çalıştığımız gibi; mahkemenizi bilinçli olarak yanıltmaya çalışan ve hatalı karar vermesine neden olacak şekilde çok özel ve yoğun çabalar sarf eden bu bilirkişi heyetinin (hukukçu bilirkişi dışındaki) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz!..
F- İMAR MEVZUATI BAKIMINDAN
Tarafların mutabakatıyla, imar planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan ilgili belediye tarafından da onaylanan mimari tadil projeleri,
a) İmar Kanununun 21. Maddesi, “Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır.”
b) Ankara İmar Yönetmeliğinin 81. Maddesi, “Büyükşehir Belediye ve Mücavir Alan sınırları içinde yapılacak olan her türlü yapı için İlgili Belediyesinden yapı izni (ruhsat) alınması zorunludur. Ruhsat alınmış yapılarda, izne tabi herhangi bir ilave/ değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır.”
c) Sözleşmenin, 7. Maddesi, “Yapılacak konutlara ait mimari, statik, kalorifer sıhhî tesisat, elektrik tesisatı, bahçe ve çevre tanzimi projeleri, alt yapı projeleri ile yapılabilecek spor ve dinlenme tesislerine ait projeler tarafların karşılıklı mutabakatı ile tanzim ettirilerek, ilgili mercilerin onayına sunulacak, onayı müteakip inşaat ruhsatı alınacaktır.”
d)Sözleşmenin, 10. Maddesi, “Müteahhit tarafından yaptırılacak projeler öncelikle avan halde iken kooperatifin onayı alınacak ve daha sonra hazırlanacak olan tatbikat projelerinde de kooperatifin onayı alındıktan sonra belediyeye tasdike verilecektir. projelerde vuku bulacak her türlü değişiklik durumunda kooperatifin onayı alınacaktır…..”
e) Özel Teknik Şartnamesinin,1. Maddesi,“sözleşme konusu inşaatlara ait tüm mimari, statik, tesisat, elektrik, alt yapı, çevre tanzimi ile planlanacak oturma grupları ve spor tesislerinin tüm uygulama ve detay projeleri müteahhit tarafından hazırlattırılacak, kooperatifin imza karşılığı oluru alındıkça, ilgili idarenin onayına sunulacaktır…..”
Hükümlerine uyulmadan inşaatların yapılmasının sorumlusu da arsa sahibi kooperatif değildir.
G- İNŞAATLARIN TEKNİĞİNE UYGUN YAPILMAMASI BAKIMINDAN:
İhale sonu düzenlenen sözleşmeye ve sözleşmenin ayrılmaz eki Özel Teknik Şartnameye, ülkemizde yapılarla ilgili Standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünleri kullanılarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde, süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle yapılması taraflarca kararlaştırılan inşaatların;
1- Servis parapet duvarlarının, harpuşta ve denizlik imalatlarının sözleşme gereği detay projeleri olmadan, kullanılan malzemelerin seçiminde arsa sahibinin onayı alınmadan, onaylı projesine ve tekniğine uygun yapılmamasının,
2- 12 ve 13 numaralı parsellerdeki binaların ytong duvarların örülmesinin, iç ve dış kaba sıvaların, tekniğine uygun yapılmamasının,
3- 8- 12 ve 13 numaralı binaların çatı ve çatı kaplamaları sözleşme gereği detay projesine, sözleşmesine, tekniğine ve onaylı mimari projesine uygun yapılmaması, kullanılması sözleşmeyle kararlaştırılan malzemelerle kaplanmamasının,
4- 4, 2 ve 13. Parsellerdeki binaların tecritleri, özel teknik şartnamenin kaba inşaatlar başlığı altındaki 5.maddesi, “bodrum katlarda yapılacak olan garaj katları B.A. perde olarak inşa edilecek ve dış yüzeyler ısı yalıtım dışında, su yalıtımı ile ilgili yönetmelik ve şartnamelere uygun olacaktır.” hükmüne uygun yapılmamasının,
5- Binaların yaşam alanlarının kat yükseklikleri, onaylı mimari projesine ve (Ankara İmar Yönetmeliğinin eski 51, yeni 48 maddesine) uygun yapılmaması, binaların bu biçimiyle tamamlanması durumunda yapı kullanma izni alamayacak olmasının,
6- Binaların gabari değerlerine göre yapılmamasının, yani, bina gabari değerlerinin onaylı mimarı projesine aykırı yapılmasının. Bu nedenle de, onaylı projelerin ruhsata bağlanamamasının,
7- 12 ve 13 numaralı binalardaki elektrik tesisatı, onaylı projesine ve elektrik iç tesisleri yönetmeliği hükümlerine uygun yapılmamsının, kullanılan malzemelerin seçiminde ve döşenmesinde tekniğine uyulmamasının,
8- 12 ve 13 numaralı parsellerdeki bina yaşam alanların ölçüleri ve metre kara cetvellerinin değiştirilmesinin,
9- Statik-betonarme projesinde yapılması zorunlu, taşıyıcı özelliğindeki kimi kirişlerin eksik yapılmasının,
10- 4 numaralı binanın kurulması kararlaştırılan kotta kurulmamasının ve kat yüksekliklerinin onaylı projesine uygun olup yapılmamasının,
11 – 4 numaralı binanın temel drenaj büzlerinin tekniğine uygun yapılmamasının, filtre malzemesi yerine hafriyat toprağının kullanılmasının,
12- Pis su tesisatlarının tekniğine uygun yapılıp yapılmamasının,
13- kimi bacaların, döşeme betonu kırılarak, demirleri kesilerek geçirilmesinin,
14- 3 numaralı binanın, 1 numaralı dairenin mutfak balkon döşemesinin onaylı mimari projesindeki ölçülerden daha büyük yapılmasının,
15- 12 ve 13 numaralı parsellerler arasındaki bahçenin ve 3 numaralı parsel alanının, hafriyat toprağı ve inşaat atığı malzeme ile doldurulmasının, 3 numaralı parsel alanının yükseltilmesinin,
16- Hazır betona su katılmasının ve yetersiz vibrasyon nedeniyle betonda boşlukların meydana gelmesinin,
17- Kalıp hataları nedeniyle düzgün yüzeylerin oluşturulamamasının, düzgün yüzeylerin sağlanması için de tekniğine aykırı sıvaların kalın yapılmasının,
18- 12 ve 13 parsellerdeki tesisat borularının döşenmesinde, binaların taşıyıcı sistemini olumsuz etkileyecek biçimde, kolonların oyulmasının,kırılmasının ve tesisat boruların döşenmesinden sonra harç ile doldurulmasının, mimari projesine uygun yapılmayan bazı kolonların tuğla ile kalınlaştırılmasının,
19- Bağımsız bölüm kat yüksekliklerinin ve bina gabari kotlarının (mahya kotları) onaylı projesine uygun yapılmamasının,
sorumlusu, arsa sahibi kooperatif değildir!.. İşin yapımını, serbest piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle üstlenen müteahhittir…
Görüldüğü gibi, mahkeme tarafından incelemesi ve değerlendirmesi istenen hususların, nerdeyse hiçbirinin incelenmemesi ve gerektiği önemde değerlendirilmemesi, göstermelik incelenen ve değerlendirilen kimi konuların da, müteahhidin işine ve çıkarına gelecek biçimde yanlı değerlendirilmesi, özellikle yapılması kararlaştırılan İNŞAATLARIN PROJELERİNİ ONAYLAMAYA VE RUHSATA BAĞLAMAYA, ONAYLADIĞI VE RUHSATA BAĞLADIĞI PROJELERE GÖRE İNŞAATLARIN YAPILIP YAPILMADIĞINI KONTROL ETMEYE, İNŞAATLARIN TAMAMLANMASI DURUMUNDA OTURMA İZNİ VERMEYE, kamu adına tek yetkili olan ve MEVCUT İNŞAATLARIN YAPILMASINI MÜHÜRLEYEREK DURDURAN ÇANKAYA BELEDİYESİNİN 02.09.2005 tarih ve 26352 ve 29.07.2009 tarih ve 17696 sayılı yazılarına hiç değinilmeden, arsa sahibi kooperatifin haksız olduğu yönünde düzenlenen rapor bir hak gaspı belgesidir ve 40 yılı aşan bir emeğin, neyin karşılığında olduğunu bilemediğimiz bir nedenle adalet yanıltılarak bir başkasına peşkeş çekilmesidir. Bu kirli oyunu adaletin boşa çıkaracağından eminiz!..
SONUÇ VE İSTEM______/ Yukarıda ve bilirkişi raporuna teknik bakımdan yaptığımız itiraz
dilekçemizde belirttiğimiz nedenlerle dosyanın yeniden oluştu-
rulacak nitelikli bir heyete verilerek yeniden keşif icrasına ka-
rar verilmesini müvekkil kooperatif adına saygı ile arz ve talep
ederim.
DAVALI VE KARŞI DAVACI
Kooperatif Vekili: Av. Cemil CAN
3- Bilirkişilerin yanlı değerlendirmelerine karşı itirazlar
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANILĞINA. ANKARA
Dosya No.2007/567
Bilir Kişi Raporuna İtiraz
Eden(DAVALI-K.DAVACI___/ S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ___________________/ Av. Cemil Can, Libya Cad. No:32/3 Ahmetler- ANKARA
DAVACI__________________/ 1.)Mehmet Baki Altıntaş,
2.)SS Çağdaş Grup Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ___________________/ Av. İbrahim Narman, Büklüm Sok. No:7/9 Kavaklıdere-
ANKARA
Diğer Davalılar_____________/ Orhan Demirburan ve arkadaşları.
T.KONUSU________________/ 22.02.2010 tarihli bilirkişi raporuna karşı TEKNİK BAKIMDAN
İtirazlarımızın sunulmasıdır.
-İTİRAZLARIMIZ-
Bilirkişi raporuna karşı TEKNİK bakımdan olan itirazlarımız, okuma ve karşılaştırma kolaylığı olması bakımından farklı yazı karakteri ile özetleme yapmadan; aynen aşağıya alarak hemen altına eleştiri ve itirazlarımız görüşlerimiz ile birlikte yazılmıştır. Bilirkişi raporundan yaptığımız alıntılarda bazı kelimelerin altı tarafımızdan çizilmiş ve bazıları da dikkat çeksin diye kalın puntolarla yazılmış olup, bu şekilde yaptığımız müdahalelerin sonuna (abç) işareti konulmuştur…
I-DAVACI YANIN RAPORA İTİRAZLARININ İNCELENMESİ:
“Davacı yanın Raporumuza yönelik beyan ve itirazları üzerine yaptığımız incelemenin sonuçları aşağıda belirtilmiştir.”
“1- davacı yanın 5.Ticaret Mahkemesinden intikal eden 2007/708 Esas sayılı dosyasından birleşen davada vekaletnamedeki eksik yönlerin kendilerine verilmesi talepleri, arsa sahibi kooperatifin fesih davasına karşı aynen ifayı istemek (abç) yerine tazminat davası açmaları nedeniyle, 3.4,12 ve 13 nolu parseller için konusuz kalmıştır. Ancak arsa sahibi kooperatifin diğer bir kısım ortaklarla birlikte sahip oldukları 2 nolu parsel için feshin söz konusu olmaması dolayısıyla yüklenicinin talebinin sürdüğü açıktır. 2 nolu parselin ortaklarından olan Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifinin bu parselde yapılacak inşaat için sözleşme tarihinde yükleniciye verdiği vekaletle tanınan yetkileri kısıtlaması üzerine, yeni verdiği vekaletnamedeki yetkilerin inşaata başlamak ve sürdürmek için yeterli olmadığın ifade eden yüklenicinin, sözleşmenin yapıldığı 24.11.1999 tarihinde kendisine verilen yetkileri istemekte olduğu haklı olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan öteki ortakların verdikleri vekaletnamede böyle bir kısıtlama yapmadıkları belirlenmiştir.”
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş, 08.03. 2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı, AKDİN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU VE HİÇBİR ZAMAN FESİH EDİLMEMİŞ OLDUĞU YÖNÜNDEKİ KARARI sonrası, Arsa sahibi kooperatif, dava konusu fesih ihbarı ile birlikte 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği, yani, fesih ihbarına kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnameden daha geniş yetkiler içeren vekaletnameyi, 12.01.2007 tarihinde düzenleyerek müteahhide vermiştir. Bir başka anlatımla, dava konusu fesih ihbarı önceki durum gerçekleşmiştir. Bu vekaletname, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi, yani, “inşaata başlamak ve sürdürmek için” için gerekli olan bütün yetkileri fazlasıyla içermektedir. Aksi iddialar, doğru değildir. Mahkemeyi yanıltmak için sürekli tekrar edilen bir yalandır!..
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve 2003/668-2006/74 sayılı sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki kararı, 28.08.2000 tarihli fesih ihbarı ile birlikte, müteahhidin o tarihe kadar kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptal edilmesiyle ilgilidir. Mahkeme, davacı müteahhidin talepleriyle sınırlı olarak fesih ihbarının ve 15.12.1999 tarihli, yani müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnamenin azil ile ortadan kaldırılmasının doğru olmadığına karar vermiş bulunmaktadır.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin, müteahhidin talebiyle sınırlı olarak, kooperatifin 28.08.2000 tarihli fesih talebini ve aynı tarihe kadar müteahhidin kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptali işlemlerini görüşerek karara bağlamıştır. Müteahhidin 28.08.2000 tarihine, yani, fesih ihbarının yapıldığı tarihe kadar kullanmakta olduğu vekaletname dışında, hele sözleşmeyle çelişen bir vekaletnamenin müteahhide verilmesi gerektiği yönünde mahkemenin bir kararı yoktur! Bu konuda müteahhidin de mahkemeden herhangi bir talebi olmamış ve bu konuda hiçbir zaman bir davada açmamıştır. Buna rağmen sanki vekaletname konusunda farklı bir hüküm verilmiş gibi yanıltıcı ifadeler kullanılmasının amacı yukarıda belirttiğimiz gibi mahkemeyi yanıltmaktan başka bir şey değildir.
Müteahhidin istediği ve onun adına gerçekleri çarpıtarak yorumlayan bilirkişilerin amacı, sözleşmeye ve onaylı projesini uygun olmadan yapılan inşaatların projelerini, istedikleri gibi değiştirmek ve keyiflerine göre inşaat yapmak ve arsa sahibini bu inşaatları kabule zorlamak olduğu son derece açıktır.
12.01.2007 tarihinde sözleşmenin 13. Maddesine uygun olarak düzenlenerek verilen vekaletname, müteahhidin sözleşmeden kaynaklanan bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için yeterlidir.
Arsa sahibi Kooperatif, kendisini bağlı saydığı sözleşmede olmayan, hatta sözleşmeye aykırı bazı yetkileri, güven duymadığı müteahhide vermek durumunda değildir. Tarafları bağlayan ihale sonunda düzenlenen sözleşmedir. Mahkemenin, sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki kararı, müteahhide, inşaatları istediği gibi yapmak serbestliğini vermez.
Müteahhidin kendisine verilmesini istediği 24.11.1999 tarihli vekaletname, sözleşmeyle çelişen, yanlış anlamalara ve uygulamada sorunlara sebebiyet verebilecek ifadeler taşıması nedeniyle arsa sahibi kooperatif tarafından, 07.12.1999 tarihinde, yani düzenlendiği tarihten 15 gün sonra iptal edilmiş ve yerine, sözleşmeye uygun, müteahhidin bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli bütün yetkileri içeren yeni bir vekaletnameyi, 15.12.1999 tarihinde düzenleyerek müteahhide verilmiştir. Bilirkişilerin, “öteki ortakların verdikleri vekaletnamede böyle bir kısıtlama yapmadıkları” yönündeki yanıltıcı beyanlarının aksine, diğer arsa sahipleri de, benzer biçimde, sözleşmeyle çelişen hükümler taşıyan ve arsa sahiplerinin iradelerini yansıtmayan 24.11.1999 tarihli vekaletnameyi iptal etmişler ve yerine yenisini düzenleyerek müteahhide vermişlerdir. Müteahhit bu vekaletnameyi, hiçbir sorunla karşılaşmadan iptal edildiği 28.08.2000 tarihine kadar kullanılmıştır.
Müteahhit tarafından dava konusu yapılan fesih ihbarı ve iptal edilen vekaletname işte bu 15.12.1999 tarihli vekaletnamedir. Bilirkişilerin, çok daha önce iptal edilmiş ve müteahhit tarafından dava konusu yapılmayan 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli eski vekaletnameleri dava ile ilişkilendirmeleri ve konu yapmaları anlamlıdır!..
“2- Davacılar 05.10.2009 tarihli dilekçelerinde davalı yanın incelenmediğini veya eksik incelendiğini ileriye sürdükleri iddialarına daha önce Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve 08.03.2006 gün ve E. 2003/668, K. 2006/74 sayı ile karara bağlandıktan sonra Yargıtay’ca da onaylanarak kesinleşmiş dava kapsamında ileri sürülen iddialara benzer olduğunu belirtmişlerdir. Dilekçelerinde, davalı iddialarının bu yargılama sürecindeki çeşitli bilirkişi incelemelerinden defalarca geçerek, gerçek olmadıkları belirlenmiş iddialar olduğunu belirtmiş ve hangi konunun hangi bilirkişi raporunda değerlendirilmiş olduğunu ilgili sayfa ve madde numaralarını da vermek suretiyle listeledikleri görülmüştür.”
Arsa sahibi kooperatifin, 05.10.2009 tarihli dilekçesinde, incelenmediğini ya da eksik incelendiğini ileriye sürdüğü hususların, “Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve 08.03.2006 gün ve E. 2003/668, K. 2006/74 sayı ile karara bağlandıktan sonra Yargıtay’ca da onaylanarak kesinleşmiş dava kapsamında” olması, müteahhidin, yürürlükte olduğu yargı kararıyla da kabul edilen sözleşmenin ve yargı kararının gereğini yerine getirmemesi, yani inşaatları yapmamasıyla ortaya çıkan ve yeniden dava konusu olan bu aşamada yeniden değerlendirilemeyeceği iddiası doğru değildir. İlgili mahkeme kararıyla da yürürlükte olduğu kabul edilen sözleşmeye, onaylı projesine ve tekniğe aykırı uygulamaların, işin tasfiyesi aşamasında yeniden değerlendirmesi gerekir.
“3- inşaat mahallinde tarafların iştirakiyle yapılan keşiflerde davalı yanın inşaatlarla ilgili iddialarının heyetimizce yerinde incelenmesi ve dosya üzerinde yapılan çalışmalarınızda, davalı yanın tüm iddialarının daha önce Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin karara bağladığı ve feshin haksızlığına hükmettiği (abç) ve Yargıtay’ca da onaylanmış bulunan kesinleşmiş dava süresince, feshe dayanak olarak ileri sürmekle incelenmiş iddialar oldukları görülmüştür. Arsa sahibi davalının yeni iddialar ileri sürmediği (abç), eski iddialarını tekrar ettiği heyetimizce de tespit edilmiştir. Davacı yanın açıklamalarını istediği bu husus, davalı yanın itirazlarının değerlendirildiği başlık altında daha ayrıntılı olarak açıklanmıştır.”
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin karara bağladığı ve feshin haksızlığına hükmettiği dava süresince incelenmiş ve varlığı kabul edilen ancak sözleşmenin feshine gerek görülmeyen hususların işin tavsiyesi bu aşamada değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Müteahhidin, mahkeme kararının gereğini yerine getirilmemesi, yani sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar kanununa aykırı olarak yaptığı, bu nedenle de ilgili belediye tarafından yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatların, sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygunluğu yönünden değerlendirmesi zorunludur.
“4- Davacı yan inşaattaki bazı taşıyıcı kolonları kırdığı (abç) yolundaki davalı arsa sahibinin iddiasının asılsız (abç) olduğunun daha açık bir şekilde ifade edilmesini istemiştir. Davalı arsa sahibinin 22.07.2009 ve 26.08.2009 tarihli duruşmalarda ileri sürdüğü, yüklenicinin, 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararından sonra, inşaattaki bazı taşıyıcı kolonları kırarak yok ettiği yönündeki iddiasına Bilirkişi Heyetimizin teknik elemanlarınca gereken önem verilerek inşaat mahallinde davalı arsa sahibinin vekil ve yetkililerinden olayın kaynağını göstermeleri istenmiştir. Davalı yanın itirazlarının değerlendirildiği başlık altında ayrıntılı olarak açıklanan bu çalışma sonunda, iddia edildiği gibi bir olayın olmadığı,(abç) iddianın abartılı ve teknik bilgisizlikten kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bu konudaki tespitlerimize Bilirkişi Raporumuzda yer verilmiş olmasına karşın, olayın yeteri kadar açıklanmamış olduğu kanaatiyle, davacı yanın açıklanmasını istediği bu hususa davalı yanın itirazlarının cevaplandırılması kısmında ayrıntılı olarak değinilmiştir.”
Arsa sahibi kooperatifin, inşaattaki bazı taşıyıcı kolonların kırılarak “yok” edildiği yönünde bir iddiası olmamıştır. Taşıyıcı özelliğinde ki 14 adet betonarme kolonun, taşıyıcı özelliklerinin azaltılmasına neden olacak biçimde, onaylı projelerine ve tekniğine aykırı olarak kırıldıkları iddiasında bulunmuştur. Arsa sahibi kooperatifin bu beyanı bir iddia değil, gerçektir. Bilirkişilerin müteahhidi koruma amacıyla, projesine ve tekniğine aykırı olarak taşıyıcı kolonların kırılmasını, önemsiz, sıradan bir uygulama olarak göstermeye çalışmaları gerçek durumu ortadan kaldırmamaktadır. Bu konuda daha geniş açıklamalar ilerde yapılacaktır.
II.DAVALI YANIN RAPORA İTİRAZLARININ İNCELENMESİ:
“1- Davalı yanın incelenmesini istediğini ya da eksik incelendiğini ileri sürdüğü hususlar daha önce Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş olan 08.03.2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı kararı ile sonuçlanmış dava aşamalarında ileri sürülen ve bu yargılama kapsamındaki bilirkişi incelemelerinde gerçeğe uymadığı tespit edilerek kesin hükme bağlanmış iddialar (abç) olduğu incelemelerimiz sonunda belirlenmiştir. Bu iddiaların kesinleşmiş hükme esas alınmış bilirkişi raporlarında da değerlendirilmiş olduğu, davacı tarafın sayfa ve madde numaraları vermek suretiyle hazırladıkları belgeler incelenirken tespit edilmiştir.”
Daha önce incelenmesi istenen ve varlığı ret edilemeyen hususların, işin tasfiyesinde, değerlendirilmelerinin istenmesinde herhangi bir yanlışlık yoktur. Zorunluluk vardır.
“İnşaat mahallinde yaptığımız incelemelerde davalı yanın incelenmesini istediği tüm konular (98 adet) tek tek incelenmiş, gerekli ölçüm ve tespitler yapılmıştır. Ardından yapılan dosya incelemesinde, ileri sürülen bütün iddiaların kesinleşmiş yargı süresince farklı bilirkişilerce de incelendikleri ve birbirini doğrulayan değerlendirmelerde bulunulduğu, ileri sürülen iddiaların yersiz ve sözleşmenin feshini haklı gösterecek sebeplerden olamayacağı (abç) sonucuna varıldığı ve mahkemenin de bu yönde feshin haksızlığına karar vermiş olduğu heyetimizce de belirlenmiştir.”
Daha öncede İncelenmesi ve değerlendirilmesi istenen, ancak, inşaatların devamı süresince giderilebileceği için sözleşmenin feshini gerektirmeyen örneğin, onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapılması ve yapılan inşaatlarında onaylı projesine uygun yapılmaması ve buna bağlı olarak ta inşaatların yapımının ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulması ile; onaylı projelerinin ruhsata bağlatılamaması gibi hususların, bu aşamada incelenmemesinin gerektiği görüşü hiçbir şekilde doğru olamaz.
“Raporumuzda, inşaatlardaki tespitlerimizin önceki bilirkişi raporlarının tespit ve değerlendirmeleriyle örtüştüğü (abç) görülmekle, arsa sahibinin benzer iddialarının tarafımızca tek tek cevaplandırılması yerine, iddia edilen konuların daha anlaşılabilir olması bakımından, cevaplarının, önem arz eden 23 başlık altında toplanarak açıklanması yoluna gidilmiştir.”
Arsa sahibi kooperatifin, takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere incelenmesini istediği ve 98 madde halinde ifade ettiği hususların, bilirkişiler tarafından 23 maddeye indirilmesi, gerçeklerin ortaya çıkması ya da incelemelerin kolay yapılması için değil, müteahhidin aleyhine kimi uygulamaların tespit edilmemesi ve değerlendirme dışı tutulmasını sağlamak için yapılmıştır. Örneğin, dava konusu inşaatların, tarafların mutabakatıyla sözleşmeye, imar planı ve imar notlarına uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin, imar kanununa ve sözleşmeye aykırı olarak ruhsata bağlatılmaması, onaylı projelerine uygun yapılmayan inşaatların yapımının ilgili belediye tarafından yapımının mühürlenerek durdurulması ve yapımı kararlaştırılan onaylı projelerin ruhsata bağlanamaması ve benzeri konulara hiç değinilmemesi bunun kanıtıdır. Bilirkişiler bu en önemli konuyu hangi madde numarası içinde toplayıp eritmeyi başarabilmişlerdir, onu anlayabilmiş değiliz?!..
“Sonuçta, davalı arsa sahibinin ileri sürdüğü iddialarının Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03. 2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı kararı ile karara bağladığı ve Yargıtay’ca da onaylanmış bulunan kesinleşmiş dava sürecinde ileri sürdüğü iddialarının tekrarı mahiyetinde olduğu (abç) ve tarafımızdan da işin feshine dayanak oluşturacak kapsamda olmadıkları, bu nedenle davalının fesih talebinde haksız (abç) olduğu değerlendirilmesi yapılmıştır.”
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin, sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki 08.03. 2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı kararının dayandığı bilirkişi raporlarında, varlığı tartışılmayan ve arsa sahibi kooperatif tarafından, işin tasfiyesi aşamasında incelenmesi istenen;
A-Taraflar arasında anlaşmazlık konusu olmayan,
1- Tarafların mutabakatıyla, Sözleşmeye ve imar planına uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin, İmar Kanununa ve Sözleşmeye aykırı olarak ruhsata bağlatılmamış olması,
2- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapılması,
3- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan inşaatların, ruhsata bağlatılmamış onaylı projelerine de aykırı yapılması,
4- Taraflar arasında anlaşmazlık ve dava konusu olan mevcut inşaatların, ilgili belediye tarafından yapımının mühürlenerek durdurulması,
5- Tarafların mutabakatıyla, imar planına ve sözleşmeye uygun olarak ilgili belediye tarafından da onaylanan mimari tadil projelerinin ruhsata bağlanamaması,
6- Onaylı projesine uygun olmadan yapılan ve ilgili belediye tarafından da mühürlenerek yapımı durdurulan mevcut inşaatların, bu haliyle tamamlandığında oturma izni alamayacak olması,
7- Bina gabari kotlarının imar planıyla belirlenen ölçülere ve onaylı projesine uygun yapılmaması,
Taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan;
1- Müteahhidin, ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatların yapımını, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi kooperatifinde onayı olmadan, arsa sahibi kooperatifin düzenlediği ihaleye katılamayacak tacir olmayan bir kooperatife devretmesi,
2- Sözleşme gereği detay projesi olmadan imalatların yapılması,
3- Sözleşme gereği arsa sahibinin onayı alınmadan, sözleşmeyle belirlenerek kayıt altına alınan malzemelerin kullanılmaması,
4- Betonarme projesine aykırı olarak 14 (on dört) adet kolonun, taşıyıcı özelliklerinin oyularak azaltılması,
5- Taşıyıcı özelliğindeki bazı kirişlerin eksik yapılması,
6- Binanın toprak altında kalan bodrum katları dış yüzeylerinin, “ısı yalıtımı” ve “su yalıtımı” ile ilgili yönetmelik ve şartnamelere uygun olarak tecrit ve yalıtımlarının yapılmamış olması,
7- Ahşap olarak yapılması sözleşme ve onaylı proje gereği olan dubleks kat merdivenlerinin, sözleşmenin gereği detay projesi olmadan, onaylı projesine, tekniğine ve sözleşmesine aykırı olarak demirden yapılmaları,
8- Merdiven basamak yüksekliklerinin ve benzeri olumsuzlukların, tekniğine ve projesine uygun olarak yapılmaması,
9- İmar planıyla verilen inşaat emsalin / yoğunluğun artırılması,
10- Tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle bacaların çekmemesi, çatıların akması,
11- Bina kat yükseklikleri, özellikle de bina yaşam alanları kat yüksekliklerinin onaylı projesindeki (2.48) ölçülerinden düşük (2.40, 2.41, 2.42 gibi) yapılması, (projesine uygun yapılmayan bu inşaatların, tekniğine ve onaylı projesine uygun, yani tabanın tesviye şapı, ısı ve su borularının döşenmesi ve ahşap parke kaplanarak tamamlanması durumunda, Ankara İmar Yönetmeliği bakımından oturma izni alamayacak olması,)
12- 27009 Ada 12 numaralı parseldeki bina atık su lögarının, işlevini göremeyecek biçimde, inşaat atık ve artıklarıyla, dışarıdan görülmeyecek biçimde doldurulmuş ve kapatılmış olması,
13-Mevcut İnşaatların ilgili belediye tarafından yapımının durdurulmuş olması, onaylı projelerinin ruhsata bağlatılamaması,
14- Mahkeme kararıyla da yürürlükte olduğu belirlenen sözleşmeye aykırı yapılan mevcut inşaatların onaylı projesine uygun duruma getirilmemesi, ruhsata bağlatılmaması ve sözleşmeyle belirlenen süre içinde tamamlanmaması, gibi hususların, taraflar arasındaki SÖZLEŞMEYE uygunluk ve KAMU DÜZENİYLE İLGİLİ İMAR MEVZUATI BAKIMINDAN YETERİNCE ve GEREĞİ gibi incelenmesi ve ÖNEMİ oranında değerlendirilmesi yapılmamıştır…
İncelenerek tespiti yapılan sözleşmeye, sözleşmenin ayrılmaz eki özel teknik şartnameye, tarafların uygulanmasını kararlaştırdıkları onaylı projesine, fen ve sanat kurallarına aykırı yapılan çoğu imalatların, (inşaatların yapım sürecinde, yetkilendirilmiş sorumlu teknik elemanların tespit ederek rapora bağladığı, arsa sahibinin de imzası karşılığı müteahhide bildirdiği, müteahhidin de itiraz etmeyerek varlığını ve doğruluğunu kabul ettiği teknik raporlar dikkate alınmadan) zamana bağlanması, önemsenmemesi, her inşaatta olabilecek ve inşaatların devamı sürecinde, ileride düzeltilebilecek türden olumsuzluklar olarak kabul edilmesi ile uygulanabilirliği tartışmalı yöntemlerin önerilmesi kabul edilemez…
Tespiti yapılan olumsuzlukların, yani, sözleşmeye, teknik şartnameye ve onaylı projesine aykırılıkların pek çoğu, kesinleşen yargı kararında da varlığı kabul, ancak inşaatların devamı sürecinde giderilebileceği nedeniyle, sözleşmenin feshine gerek görülmemiştir.
Bilirkişilerin eksik tespit ve yanlı değerlendirmelerine rağmen tespitini yaptığı ve kesinleşen mahkeme kararının dayandığı raporlarda yer alan;
1 -Onaylı projelerinin ruhsata bağlatılmasının gerekmediği, (abç)
2-İnşaatların, onaylı projesine uygun olmadan yapılan kotlarının, (abç) ancak, onaylı projelerin, onaylı projesine uygun yapılmayan imalatlara uydurulmasıyla (abç) giderilebileceğini, sorun olarak görülmemesi,
3-…sorunun 30.07.1998 onay tarihli tadilat projelerine gabari tutanağındaki kotların işletilmesiyle(abç) çözümlenebilecek olmasını,
4-..oluşan kot farklılıklarının ilgili onaylı tadilat projelerine işletilmesi halinde(abç) gabarilerle ilgili bir sorun kalmayacağı ve belediyesince tadilat ruhsatlarının verilmesine engel teşkil etmekten çıkacağı tespit edilmiştir.
5-…28146 Ada 4 numaralı parseldeki zemin kat kotunun 982.35 olmasının basit teknik bir konu (abç) olduğu,
6-…Tavan sıvası(abç) ile döşeme betonu arasındaki yükseklik ölçüsünün 2.46 m(abç) civarında olması zorunluluğu doğmuştur. Bundan sonraki imalatların malzeme seçimi ve uygulamasında gerekli titizlik gösterilmesi halinde iskan ruhsatı alma aşamasında bu konuda bir sıkıntı ile karşılaşılmayacağı…(abç)
7-…inşaatların, 24.12.1997 onaylı ruhsat eki projelerdeki ölçülerine uygun yapıldığı, ancak 30.07.1998 onaylı tadilat projesinde bu terasların genişliğinin 30 cm azaltıldığı, (abç)
8-…onaylı projesine aykırı hataların inşaatın ilerleyen aşamalarında özellikle ince işler aşamasında düzeltilmesinin mümkün olduğu, (abç)
9-…Yerinde yapılan incelemede, betonarme projesinde normal baca yapılacağından hareketle konmuş edildiği(?) anlaşılan tali kirişlerden (!) ikisinin (1.20 m açıklıktaki K243 ve K343 ) yerinde yapılmadığı görülmüştür. (abç) Önceki bilirkişi raporunda da açıklandığı gibi bu kirişler tesisat şaftındaki bacayla ilgili konstrüktif tali kiriş niteliğindedir. Bilahare bacaların paslanmaz çelikten yapılması gündeme geldiğinden bunlara gerek kalmadığı anlaşılmaktadır. Ancak betonarme projesinde böyle bir tashihatın yapılmaması halinde(abç) tali ve konstrüktif niteliğinde de olsa bu kirişlerin sisteme eklenmesi doğru olacaktır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda basit bir işlem olarak bu eklemenin yapılması teknik olarak mümkündür!.
10-… 27009/13 parselin yine dıştan bitümlü su yalıtımının yapıldığı içerden heraporla yapılacak ısı yalıtımının sırası gelmediğinden(abç) henüz yapılmadığı ve inşaatın ilerleyen aşamalarında yapılabileceği tespit edilmiştir.
11-…10.11.2004 tarihli bilirkişi raporunda “keşif sırasında imalatın üstünün örtülü olması ve henüz kullanıma açılmaması nedeniyle kontrolü yapılamamıştır. (abç) Ancak var olan ve ileride oluşabilecek bu tür aksaklıklar inşaatın bitim aşamasına kadar her zaman giderilmesi, yenilenmesi mümkün olan sorunlardır.” (abç) şeklindeki görüşe, bu imalatların tamamlanarak iş sahibine teslimi aşamasına gelinmemiş olduğu için tarafımızdan da iştirak edilmiştir. “
12-…yapılan tecritlerin tahribinin önlenmesi açısından buranın geçici şekilde(abç) toprakla örtüldüğü görülmüştür.
12-….yapılan uygulamaların as basit çizimlerle kayıtlara geçirilmesi koşuluyla kolon hatlarının servis teraslarından geçirilmesi uygulamalarının Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliğine ve işin tekniğine aykırı bir yanı bulunmamaktadır.
14-…Sözleşme eki ÖZEL TEKNİK ŞARTNAME de çatı kaplamalarının “Marsilya tipi kiremit” yapılacağı tanımlaması bulunmaktadır. İnşaatlarda yapılan incelemede ise yerinde çok kırk satıhları ihtiva eden çatılarda kırmızı renkli Onduline HR malzemesinin kullanılmış olduğu görülmüştür….çatının eksikleri henüz tamamlanamadan fesihle işin durmuş ve eksik haliyle de bu güne kadar geçen 5 yılın olumsuz etkileri nedeniyle oldukça hırpalanmış durumda oldukları tespit edilmiştir…..Bu bakımdan inşaata devam edilirken bu çatı örtüsü malzemesinin yenilenmesi gerekecektir. O aşamada çatı kaplamasının Marsilya tipi kiremide veya tarafların uygun bulacağı bir başka malzemeye dönüştürülmesi de mümkündür.
15-…mahallindeki incelemelerimizde bağımsız bölümlerin iç kısımlarında yer yer projesindeki ölçülere nazaran bir kısım farklılıklar tesit edilmiş ise de..
16-…Tespit olunabilen değişikliklerin önemli bir kısmı Belediyece tanzim edilmiş gabari tutanaklarındaki kotların mevcut onaylı projelere tashihen işlenmesi ile,
Bir kısmının tarafların mutabık kalmaları halinde tadilat projesi tanzimi, mutabık kalmamaları halinde ise mevcut inşaatın basit ameliyelerle tasdikli projelerindeki hale getirilmesi suretiyle, yasal hale getirilebileceği sonucuna varılmış …olduğu
17-İnşaatlarda münferit aksaklıklar olduğu, bunların ince işler aşamasında projesine uygun hale getirilebilecek nitelik ve kapsamda bulunduğu,
18- 12 -13 sayılı parseller için belediyece gabari tutanakları ile saptanmış kotların onayla tashihat şeklinde işlenmesi halinde inşaat ruhsatı alınabileceği, sorunun sadece mevcut 30.7.1998 onay tarihli tadilat projelerine gabari tutanağındaki kotların işletilmesi suretiyle çözümlenebilecek nitelikte olduğu.
19- Belediyece gabari tutanakları ile saptanmış kotların onayla tashihat şeklinde işlenmesi halinde inşaat ruhsatı alınabileceği,
20-Proje tadilatı dışında ileride iskan ruhsatı alınmasına engel bir hal olmadığı,” “imalatların kabul edilemeyecek kadar kötü olmadığı,
21-3 nolu parseldeki kaba inşaatın son katı hariç, diğer 12, 13 ve 4 nolu parseldeki binaların kaba inşaatı tamamlanmış olup, inşaatlarda yaklaşık yedi sekiz yıldır çalışma yapılmaması ve doğanın etkisiyle, binanın dış cephelerinde ve çatılarında kısmen yıpranma ve bozulmalar olmuştur.
22-12. Parselde üst kaplaması henüz yapılmamış bina iç merdivenlerin basamak ve rıht yüksekliklerinin projedeki ölçüde olmadığı iddia edilmesi, söz konusu imalatların yapım aşamasında olması nedeniyle, eksik olarak kabul edilmemiştir.
23-13 nolu parseldeki binanın 8 nolu dairesinde yatak odasının projesindeki ölçüleri tutmadığı iddiasının söz konusu imalatın yapım aşamasında olması nedeniyle henüz tamamlanmadığından hataların düzeltilebileceği, düzeltilemeyecek birkaç yerde ise ara bölme duvarın yıkılıp projedeki yerinde inşa edilebileceği saptanmıştır.
24-12 ve 13 parseldeki çatı aralı dubleks dairelerde, üst kata çıkan merdivenin karkasının, projesine belirtilen ahşap malzemesi yerine demir profilden yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu imalatın karkasının da ahşap olarak yapılması gerektiği;
25-12 ve 13. parseldeki binaların banyolarında duvardan döşenen yatay borular köşe kolonların beton pas payları kırılarak geçirilmiştir. Bu nedenle banyo mahallinde borudan dolayı kırılan pas paylarının özel beton tamir harcıyla tekniğine göre onarılması gerekmektedir.
26- Parseldeki binanın bodrum katında iç avluya bakan pencerelerin mimarı projesinde yuvarlak pencere olarak gösterilmesine karşın dikdörtgen pencere olarak yapıldığı tespit edilmiştir.
27- 12 parsel birinci bodrumdaki dükkanda ikinci bodrum kattaki otopark ile bağlantıyı sağlayan fazladan yapılan merdivenin kaldırılması konusuna yıkma ve kaldırma bedeli yükleniciden tahsil edilebilir. (zira tadilat projesinde merdiven belediyece iptal edilmiştir.)
28-13. parselin bodrumundaki dükkanda projesinde var olan depo merdiveninin yapılmamış olması nedeni ile yapılması gerektiği;
29-12 ve 13 parsellerde bulunan ana taşınmazların çatı kaplamaları ahşap konstrüksiyon üzeri Marsilya tipi kiremitle örtüleceği belirtilmiş olmasına rağmen ahşap üzeri oluklu ondülin yapıldığı tespit edilmiştir.
30-Tüm binalarda kat yüksekliklerinin mimari projede belirtilenlerden düşük yapıldığı bu nedenle oturma ruhsatı alınamayacağı iddiasının incelenmesinde, kat yüksekliklerinin en düşük 2.45-2.46 metre olduğu tespit edilmiştir.
31-Bodrum katlarda toprakla temas eden yüzeylerde yapılan su tecridinin yapımı üzerinden gecen uzun zamana rağmen bazı yerler dışında bozulmadığı, bozulan kısımların ise tamirinin mümkün olduğu görülmüştür.
32-Pis su tesisatı döşenmesinde proje ve tekniğine uygun hareket edilmediği, pissu ve yağmur suyu rögarlarının içine sikalı şap ve demir merdiven basamağı yapılmadığı iddiasının incelenmesi sırasında rögarların yapılmış olduğu belirlenmiş ancak üstü toprakla örtülü olduğundan içlerine bakılamamış olup, yapım aşamasında olması nedeniyle eksikliklerin ilerde tamamlanabileceği görüşüne varılmıştır.
33- Tüm binalarda dökme mozaikten imal edilmiş harpuşta, parapet ve denizlik imalatlarının genel olarak kötü işçilik ve kalitesiz malzeme ile yapıldığı iddiasının incelenmesi sonucunda tüm binaların parapet ve denizliklerinde ince silimle düzeltilebilecek bazı döküm ve silim hatalarının olduğu görülmüştür.
34-12 ve 13 numaralı parsellerde bulunan ana taşınmazların projesinde merdiven kovanlarında pencere bulunması gerektiği belirtilmesine rağmen fiiliyatta pencere boşluklarının kapatılarak yangın dolabının konulacağı bölüm haline getirilmiş olduğundan pencere boşluklarının tekrar açılması gerektiği;
35-Binadaki bir kısım sıvaların tekniğine uygun yapılmadığı iddiasının incelenmesinde kaba sıvalı 12. ve 13. parseldeki binaların bazı duvarlarında plastik rötre çatlakların oluştuğu görülmüş, ancak bunların kaba sıva sırasında ani kuruma veya sulu harçtan oluşan çatlaklar olduğu ve ince sıva yapımı sırasında giderilebileceği öngörülmüştür.
36-3 ve 4 numaralı parsellerde bulunan taşınmazlarda, kapı ve pencere için bırakılan boşlukların projesinde belirtilenden farklı olduğu iddiasının incelenmesinde kapı ve pencereler için bırakılan boşlukların mimarı projede belirtilen ölçülerde olduğu yerinde yapılan incelemelerde tespit edilmiştir. Halen kaba inşaat aşamasında olan binalarda pencere boşluklarındaki fazla veya eksik ölçüler doğramalar yerine konulmadan önce yapılacak kör kasa montajı sırasında düzeltilebilecektir.
37- Daire giriş kapıları ve pencere lentolarını teşkil eden profil demirlerin paslanmış olduğu ve sehim yaptığı iddiasının incelenmesinde doğa koşulları nedeniyle paslanan ve burkulan profillerde meydana gelen burkulma ve korozyonun doğal koşullar nedeniyle meydana geldiği görüşüne varılmıştır.
38-12 ve 13 numaralı parsellerde elektrik tesisatına ait boruların dışarıda kalması nedeni ile, borularda kırılmaların olduğu belirlenmiş olup, çalışmaların başlaması durumunda söz konusu boruların tekrar gözden geçirilerek kırık ve çatlak boruların değiştirilmesi gerektiği;
Gibi, sözleşmeye, sözleşmenin eki teknik şartnameye ve onaylı projesine aykırılıkların, (müteahhidin yargı kararının gereğini yerine getirmemesine bağlı olarak işin tasfiyesi aşamasında) yok sayılmaları ve değerlendirilmelerinin gerekmediği görüşü doğru ve haklı olamaz.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş olan 08.03.2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı sözleşmenin yürürlükte olduğu yönündeki kararı, müteahhidin talepleri doğrultusunda, sözleşmenin yürürlükte olduğuna ve “aynen uygulanması” na karar vermiştir. Mahkeme bu kararıyla, müteahhidin ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle, yapımını üstlendiği inşaatların, Çankaya Belediyesi tarafından da 30.07.1998 tarihinde onaylanan mimari tadil projelerini ruhsata bağlatarak; kamu düzeniyle ilgili İmar Kanununa, İmar planına, Ankara İmar Yönetmeliğine, taraflar arasında yapımı kararlaştırılan onaylı projesine, Sözleşmesine ve Özel Teknik Şartnamesine aykırılıklarını giderilerek; onaylı mimari projesine, sözleşmesine, özel teknik şartnamesine, yapılarla ilgili yönetmelik ve standartlara uygun tamamlayacağını varsaymış ya da tamamlamasını amaçlanmıştır.
İnşaatlarda var olan, sözleşmeye, teknik şartnameye ve onaylı projesine aykırılıkların, işin tasfiye edileceği bu aşamada, hesaplamalara esas olacak biçimde yeniden değerlendirilmelerinde zorunluluk bulunmaktadır.,
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş 08.03.2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı kararı, asla, müteahhidin, İmar Kanununa, İmar planına, Ankara İmar Yönetmeliğine, onaylı projesine, Sözleşmesine, Özel Teknik Şartnamesine aykırı yaptığı, mevcut haliyle “inşaat izni” alınamayan, tamamlandığında da “oturma izni” alınamayacak mevcut inşaatların olduğu gibi kabul edilmesini ve uyulmayan sözleşmeyle belirlenen bedelin müteahhide ödenmesinin gerektiği yönünde bir karar vermemiştir.
2- Davalı arsa sahibinin 22.07.2009 ve 26.08.2009 tarihli duruşmalarda ileri sürdüğü yüklenicinin inşaattaki bazı taşıyıcı kolonları kırarak yok ettiği (abç) yönündeki iddiaları heyetimizce hayati önemde görülerek ara sahibi vekilinden ve yetkililerinden kırıldığını iddia ettikleri taşıyıcı kolonları göstermeleri istenmiştir.” (abç)
Arsa sahibi kooperatif, “inşaattaki bazı taşıyıcı kolonları kırarak yok ettiği” yönünde bir iddiası olmamıştır. İnşaatlardaki bazı taşıyıcı kolonların kırıldığı ise gerçektir. Bilirkişilerin, müteahhidin lehine bir durum yaratmak için “kolonların kırılarak yok edildiği” biçimde bir ifadeyi dillendirmesi kasıtlıdır ve müteahhide çıkar sağlamaya dönük bir yaklaşımdır.
“Arsa sahibi ilgililer yüklenici tarafından kırılarak yok edilmiş (abç) taşıyıcı kolon şeklinde yansıttıkları iddialarına dayanak olarak:”
“a-28146 ada 4 parseldeki inşaatta yangın merdiveni yanındaki baca boşluğunda yapılmamış olan 2 adet kirişin eksikliğini;”
“b-2009 ada 13 ve 12 parseldeki inşaatlarda banyolarda tesisat borularının yatay döşenmesi sırasında 1/2 parmak çaplı borularının banyo içindeki bazı kolonların çevresinden dolanmaları gerektiğinde kolon köşelerinin tıraşlanarak (abç) döşenmiş olduğunu;”
“c-2009 ada 13 nolu parselin zemin katındaki dükkanın ön cephesindeki 2 adet kolonun gövdesinin projesine göre ince yapıldığını ve yüklenicinin bu hatasını gizlemek için kolon gövdelerini tuğla örerek şişirdiğini iddia ettikleri kolonları göstermişlerdir.”
“Bu üç hususla ilgili tespitlerimiz şunlardır:”
“a-28146 ada 4 nolu parseldeki inşaatta yangın merdiveni yanındaki baca boşluğundaki eksik kirişler konusu kesinleşmiş yargılama sürecindeki bilirkişi çalışmalarında da incelenmiş ve 13.10.2005 tarihli Bilirkişi Raporunda 120 cm. boyutunda taşıyıcı olmayan 2 adet kirişin (K243 ve K343 numaralı kirişler) projesindeki tuğla baca yerine paslanmaz çelik baca yapımının şartname gereği gündeme gelmesiyle yapımına gerek kalmadığı, (abç) bu nedenle iptal edilmiş olduğu, statik projede buna ilişkin düzeltme yapılabileceği, çelik bacadan vazgeçilmesi halinde ise bu kirişlerin sonradan yapılarak sisteme eklenmesinin mümkün olacağı belirtilmiştir. Bu değerlendirme heyetimiz tarafından da aynen benimsenmiştir. Nitekim bu nedenle Ek Raporun hesaplanmalar kısmında inşaat bedelinden düşülmek üzere bu iki kirişin yapım bedeli hesaplanmıştır.”
Söz konusu kirişlerin taşıyıcı özelliklerinin olmadığının söylenmesi hiçbir biçimde doğru değildir. Statik ve betonarme projesine uygun yapılmayan söz konusu kirişlerin sayısı 2 değil 3 adettir. Taşıyıcı özelliğindeki kirişlerin, onaylı projesine göre eksik yapılmaların bacayla ilişkilendirilmesi de doğru değildir. Gerçek dışıdır. (Bacalar ayrı bir yerde projelendirilmiş ve yapılmıştır). Söz konusu taşıyıcı özelliğindeki kirişlerin bacayla ilgili yapılmadığının bir başka kanıtı da aynı mahalde, projesine uygun 7 adet kirişin yapılmış olmasıdır. Eksik yapılan taşıyıcı özelliğindeki kirişler, bir bütün olan statik projesinin orta bölümünde, binanın bir başından diğer başına kadar devam eden 10 adet kirişten 3 ünün, binanın tam orta yerinde her birinin 1.20 cm, eksik yapılmasıdır. Müteahhide çıkar sağlama ve yargıyı yanıltma amacıyla yapılmış olan “projesindeki tuğla baca yerine paslanmaz çelik baca yapımının şartname gereği gündeme gelmesiyle yapımına gerek kalmadığı, bu nedenle iptal edilmiş olduğu” yönündeki beyanlar da doğru değildir. Yalandır. Böyle bir değişiklik hiçbir zaman hiçbir biçimde gündeme gelmemiştir. Ve bu yapılanlara arsa sahibi kooperatifin ne bilgisi vardır nede onayı vardır. Böylesi, mimarı ve statik projesine aykırı bir değişikliğe, arsa sahibi onay verse bile, projesine işlenmeden müteahhidin değiştirmeye yetkisi yoktur. Bu tür değişiklikler yapılacak olsa bile, onaylı projesine işlenmeden yapılamaz. Bilirkişiler, kimin adına, hangi yetkiyle böylesine olayları çarpıtabiliyorlar, anlamak mümkün değildir.
“b-27009 ada 12 ve 13 parsellerdeki inşaatlarda banyolarda tesisat boruları döşenirken ½ parmak çaplı boruların duvara iyice yanaşmasını temine maksadıyla bazı kolon köşelerinin pas payı makul ölçüde tıraşlanarak boruların geçirildiği görülmüş, bu duruma raporumuzun 11. Maddesinde değinilmiş ve bu gibi köşelerin “Özel Beton Tamir Harcıyla tekniğine uygun şekilde onarılması gerektiği” belirtilmiştir.”
“Dosyaya ibraz edilen listelerden bu konunun da öncelikli bilirkişi incelemelerinde değinilmiş konulardan olduğu anlaşılmaktadır. Tıraşlama yapılan yerlerin bir kısmının onarımının yapılmış olduğu, muhtemelen fesih talebiyle inşaatlar durdurulduğundan geri kalan kolonların onarımının yapılmadığı ama yapılması gerektiği tarafımızdan tespit edilmiş (abç) ve bu doğrultuda Ek Raporumuzun hesaplamalar kısmında inşaat bedelinden düşülmek üzere bu onarım işleri için de bedel hesaplaması yapılmıştır.”
Sözleşmesine, tekniğine ve onaylı projesine aykırı bu imalatların, fesih talebiyle ilgisi yoktur. Bu konuda bilirkişiler gerçeği saptırmaktadır. Bu imalatlar, fesih ihbarından, yani 28.08.2000 tarihinden sonra, müteahhidin fesih ihbarını kabul etmeyerek, arsa sahibi kooperatifin kontrolü dışında yapımına devam ettiği imalatlardandır. Kanıtı da, inkar edilmesine, yok sayılmaya çalışılmasına ve bu konudaki sözleşmelerin, bilirkişiler tarafından kasıtlı olarak incelenmemesi, görmezlikten gelinmesine karşın, inşaatları yaptıran S.S.Çağdaş Konut Yapı Kooperatifinin, hak edişlere bağlı olarak işi yaptırdığı OKS firmasına yaptığı ödeme belgelerinin incelenmesiyle anlaşılabilecektir.
“c-Arsa sahibi davalı yanın 27009/13 parselin zemin kattaki dükkanın 2 adet kolonunun yüklenici tarafından projesine aykırı olarak ince yapıldığı (abç) ve yüklenicinin bu hatasını gizlemek için kolon gövdelerini tuğla duvarla şişirdiğini iddia ettikleri kolonları yerinde göstermeleri üzerine bu kolonlar tarafımızdan incelenmiştir.”
“27009/13 parselin konuyla ilgili 30.08.1998 tarihli onaylı Mimari Projesi ve 25.09.1998 tarihli onaylı Betonarme Uygulama Projesi karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Bu projelere göre belirtilen cephelerdeki kolonların F ve K akslarındaki kolonlar olduğu, mimari projesinde 40 cm.x60 cm. ebadında düzenlenmiş olan bu kolonların tümünün 40cm.x 40 cm. olarak belirlendiği görülmüştür (abç) (Projelerin ilgili kısımları Ek raporumuza eklenmiştir).”
“Proje üzerinde yapılan bu tespitten sonra yerinde K aksındaki kolonun sıvası kırılarak betonarmesi ortaya çıkarılmış ve ölçüsü yapıldığında kolonun betonarme projesine uygun ebatta(abç) (40cm.x40cm.) yapıldığı anlaşılmıştır.”
Bilirkişilerin, 27009 ada 13 nolu parseldeki inşaatın taşıyıcı özelliğindeki F aksındaki kolonun mimarı projesinde belirlenmiş ölçülerinden (40×60Cm.) eksik yapılmasının mimarı ve statik projelerinin uyumsuzluğundan kaynaklandığını fark etmemeleri, statik projelerinin mimarı projeye uygun olması gerektiğini bilmemeleri mümkün değildir. Bilirkişilerin projesine aykırı yapılan F aksi yerine, projesine uygun yapılan ve arsa sahibi kooperatif tarafından incelenmesi istenmeyen K aksini örnek göstermeleri, kasıtlı ve yanlı yaklaşımlarının inkar edilemez tipik bir örneğidir.
Amaç müteahhidi haklı çıkarmak ve müteahhidin yaptığı işlerden değil de yapmadığı işlerden para kazanmasını sağlamaktır. Gerçeklerin çarpıtılması ve gerçeklerin neden olacağı sorunların görünmezlikten gelinmesi, müteahhide çıkar sağlamak içindir.
“Mimarı ölçü olan 40cm.x60cm’yi sağlamak üzere önüne 20cm’lik tuğla duvar örülmüş ve sıvanmış olmasının tamamen mimarı projeye uygunluk yönünden yapılmış olduğu, betonarmesinde eksik bir husus bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durum çekilen fotoğraflarla da ayrıca tespit edilmiştir. Bu durumda iddiaya konu edilen kolonların, iddia edilenin aksine, hem betonarme hem de mimari proje ölçülerine uygun yapılmış oldukları yerinde tespit edilmiş olmaktadır.”
Statik projesinin hazırlanmasında, belirleyici ve uyulması zorunlu mimari projede 40×60 ebadında olması projelendirilen taşıyıcı özelliğindeki kolonun, statik projesinde ve uygulamada 40×40 olarak yapılması ve mimari proje ölçülerine uydurulması içinde 20 cm.lik tuğla duvar örülmesinin, tekniğine ve onaylı projesine uygun olduğunun söylenmesi müteahhidi haklı gösterme gayretkeşliğidir.
“Bu husus önceki Bilirkişi Raporumuzun 5. Maddesinde “ bazı betonarme kolonların ebadından küçük yapıldığı iddiasına ilişkin yerinde yapılan incelemelerde, iddia edilen kolonların projesine uygun yapıldığı belirlenmiştir” şeklinde yer almıştır. Davacı ve davalı tarafların katılımıyla inşaat mahallinde yapılan inceleme ve ölçümlere davalı tarafın 30.06.2009 tarihli “İtirazlarımız 2” dilekçelerinde “kimi betonarme kolonlarının mimarı projesine uygun kalınlıkta yapılmadığı, gerekli olan kalınlığın sağlanması için de tuğla ile kalınlaştırıldığı inceleme mahallinde tespit edildiği halde rapora geçirilmesi eksik olmuştur” şeklinde itirazda bulunulmasının gerçeklerle bir ilişkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır.”
Bu görüşler, uygulamanın mimarı projeye aykırı yapıldı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.
“Davalı arsa sahibinin 22.07.2009 ve 26.08.2009 tarihli duruşmalarda ileri sürdükleri (6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararından sonra) yüklenicinin inşaattaki bazı taşıyıcı betonarme kolonları kırarak yok ettiği (abç) yönündeki iddiaları ile ilgili olarak heyetimizce yukarıda belirtilen inceleme ve tespitler yapılmış olmakla birlikte 05.06.2009 tarihli raporumuzda bunların söz konusu iddia ile ilişkilendirilmesi yapılmamıştır. Zira inşaatlarda böyle “taşıyıcı kolon kırılması” şeklinde bir olay bulunmamaktadır. Arsa sahibinin bu iddiasının temelsiz olduğu, dayanak olarak gösterdikleri konuların yeni ortaya çıkmış konular olmadığı ve iddia edildiği gibi bir olayla ilişkisinin bulunmadığı olayın bilinçli olarak veya bilinçsizce çarpıtılarak iddialar arasına konulduğu heyetimizce belirlenmiş bulunmaktadır.”
Yukarda da değindiğimiz gibi, 27009 ada 12 ve 13 parseldeki inşaatlarda statik ve betonarme projesine aykırı olarak taşıyıcı özelliklerini azaltacak biçimde 14 adet kolonun kırılarak projesine aykırı olarak tesisatların döşenmiş olmasını, bilirkişilerin “Arsa sahibinin bu iddiasının temelsiz olduğu, dayanak olarak gösterdikleri konuların yeni ortaya çıkmış konular olmadığı ve iddia edildiği gibi bir olayla ilişkisinin bulunmadığı olayın bilinçli olarak veya bilinçsizce çarpıtılarak iddialar arasına konulduğu heyetimizce belirlenmiş bulunmaktadır.” Biçiminde ifade etmeleri taraflı yaklaşımlarının bir başka göstergesidir. Arsa sahibi, “kolonların kırılarak yok edildiği” yönünde bir iddiası olmamıştır. Taşıyıcı özelliğindeki kimi kolonların kesitleri, projesine ve tekniğine aykırı olarak, kırılarak oyuldukları gerçeğini dile getirmiştir.
Bilirkişiler, arsa sahibi kooperatifin haklı itirazlarını, çarpıtarak müteahhidin lehine sonuç çıkaracak biçimde yorumlamaktadırlar. Daha öncede açıklandığı gibi, projesine aykırı olarak taşıyıcı özelliğindeki kimi kolonların kırılması ve yine projesine aykırı olarak tesisatların geçirilmesi, sözleşmenin fesih edildiği 28.08.2000 tarihinden sonra yapılmıştır ve yapılanların hiç biri projesine ve tekniğine uygun değildir. Müteahhidin, onaylı projesine ve tekniğine aykırı, onaylı detay projesi olmadan, işine ve çıkarına geldiği gibi yapmak yetkisi, bilirkişilerinde, onaylı projesine ve tekniğine aykırı, onaylı detay projesi olmadan, müteahhidin işine ve çıkarına geldiği gibi yapılanları, onaylı projesine ve tekniğine uygun bulmak görevi yoktur!..
“3- Davalı arsa sahibi kooperatif itirazlarında, sözleşme gereği yükleniciye vermesi gereken vekaletname konusu üzerinde uzun uzadıya durmakta ve yeniden düzenlenerek yükleniciye verdikleri 12.01.2007 tarihli vekaletname ile müteahhidin işi yapabilmesi için gerekli bütün yetkileri, hatta fesihle birlikte iptal edilmiş bulunan 15.12.1999 tarihli vekaletnameden daha fazla yetkileri içeren yetkileri verdiklerini (abç) ancak, yüklenicinin işi yapmak istemediğini ileri sürmektedirler. Vekaletname konusundaki kanaatimizi raporumuzda belirtmiş olmakla birlikte, 12.01.2007 tarihli vekaletnamenin 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen kararından sonraki bir döneme isabet etmiş olması nedeniyle davalı yanın bu konudaki itirazları üzerinde ayrıca durulmasına gerek duyulmuştur. Taraflar arsındaki 26.09.1996 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalanırken sözleşmede bahsedildiği şekilde arsa sahibi yükleniciye 26.09.1996 tarihli vekaletnameyi düzenleyerek vermiştir.”
“Sözleşmenin konuyla ilgili 13. Maddesinde şöyle denilmektedir.”
“MADDE 13: VEKALET VERİLMESİ: -Kooperatif iş bu sözleşmede belirlenen arsaların her türlü imar planı parselasyon planı, projelendirme, inşaatların yapılması ile bunlara ait ruhsat vs. gibi muameleleri takip ve intacı için müteahhide veya tayin edeceği kişilere gerekli yetkileri haiz vekaletnameyi sözleşmenin noter tasdiki sırasında verecektir”.
“Gerekli yetkilerin ne olduğu ise sözleşme doğrultusunda oluşmuş 26.09.1996 tarihli vekaletname ile belirlenmiştir. ?! (abç) Bu vekaletname ile yükleniciye inşaatların sözleşmeye ve iş programına uygun şekilde yürütülebilmesi için gerekli olan ruhsat alma, projeleri tanzim ve tasdik ettirme, projelerde tadilat ve tashihat yapma, inşaat ruhsatlarını alma gibi yetkiler verilmiş olduğu belirlenmiştir. (Daha sonra aynı paraleldeki uygulamayla müşterek hisseli olan 28146 ada 2 nolu parselin sözleşmesi 24.11.1999 tarihinde imzalanırken davalı arsa sahibi kooperatif ve diğer paydaşlar müşterek imzaladıkları 24.11.1999 tarihli vekaletnameyi de yükleniciye vermişlerdir.”
“Arsa sahibi kooperatif 07.12.1999 tarihinde düzenlediği azilname ile 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli her iki vekaletnameyi de iptal etmiştir. 15.12.1999 tarihinde ise müşterek hisseli 28146/2 parseli de dahil ederek düzenlediği ancak yüklenicinin inşaatların yapımı için zorunlu olan “plan ve projeleri tanzim ve tasdik ettirme, plan üzerinde tadilat ve tashihat yaptırma, inşaat ruhsatlarını alma” yetkilerini kapsamayan yeni bir vekaletnameyi yükleniciye vermişlerdir.”
Bilirkişilerin, kasıtlı olarak, müteahhidin lehine zorlama gerekçeler yaratmak amacıyla, davayla doğrudan ilişkisi olmayan, dava tarihinden çok önce, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen ve müteahhit tarafından hiçbir zaman dava konusu yapılmayan 26.09.1996 tarihli vekaletnameyi davayla ilişkilendirmeleri ve dava tarihinden çok önce iptal edilen 26.09.1996 tarihli vekaletnameyle müteahhide verilmiş olan yetkilerin, yeniden verilmemesinin inşaatların yapılamayışının nedeni olarak gösterilmesi doğru değildir.
Müteahhit tarafından dava konusu yapılan ve Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş 08.03.2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı kararına konu olan, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen 26.09.1996 tarihli vekaletname yerine düzenlenerek verilen ve fesih ihbarıyla birlikte iptal edilen ve iptal edildiği tarihe kadar müteahhit tarafından dava konusu yapılmadan kullanılan 15.12.1999 tarihli vekaletnamedir. Bilirkişilerin, müteahhidin hiçbir zaman dava konusu yapmadığı, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen 26.09.1996 tarihli, eski ve yürürlükte olmayan bir vekaletnamenin müteahhide verilmesinin gerektiği yönünde görüş bildirmeleri, adaleti yanıltarak müteahhidin lehine karar çıkartmak içindir.
Sözleşmenin 13. Maddesi, “arsaların her türlü imar planı parselasyon planı, projelendirme, inşaatların yapılması ile bunlara ait ruhsat vs. gibi muameleleri takip ve intacı için müteahhide veya tayin edeceği kişilere gerekli yetkileri haiz vekaletnameyi sözleşmenin noter tasdiki sırasında verecektir”. İfadesini taşımaktadır. Bu yetkilerden “arsaların her türlü imar planı parselasyon planı,” yapma yetkisi, kamu adına ilgili belediyeye aittir. Arsa sahibine ait olmayan bir yetkinin müteahhide verilmesi söz konusu olamaz. Kooperatif adına kullanılabilecek yetkiler ise müteahhide verilmiştir. Bilirkişilerin, “Gerekli yetkilerin ne olduğu ise sözleşme doğrultusunda oluşmuş 26.09.1996 tarihli vekaletname ile belirlenmiştir” yönündeki değerlendirmeleri, müteahhidin lehine gerekçeler yaratma amacını taşımaktadır. Arsa sahibi kooperatifin vekaletnamelerle verdiği yetkilerin hiç biri, sözleşmeyle belirlenmemiştir. İnşaatların yapılması için gerekli olan muamelelerin bir kısmını, arsa sahibi kooperatif tarafından, (mevcut inşaatların yol, kot ve çapların alınması ile projelerin onaylatılması gibi) bizzat kullanılmış, bir kısmını da, kendi adına kullanılmak üzere müteahhide verdiği yetkilerle yerine getirmesini istemiştir.
Bilirkişilerin, “inşaatların yapımı için zorunlu olan “plan ve projeleri tanzim ve tasdik ettirme, plan üzerinde tadilat ve tashihat yaptırma, inşaat ruhsatlarını alma” yetkilerini kapsamayan yeni bir vekaletnameyi yükleniciye vermemişlerdir.” biçimindeki ifadeleri gerçekleri yansıtmamaktadır. Arsa sahibi kooperatifin, düzenleyerek müteahhide verdiği vekaletname, müteahhidin yapımını üstlendiği inşaatları onaylı projesine, sözleşmeye ve sözleşmenin eki özel teknik şartnameye uygun yapması için gerekli olan bütün yetkileri eksiksiz içermektedir. Tarafların mutabakatıyla sözleşmeye, İmar Planı ve notlarına göre hazırlanan, 05.12.1997 tarihinde, arsa sahibi kooperatif tarafından onaya verilen ve 24.12.1997 tarihinde ilgili belediye tarafından da onaylanan projeler, 19.01.1998 tarihinde arsa sahibi kooperatif tarafından ruhsata bağlanmış ve 28.02.1998 tarihinde inşaatlara başlanmıştır. İnşaatlara başlandıktan sonra, tarafların mutabakatıyla yapımından vazgeçilen ruhsata bağlı eski projelerin yerine, yeniden hazırlanan yeni tadilat projeleri, 24.04.1998 tarihinde (inşaatlara başlandıktan iki ay sonra) arsa sahibi kooperatif tarafından ilgili belediyenin onayına yeniden sunulmuş ve 30.07.1998 tarihinde ilgili belediye tarafından onaylanmıştır. Tarafların yapımını kararlaştırdıkları, ilgili belediyenin de onayladığı projelerin, yeniden “tanzim ve tasdik” ettirmesine ihtiyaç duyulmaması nedeniyle, yeniden düzenlenerek verilen 15.12.1999 tarihli vekaletnamede bu tür yetkilerin yer almamasında bir eksiklik yoktur.
Kaldı ki, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği bütün yükümlülüklerini, sözleşmeye ve onaylı projesine uygun olarak yerine getirebilmesi için, “temel altı ve temel üstü ruhsatlarını alma” dahil, sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli olan diğer bütün yetkiler, 15.12.1999 tarihinde düzenlenerek verilen vekaletnamede eksiksiz yer almıştır. Müteahhidin dava konusu yapmadan ve hiçbir olumsuzlukla karşılaşmadan bu vekaletnameyi kullanarak inşaatların yapımını sürdürmüştür. Müteahhidin, ruhsat talebiyle yaptığı başvurularının hiç biri, hiçbir zaman yetki eksikliği nedeniyle geri çevrilmedi. İnşaatların onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni, iddialarının aksine, vekaletnamelerdeki yetki eksikliği değil, inşaatların projelerine uygun yapılmamasıdır.
Arsa sahibi kooperatifin, yarışmacı ve serbest piyasa ortamında yaptığı ihale sonunda düzenlenen sözleşmeye göre üretilecek inşaatların % 53.66 sının karşılığında yapımı kararlaştırılan inşaatların, tarafların mutabakatıyla sözleşmeye, İmar Planı ve Plan notlarına göre hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin değiştirilmesine ve projeler üzerinde “tadilat ve tashihat” yapılmasına, onayı yoktur.
Müteahhidin tek başına kullanamayacağı, sözleşmelerde arsa sahibine ait projelerde değişiklik, tadilat ve tashihat yapma yetkilerinin müteahhide verilmemesinde sözleşmeye aykırı bir husus yoktur. Tarafların sözleşmeye, imar planı ve plan notlarına göre hazırladıkları, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerde sözleşmeye uygun değişiklik, tadilat ve tashihat yapılmasının gerekmesi durumunda, arsa sahibinin onay vereceği, noter aracılığı ile, 23.01.2003, 06.03.2003, 7.03.2003, 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008 ve 03.03.2008 tarihli yazılarla müteahhide bildirilmiştir.
30.07.1998 tarihinde onaylanmış projelerin, fesih ihbarının yapıldığı ve verilen vekaletnamenin azledildiği 28.08.2000 tarihine, hatta ilgili belediyenin inşaatların yapımını mühürleyerek durdurduğu 21.03.2001 tarihine kadar, yani 3 yıla yakın bir süre, İmar Kanununun 21 inci, Ankara İmar Yönetmeliğinin 81. Sözleşmenin 7. 10. ve Özel Teknik Şartnamenin 1. maddelerine aykırı olarak ruhsata bağlatılmamasının ve onaylı projelere uygun olmadan inşaatların yapılmasının sorumlusu müteahhittir.
26.09.1996 tarihli vekaletnamede yer alan ve sözleşme gereği arsa sahibine ait “projelerde tadilat ve tashihat yapma yetkisinin”, 15.12.1999 tarihli vekaletnamede yer almamasının nedeni, yapılan inşaatların, onaylı projesine uygun yapıldığı yönündeki müteahhidin beyanlarıdır. İnşaat ruhsatı alma yetkisinin verilmemesinin nedeni ise, yapımı devam eden inşaatların ruhsatlarının arsa sahibi kooperatif tarafından alınmış olmasına rağmen,
Düzenlenerek müteahhide verilen:
15.12.1999 tarihli vekaletnamede, “temel altı ve temel üstü ruhsatlarını alma”,
06.01.2003 tarihli vekaletnamede, “onaylanmış projeleri ruhsata bağlatmaya” ve
06.03.2003 tarihli vekaletnamede, “projelerini…ilgili kurumlara sunmaya, onaylatmaya ve ruhsata bağlatmaya”
12.01.2007 tarihli vekaletnamede, “ANKARA İLİ, ÇANKAYA İLÇESİ, Y.ÖVEÇLER mahallesinde kain imarın 29009 ada, 12-13 parsel ve 28146 ada 3 – 4 nolu parselleri ile müştereken maliki ve hissedarı bulunduğumuz 28146 ada 2 nolu parsel üzerinde bulunan gayrimenkuller ile ilgili olarak … inşaat ruhsatı, iskan raporu ve her türlü ruhsatlarını alma” yetkileri yer almıştır.
Bilirkişilerin bu vekaletnameleri, gereği gibi incelemeden, müteahhidi haklı çıkarma yaklaşımı ve gayretkeşliği içinde düzenledikleri yanlı raporu kabul edilemez.
“Arsa sahibinin verilmiş olan vekaletnamelerdeki yetkileri ortadan kaldıracak şekilde verdiği yeni vekaletnamelere yüklenicinin azilnamenin tebliğinden hemen sonra itiraz ettiği dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır.”
Arsa sahibi kooperatifin, sözleşmeye uygun olarak düzenleyerek verdiği 15.12.1999 tarihli vekaletnameye müteahhidin itiraz etmiş olması ve sözleşmede arsa sahibine ait yetkileri kullanarak ihale sonu düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatları keyfine ve çıkarına göre yapmak istemesi, söz konusu vekaletnameyi kabul etmediği anlamına gelmez. Müteahhit, sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli yetkileri içeren 15.12.1999 tarihli vekaletnameyi dava konusu yapmadan ve herhangi bir engelle karşılaşmadan fesih ihbarına, yani 28.08.2000 tarihine kadar kullanarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Müteahhidin, inşaatlara devam edememesinin nedeni, vekaletname yokluğu ya da vekaletnamelerdeki yetki eksikliği değil, onaylı projelerini ruhsata bağlatmadan yaptığı inşaatları projesine uygun yapmamasıdır. İsteği de, bütün iddialarının aksine, onaylı projesine uygun olmadan, işine ve çıkarına geldiği gibi yaptığı inşaatların projelerini, inşaatlara göre değiştirmektir.
“Sözleşmeye uygun vekalet vermemek suretiyle yüklenicinin 28146/2,28146/4,27009/12 ve 27009/13 parseldeki inşaatları ikmal etmesinin arsa sahibi tarafından engellendiği (abç) anlaşılmaktadır. Benzer şekilde 28146/3 parselin “Temel Vizesi” işleminin yüklenicinin vekaletten azledilmesi nedeniyle belediye tarafından yapılmadığına ilişkin belgeler incelendiğinde, imar yönünden bir sorunu bulunmadığı (abç) belirtilen bu parselde de yüklenicinin inşaat yürütebilmesinin vekaletten azil yoluyla engellendiği kanaatine varılmıştır.” (abç)
Bilirkişilerin, “Sözleşmeye uygun vekalet vermemek suretiyle yüklenicinin 28146/2,28146/4,27009/12 ve 27009/13 parseldeki inşaatları ikmal etmesinin arsa sahibi tarafından engellendiği ….” biçimindeki görüşü doğru değildir. Bilirkişilerin bu görüşü, bilirkişilerin bilinçli ve kasıtlı olarak hiç değinmedikleri, sanki hiç olmamış gibi, sanki anlaşmazlık konusu değilmiş gibi, sanki arsa sahibi kooperatifin incelenmesini ve değerlendirmesini istememiş gibi; yapımı kararlaştırılan onaylı projelerin ruhsata bağlatılmadığı, onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapıldığı, yapılan inşaatların da onaylı projesine aykırı yapıldığı, ilgili belediye tarafından onaylı projesine aykırı yapılan inşaatların mühürlenerek yapımının durdurulduğu, arsa sahibi kooperatifin bizzat, verdiği 06.03.2003 tarihli vekaletnameyi kullanarak müteahhidin yaptığı müracaatlara rağmen, yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatların onaylı projesine aykırılıklar nedeniyle onaylı projelerinin ruhsata bağlatamadığı gerçeğini açıklamamaktadır.
28146/3 parseldeki inşaatın imar yönünden bir sorunu bulunmadığının ilgili belediye tarafından, temel vizesi sırasında belirtilmiş olmasının, sanki bütün inşaatlarda imar bakımından sorun yokmuş gibi gösterilmesi, aldatmacadır. İmar yönünden sorunu bulunmayan, bu nedenle de, diğer parsellerdeki inşaatlar gibi, ilgili belediye tarafından yapımı mühürlenerek durdurulmayan 28146/3 parseldeki inşaatın imar yönünden sorunlu olduğu yönünde arsa sahibi kooperatifin bir iddiası olmamıştır.
İmar yönünden ruhsat sorunu olmayan 3 numaralı parselle ilgili belediye görüşünün, sanki, diğer inşaatlarla da ilgili ve geçerli olduğu biçiminde ifadelerin raporda yer alması kasıtlıdır, maksatlıdır.
“Ruhsat alma yetkisini kapsamasına rağmen arsa sahibi kooperatifin vermiş olduğu 12.01.2007 tarihli vekaletnamenin de sözleşmenin aynen ifasını öngören yargı kararına uygun olmadığı zira, sözleşmenin 13. Maddesi hükmü gereğince yükleniciye 26.09.1996 tarihli vekaletname ile verilmiş olan “plan ve projeleri tanzim ve tasdik ettirme, tadilat ve tashihatlar yaptırma” yetkilerini kapsamadığı görülmüştür. (abç) Oysa yüklenicinin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bu yetkilerin de verilmiş olması gerekirdi.”
Fesih ihbarının yapıldığı 28.08.2000 tarihinde yürürlükte olmayan 26.09.1996 tarihli vekaletnamenin, yargı kararıyla ilişkilendirilmesi kasıtlıdır. 26.09.1996 tarihli vekaletname 07.12.1999 tarihinde iptal edilmiş ve yerine 15.12.1999 tarihinde yenisi düzenlenerek verilmiştir. Fesih ihbarının yapıldığı tarihte müteahhidin elinde olan ve müteahhidin dava konusu yaptığı 15.12.1999 tarihli vekaletnamedir. Sözleşmede arsa sahibine ait olmasına rağmen, 07.12.1999 tarihinde iptal edilen 26.09.1996 tarihli vekaletname ile verilmiş olan, “plan ve projeleri tanzim ve tasdik ettirme,”yetkileri, bu tür işlemlerinin arsa sahibi tarafından bizzat yapılarak tamamlandığından, “tadilat ve tashihatlar yaptırma” yetkileri ise, sözleşme gereği arsa sahibi kooperatife ait olduğundan ve gerekmesi durumunda, önceden olduğu gibi arsa sahibi tarafından bizzat kullanılacağından verilmemiştir.
“Nitekim, 2005 yılı itibarıyla inşaatların mevcut ruhsatlar 5 yılı doldurduğunda 3194 sayılı yasanın 29. Maddesi gereği ruhsatların yenilenmesi gerekecektir. Ruhsatların yenilenmesi sırasında ise aradan geçen zaman içinde İmar Yönetmeliği, Deprem Yönetmeliği, Yangın Yönetmeliği, Otopark Yönetmeliği, Isı Yalıtım Yönetmeliği, Yapı Denetim Yasası ve Yönetmeliği gibi mevzuat değişikliklerinin uygulanması isteneceğinden inşaatların bu mevzuata uygun hale getirilebilmesi için projelerde gerekli tadilat ve tashihat işlemlerinin yapılması gerekecektir. Tüm bunların birbiriyle bağlantılı işlemler olması nedeniyle gereken yetkilerin verilmemesi sonucu olarak inşaatların yasal yollardan yürütülmesinin imkansız hale geldiği yargısına varılmıştır.”
Ruhsatların yenilenmesi sırasında arsa sahibi, “ İmar Yönetmeliği, Deprem Yönetmeliği, Yangın Yönetmeliği, Otopark Yönetmeliği, Isı Yalıtım Yönetmeliği, Yapı Denetim Yasası ve Yönetmeliği gibi mevzuat değişikliklerinin” yapılması gibi, yasaların öngördüğü ve gerekli olacak diğer değişikliklere onay verileceğini, noter aracılığı ile, 23.01.2003, 06.03.2003, 27.03.2003, 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008, 03.03.2008 tarihli yazılarla müteahhide bildirilmiştir. Bilirkişilerin bu yazıları görmemezlikten gelmesi, yok sayması, yansız olmadıklarının göstergesidir.
“Nitekim arsa sahibinin verdiği 12.01.2007 tarihli vekaletname ile tashihatları projelere işletmek üzere 02.10.2007 tarihinde Çankaya Belediyesine yaptığı başvuruya Belediyenin aynı tarihli cevap yazısında”… dilekçe ekindeki vekaletname içeriğinde tashihat ve tadilat konusunda yetki verilmediği” (abç) gerekçesiyle “bu vekaletname ile proje üzerinde tadilat ve tashihat yapılamayacağını” belirtmiş olması bu düşüncemizi doğrulamaktadır. Arsa sahibinin yükleniciye verdiği yetkileri kısıtlaması ve özellikle projelerde tadilat ve tashihat yapma yetkisi vermemesi sözleşmenin yürütülmesini ciddi anlamda engelleyici olmuştur.” (abç)
Arsa sahibi kooperatifin, yasaların öngördüğü değişiklikler hariç, yapımı kararlaştırılan ve ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerin ( müteahhidinde yaptığı imalatların onaylı projesine uygun yaptığını beyan ettiğine göre) değiştirilmesine, bu amaçla projeler üzerinde “tadilat ve tashihat” yapılmasına gerek yoktur. Arsa sahibinin, sözleşmede kendisine ait bir yetkiyi, yani, yapımı kararlaştırılan ve ilgili belediye tarafından da onaylanmış projeler üzerinde değişiklik yapma yetkisini, güven duymadığı müteahhide vermemesinin, “sözleşmenin yürütülmesini ciddi anlamda engelleyici olmuştur.” yönündeki bilirkişilerin görüşü doğru olamaz. Sözleşmeye göre müteahhidin sorumluluğu, “yapımını üstlendiği işi, “sözleşme ve ekleri ile belediyece tasdikli projelerine göre yapmak” “…tarafların karşılıklı mutabakatı ile tanzim ettirilecek projelerin ilgili mercilerin onayına sunmak ve onayı müteakip inşaat ruhsatlarını almak,” “…yaptırılacak projeleri öncelikle avan halde iken, Kooperatifin onayına sunmak ve daha sonra hazırlanacak olan tatbikat projelerini de Kooperatifin onayı alındıktan sonra Belediye’ ye tasdike vermek ve Projelerde vuku bulacak her türlü değişiklik durumunda kooperatifin onayı almaktır.” Müteahhit, ihale sonu düzenlenen sözleşmeyle üstlendiği işi, sözleşmeye uygun olarak yerine getirmemiştir.
“Sözleşmenin aynen ifası yönündeki yargı kararının kesinleşmesinden sonra arsa sahibi kooperatifçe yükleniciye gönderilen vekaletnamede de aynı şekilde yetki kısıtlamalarının mevcut olması(abç) nedeniyle yüklenici kısıtlanmış yetkilerin kendisine verilmesi için 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2008/34 Esas sayılı dava açmıştır. Arsa sahibi de yükleniciye süre vererek Belediyeye yaptırılmak istenilen proje tadilat ve tashihatlarının onayı için kendilerine gönderilmesini istemişse de sürenin bitmesini beklemeden 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2007/721 Esas sayılı fesih davasını açmıştır.”
VERİLEN BÜTÜN VEKALETNAMELERİN BİR ARADA DEĞERLENDİRİLMESİ.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve E 2003/668, K.2006/74 sayılı, sözleşmenin yürürlükte olduğu ve aynen uygulanması gerektiği yönündeki kararın uygulanmamasının, yani inşaatların yapılmamasının nedeni, müteahhidin ve müteahhidin yönlendirdiği bilirkişilerin ileriye sürdüğü gibi vekaletname yokluğu ya da vekaletnamedeki yetki eksikliği değildir. Arsa sahibi kooperatif, dava konusu fesih ihbarı ile birlikte 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği, daha açık bir anlatımla, fesih ihbarına kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnameden daha geniş yetkiler içeren vekaletnameyi, mahkemenin sonuçlanması sonrası, 12.01.2007 tarihinde düzenleyerek müteahhide vermiştir. Bu vekaletname, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli olan bütün yetkileri fazlasıyla içermektedir. Aksi iddialar, doğru değildir.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 gün ve 2003/668-2006/74 sayılı kararı, fesih ihbarı ile sözleşmeye uygun olarak 15.12.1999 tarihinde düzenlenerek verilen ve 28.08.2000 tarihine kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnamenin iptal edilmesiyle ilgilidir.
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, müteahhidin talebiyle sınırlı olarak, kooperatifin 28.08.2000 tarihli sözleşmenin fesih talebini ve aynı tarihe kadar müteahhidin kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin iptali işlemlerini görüşerek karara bağlamıştır. Müteahhidin 28.08.2000 tarihine, yani, fesih ihbarının yapıldığı tarihe kadar kullanmakta olduğu vekaletname dışında, hele sözleşmeyle çelişen bir vekaletnamenin müteahhide verilmesi gerektiği yönünde mahkemenin bir kararı yoktur. Bu konuda müteahhidin mahkemeden herhangi bir talebi olmamış, bir davada açmamıştır. Buna rağmen sanki vekaletname konusunda farklı bir hüküm verilmiş gibi yanıltıcı ifadeler kullanılması kasıtlıdır.
Yargı kararı gereği müteahhidin sorumluluğu, yargı kararıyla da yürürlükte olduğu ve AYNEN uygulanmasında engel bulunmayan sözleşmeye göre yapımını üstlendiği, ancak ilgili belediye tarafından mühürlenerek yapımı durdurulmuş inşaatların onaylı projelerini ruhsata bağlatarak, sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye ve yapımı kararlaştırılan onaylı projesine uygun yaparak teslim etmektir. Kooperatifin sorumluluğu da, 28.08.2000 tarihinde iptal ettiği 15.12.1999 tarihli vekaletnamenin aynısını müteahhide vermektir. Arsa sahibi kooperatif, müteahhidin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli yetkileri fazlasıyla içeren ve 28.08.2000 tarihine kadar kullanmakta olduğu 15.12.1999 tarihli vekaletnameden daha kapsamlı vekaletnameyi düzenleyerek müteahhide vermiştir.
Müteahhidin, vekaletname yokluğu ya da yetki eksikliği iddiaları hiçbir biçimde doğru değildir. Müteahhidin doğru olmayan iddialarının haklılığını paylaşanlar ve kabul edenler, sözleşmeyle belirlenen ve sözleşmeye göre müteahhidin arsa sahibi adına tek başına kullanacağı yetkilerin neler olduğunu somut olarak belirtmeleri gerekir. Taraflar arsındaki sözleşmede var olan ve müteahhide verilmemiş hiçbir yetki yoktur. Müteahhidin, sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için gerekli olmayan ya da sözleşmede arsa sahibine ait yetkilerin müteahhide verilmesini isteyenler için akla müteahhitle iş ve çıkar birliği içinde olmaktan başka bir şey gelmemektedir..
Müteahhidin yapımını üstlendiği anlaşmazlık konusu mevcut inşaatları, onaylı projesine uygun yaptığını beyan ettiğine, bilirkişilerinde bu yönde rapor düzenlediğine göre, projelerin değiştirilmesine, bunun içinde sözleşmede arsa sahibine ait, proje değişikliği yetkisinin müteahhide verilmesine gerek yoktur. Müteahhit, düzenlenerek kendisine verilen vekaletnameyle, onaylı projelerini ruhsata bağlatılmadığı için ilgili belediye tarafından yapımı mühürlenerek durdurulan inşaatların, onaylı projelerini ruhsata bağlatarak inşaatların yapımını sürdürebilirdi. Yok, müteahhidin beyanlarının, bilirkişilerin yargıyı yanıltan raporlarının aksine, anlaşmazlık konusu mevcut inşaatlar onaylı projesine uygun yapılmamışsa ve projesine uygun yapılmayan inşaatların projelerinin, projesine uygun yapılmayan inşaatlara göre değiştirilmesi isteniyorsa, sözleşmeye aykırı bu duruma arsa sahibi kooperatifin onayı yoktur. Müteahhidin, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, arsa sahibinin de onayı olmadan, sözleşmeye aykırı, keyfine ve çıkarına göre yaptığı ayıplı inşaatları, sözleşmeye ve onaylı projesine uygun duruma getirme yerine, bilirkişiler aracılığıyla yargıyı yanıltarak, altında imzası bulunan sözleşmeye ve onaylı projesine aykırı yaptığı ayıplı inşaatları olduğu gibi arsa sahibi kooperatife kabul ettirmeye çalışması kabul edilemez.
Müteahhidin sözleşmede arsa sahibine ait proje değişikliği yetkisini istemesinin nedeni, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, arsa sahibi kooperatifin de onayı olmadan, sözleşmeye ve onaylı projesine uygun olmadan, işine ve çıkarına geldiği gibi yaptığı inşaatlara göre projeleri, tek başına ve istediği biçimde değiştirmektir.
Dava konusu 27009 ada 12 ve 13 parseller ile 28146 ada 3 ve 4 nolu parsellerle ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesi davalı kooperatif tarafından haksız şekilde feshedildiği, doğru değildir. Arsa sahibi kooperatif, yargı kararı sonrası,12.01.2007 tarihinde sözleşmeye uygun verdiği vekaletnameye rağmen müteahhidin inşaatları yapmaması, yapmamak içinde geçerli olmayan bahaneler ileriye sürmesi karşısında, sözleşmenin feshini mahkemeden istemiştir. Feshe ve fesih isteğinin haklı ya da haksız olduğuna mahkeme karar verecektir.
Arsa sahibi Kooperatif, kendisini bağlı saydığı sözleşmede olmayan, hatta sözleşmeye aykırı kimi yetkileri, güven duymadığı müteahhide vermek ve yapımı kararlaştırılan onaylı projelerin, ( inşaatların onaylı projesine uygun yapıldığına (!) göre) değiştirilmesini kabul etmek durumunda değildir. Tarafları bağlayan ihale sonunda taraflar arasında düzenlenen ve tarafların uymak zorunda olduğu sözleşmedir.
Bilirkişilerin, “iş sahibinin inşaatın devamı için yükleniciye … 6. Ticaret Mahkemesinin kararından sonra aynı vekaletnameyi vermemesi” biçimindeki tespitleri ve görüşleri de hiçbir biçimde doğru değildir. Ankara 6. Ticaret Mahkemesinin “akdin aynen ifasını” yani, Yargıtay kararına göre; akdin feshedilemediği için yürürlükte olduğu şeklinde anlaşılması gereken kararından sonra, 12.01.2007 tarihinde, düzenlenerek müteahhide verilen vekaletname, dava konusu vekaletnamedeki, bilirkişilerin ifadesiyle “aynı vekaletnamedeki” yetkilere ilave yetkileri de içermektedir. 28.08.2000 tarihinde azledilen ve dava konusu yapılan 15.12.1999 tarihli vekaletnamede bulunup da yargı sonu 12.01.2007 tarihinde düzenlenerek müteahhide verilen vekaletnamede bulunmayan hiçbir yetki yoktur. Aksine, yeni vekaletnamede ilave yetkiler vardır.
Arsa sahibi kooperatifin mahkemeden sözleşmenin sona erdirilmesini ikinci defa istemesinin nedeni, müteahhidin, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2006 tarihli, “AKTİN AYNEN İFASI, YANİ SÖZLEŞMENİN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU” yönündeki kararının gereğini, yani yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve arsa sahibi kooperatifin bütün iyi niyetli girişimlerine rağmen getirmek istememesidir. Arsa sahibi kooperatif müteahhidin açtığı ve lehine sonuçlanan kararın uygulanması istemekten başka ne yapabilirdi? Müteahhidin keyfini ne kadar, ne zamana kadar bekleyebilirdi? Mahkeme kararı karşısında kooperatifin sorumluluğu, müteahhidin taahhütlerini yerine getirmesi için gerekli yetkileri içeren vekaletnameyi vermektir.
Kooperatif bu sorumluluğunu eksiksiz ve zamanında yerine getirmiştir. Müteahhidin sorumluluğu ise; taahhütlerinin gereğini yerine getirmek, bir başka anlatımla, “aynen ifası “ istenen, yani yürürlükte olan sözleşmeye göre inşaatları tamamlamaktır. Müteahhit bu sorumluluğunu yerine getirmemiş ve getirmek istememiştir. Yaptığı işten değil, yapmadığı işten para kazanma yolunu seçmiştir. Bilirkişilerde, müteahhidin bu görüşlerine itibar ederek müteahhidin çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Kesinleşen mahkeme kararından sonra, müteahhidin işe devam edebilmesi için gerekli olan vekaletnamenin verilmediği ve bu nedenle de müteahhidin yükümlülüğünü yerine getiremediği görüşü doğru değildir. Doğru olmayan bu görüşü ileri sürerek müteahhide hak etmediği bir çıkarı sağlamaya çalışanların öncelikle ve her şeyden önce, müteahhidin kullanmakta olduğu ve 28.08.2000 tarihinde iptal edilen vekaletnamede olup da mahkeme sonu 12.01.2007 tarihinde düzenlenerek verilen vekaletnamede bulunmayan yetkilerin neler olduğunu belirtmesi gerekir. Böyle bir yetki eksikliği yoktur. Varlığını ileriye sürenlerin bunu kanıtlamaları gerekmektedir. İptal edilen vekaletnamenin yerine düzenlenerek verilen vekaletname, müteahhidin sözleşmeden kaynaklanan bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi için yeterlidir.
Arsa sahibi kooperatif, mahkeme kararı sonrası, 28.08.2000 tarihinde, fesih ihbarı ile birlikte iptal ettiği ve iptal edildiği 28.08.2000 tarihine kadar müteahhidin kullanmakta olduğu ve taahhütlerini yerine getirmesi için hiçbir sorun yaşamadığı vekaletnameden daha geniş ve kapsamlı yetkileri içeren vekaletnameyi 12.01.2007 tarihinde, sözleşmenin 13. Maddesine uygun olarak düzenleyerek müteahhide vermiştir. Müteahhidin sözleşmeden ve mahkeme kararından kaynaklanan bütün yükümlülüklerini eksiksiz ve zamanında yerine getirmesini sağlayacak 12.01.20007 tarihli vekaletnamenin gerekli olan yetkileri içermediği görüşü doğru değildir. Müteahhide hak etmediği bir çıkarı sağlamaya çalışanların bu yöndeki iddiaları gerçeklerle bağdaşmamaktadır Mahkeme sonu, 12.01.2007 tarihinde düzenlenerek verilen vekaletname, sözleşmenin fesih edildiği 28.08.2000 tarihine kadar müteahhidin kullanmakta olduğu vekaletnamedeki yetkilere ilave yetkiler içermektedir. Verilen yetkilerin dışında ihtiyaç duyulacak sözleşmeye uygun diğer yetkilerinde verileceği noterlik kanalıyla 08.03.2007, 26.07.2007, 24.08.2007, 12.11.2007, 28.11.2007, 14.12.2007, 29.01.2008 ve 03.03.2008 tarihli yazılarla müteahhide bildirilmiştir. Müteahhidin, mahkeme kararıyla da yürürlükte olduğu ve hiçbir zaman iptal edilmediği kabul edilen sözleşmeyle üstlendiği taahhütlerini yerine getirmemesinin, yetki eksikliğine bağlanmasının geçerli ve kabul edilebilir hiçbir somut nedeni bulunmamaktadır.
Bu hususların, müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmesine bir engelmiş gibi gösterilmesi doğru değildir. Bilirkişiler tarafından engelmiş gibi gösterilmeye çalışılması, müteahhidi haklı gösterme ve müteahhide çıkar sağlamak içindir.
Bilirkişilerin müteahhidi haklı gösterme ve müteahhide çıkar sağlama amacıyla çarpıttıkları vekaletten azil konusunu açıklığa kavuşturmak için aşağıdaki hususların da açıklanmasında yarar görülmektedir.
Daha önce verilen 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli vekaletnamelerin değiştirilmesinin nedeni, vekaletnamelerde yer alan, yanlış anlamalara ve uygulamada sorunlara neden olabilecek biçimde sözleşmeyle çelişen, hatta sözleşmeye aykırı kimi ifadelerin yer almasıdır. Bunun yanında, müteahhidin, yapımı kararlaştırılan ve belediyesince de onaylı projeleri, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, kooperatifinde onayı olmadan değiştirmek istemesi gibi nedenlerle, 07.12.1999 tarihinde, 26.09.1996 ve 24.11.1999 tarihli iki ayrı vekaletname, müteahhitte bilgilendirilerek iptal edilmiş ve yerine, 15.12.1999 tarihinde sözleşmeye uygun tek vekaletname düzenlenerek verilmiştir. Sözleşmeye uygun duruma getirilen 15.12.1999 tarihli vekaletname, hiçbir biçimde, müteahhidin sözleşmeyle üstlenilen taahhütlerinin yerine getirilmesine engel değildir. Engel olmadığı da, verildiği 15.12.1999 tarihinden azledildiği 28.08.2000 tarihine kadar, kullanıldığı 8 aylık sürede görülmüştür.
Yargı sonu, Kooperatifin sözleşmenin 13. Maddesine uygun olarak 12.01.2007 tarihinde düzenleyerek verdiği vekaletname, müteahhidin taahhütlerini eksiksiz yerine getirmesi için gerekli olan bütün yetkileri içeren ve dava konusu yaptığı vekaletnameden daha geniş ve kapsamlı yetkiler içermektedir. Müteahhidin talep ettiği ve düzenlenen vekaletnamede yer almayan; “HER TÜRLÜ İMAR PLANI, PARSELASYON PLANI” yapma yetkisi kooperatife ait değildir. İlgili belediyenin yetki ve sorumluğundadır. Kooperatif, kendisine ait olmayan, belediyeye ait bir yetkiyi müteahhide vermesi söz konusu değildir. Kaldı ki, ilgili belediye, inşaatların içinde bulunduğu bölgenin 5000 lik, 1000 lik ve parselasyon planlarını inşaatlar öncesi yaparak tamamlamıştı. Bu hususların, müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmesinde bir engelmiş gibi gösterilmesi doğru değildir. Bunların dışında, “HER TÜRLÜ PROJELENDİRME” tarafların mutabakatıyla hazırlanmış ve ilgili belediye tarafından da onaylanmıştır. Geriye Kalan “inşaatların yapılması ile bunlara ait ruhsat tescil ve benzeri işlemlerin yapılarak sonuçlandırılması” gibi yetkiler, verilen vekaletnamelerde fazlasıyla mevcuttur. “ANKARA İMAR YÖNETMELİĞİ” “YANGIN YÖNETMELİĞİ” “ISI YALITIM YÖNETMELİĞİ” “YAPI DENETİM YASASI VE YÖNETMELİĞİ” “DEPREM YÖNETMELİĞİ” gibi mevzuattan kaynaklanan zorunlu değişikliklere kooperatif olarak muvafakat ettiğini ve gerekmesi durumunda benzer değişikliklere muvafakat edeceğini müteahhide noter kanalı ile bildirilmiştir. Bu hususların, müteahhidin yükümlülüklerini yerine getirmesinde bir engelmiş gibi gösterilmesi doğru değildir.
İlgili belediye tarafından inşaatların yapımının durdurulmasının nedeni, inşaatların onaylı projesine uygun yapılmamasıdır. Onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni ise, onaylı projesine aykırı yapılan inşaatların, onaylı projesine uygun duruma getirilmemesidir. İnşaatların ilgili belediye tarafından yapımının durdurulması ve onaylı projelerin ruhsata bağlatılmamasının nedeni ne vekaletname yokluğu ne de yetki eksikliğidir.
III-DAVACI YÜKLENİCİ YÖNÜNDEN YAPILAN HESAPLAMALAR:
“2007/567 Esas sayılı dosyada davacı yüklenici yatırımlarının 7 yıl boyunca atıl kalması sonucu 3.800.000.-TL tutarında zarara uğradıklarını, ayrıca işin sonunda elde edecekleri 88 adet daire ve 2 adet bodrumlu dükkanın tümü ile yüzme havuzu ve restorandaki %53.66 lık paylarından 7 yıllık yararlanmamaları nedeniyle zarara uğradıklarını, inşaatta kurulu şantiye 7 yıl boyunca 235.000.- TL fazladan masraf yaptıklarını, bu süre zarfında hava ve çevre koşullarının yıpratması nedeniyle yenilenmesi gereken imalatlar oluştuğunu, bunlar için 166.561.-TL zarar hesap edildiğini, şimdilik bu zararlarının 435.000.-TL kısmı ile daha sonra ( arsa sahibi kooperatifin 7. Ticaret Mahkemesinde açtığı 2007/721 sayılı dava ile yeniden fesih girişiminde bulunması ve inşaatları kendilerine yaptırmayacaklarının netlik kazandığını belirterek) 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2008/34 Esas numaralı ile açılıp Mahkemenizin 2007/567 Esas sayılı davası ile birleşen davada da (28146/2 parsel dışındaki parsellerle ilgili) 26.09.1996 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle imalat karşılığı 5.000.000.- TL, uğranılan menfi ve müspet zarar karşılığı 20.000.- TL istemiştir.”
III.1. Şantiye Muhafaza Giderleri Yönünden:
“Arsa sahibinin haksız fesihle ve vekaletten azil suretiyle yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle inşaat faaliyetlerinin askıya alındığı 7 yıl boyunca imalat yapılmadığı halde inşaatların korunması zorunluluğu nedeniyle yüklenicinin yapmak durumunda kaldığı harcamalar ( koruma personeli ücretleri,elektrik, su giderleri) fazladan yapılan harcama olarak kabul edilmiştir. Bu harcamalardan kanıtlanabilen ve /veya geçerli ve makul olanlar bu kapsamda değerlendirilerek iki klasör halinde verilmiş olan belgelerin incelenmesi sonucunda tutarları tablo I de 180.872.- TL olarak listelenerek sunulmuştur.”
“III.2. Yapılan İnşaatların Bedeli Yönünden:
08.01.2008 tarihi itibarıyla davacı yüklenici artık sözleşmenin davalı tarafından feshine karşı çıkmayıp (aynen ifa savından vazgeçip) arsa sahibinin engellemeleri nedeniyle inşaatları sürdüremediğini beyanla tazminat talebinde bulunmuştur. Bu tazminat talebinin içeriğinde bulunan o tarihe kadar yapılan işlerin bedelinin tespitini ve kendisine ödenmesi isteminde bulunmasının yasalara uygun olduğu düşünülmüştür.”
“Bilirkişi Raporunun düzenlenmesi hususunda görevlendirilmiş bulunan heyetimizin 17.11.2008, 06.02.2009 ve 13.02.2009 tarihlerinde inşaat mahallinde yapmış olduğu incelemeler sırasında yapılan işlerin seviyesi belirlenmiş olduğu ve o tarihten bu yana herhangi bir imalat yapılmadığı göz önünde bulundurularak yüklenicinin inşaatlar için yapmış olduğu harcamalar ekte verilen Tablo II de ayrıntılı olarak hesaplanmıştır.”
“Dört ayrı parselde konut olarak projelendirilmiş ve inşa edilmiş olan blokların tümü kaloriferli ve asansörlü olarak yapıldığından imalat alt seviyeleri, imalat iş grubu ve imalat alt grubu yüzdeleri benzer olarak takdir edilmiş ve hesaplanmıştır.”
“İnşaat bedelinin hesaplanmasında 08.01.2008 tarihindeki geçerli 2008 yılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri (yapının mimarlık hizmetlerine esas olan sınıfı dikkate alınarak, inşaat genel giderleri ile yüklenici karı dahil maliyet) olarak alınmıştır.”
Buna göre: 27009 ada 12 parseldeki bina III B sınıfı yapı
27009 ada 13 parseldeki bina III B sınıfı yapı
28146 ada 2 parseldeki bina IV A sınıfı Yapı
28146 ada 3 parseldeki bina IV A sınıfı yapı
28146 ada 4 parseldeki bina IV A sınıfı yapı
Kabul edilmiştir.
“Binaların inşaatı için fiilen harcanan miktarın yanı sıra bu yapıların Mimarı Projelendirilmesi, Teknik Uygulama Sorumluluğu (TUS) hizmetleri için ödenen ücretler, Proje Onay ve Ruhsat harçları ile arsa emlak vergileri de belgelere dayanarak hesaplara dahil edilmişlerdir.”
Ekteki Tablo II ve eki tabloda hesaplamaların detaylı açıklaması vardır.
Sonuç olarak:
-Yapı Yaklaşık Birim Fiyatlarına göre İmalat Harcaması 4.065.795.- TL
-Mimarı Proje, TUS, Ruhsat Harcı, Arsa Emlak Vergisi için ödene 667.492.- TL
-Minha düzeltilecek imalatlar için hesaplanan (21.552.- TL
TOPLAM İNŞAAT İMALAT HARCAMASI 4.711.735.- TL
III.3. Kar Mahrumiyeti Yönünden:
“Bilirkişi kurulumuz “sözleşme iş sahibinin temerrüdü nedeniyle yüklenici tarafından haklı olarak, yahut iş sahibince haksız şekilde feshedilmiş ise, bu takdirde yüklenici yaptığı işin bedelini sözleşme fiyatlarına göre talep edebileceği gibi, ayrıca sözleşmelerinde varsa seçimlik ceza ile bu cezayı aşan kazanç mahrumiyeti de isteyebilir” şeklindeki hukuki görüşün yüklenicinin davalı arsa sahibinden kar mahrumiyeti isteyebileceğini ifade ettiğini, dava konusu işin arsa sahibi davalı tarafından fesih edilmiş olmasında yüklenici şirketin bir kusuru bulunmadığından, davacı şirketin kar mahrumiyeti nedeniyle tazminat istemekle haklı olduğu düşünülmektedir.”
Arsa sahibi kooperatifle müteahhit arasındaki dava konusu anlaşmazlıkta, müteahhidin bir kusurunun bulunmadığı görüşü, hiçbir biçimde doğru değildir. Dava konusu inşaatların yapımının durdurulması ve onaylı projelerinin ruhsata bağlanamamasının sorumlusu arsa sahibi kooperatif değildir.
Tarafların mutabakatıyla, imar planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan ve ilgili belediye tarafından onaylanan projelerin, İmar Kanununun 21 inci, sözleşmenin 7. 10. ve Özel Teknik Şartnamenin 1. maddelerine aykırı olarak ruhsata bağlatılmamasının, onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan inşaatların başlanmasının, onaylı projelerini ruhsata bağlatmadan yapılan inşaatların onaylı projesine uygun olmadan yapılması ve buna bağlı olarak ilgili belediye tarafından 21.03.2001 tarihinde inşaatların yapımının mühürlenerek durdurulmasının, inşaatların, tarafların mutabakatıyla yapımı kararlaştırılan onaylı projelerine aykırı yapılması nedeniyle onaylı projelerinin ruhsata bağlanamıyor olmasının tek başına sorumlusu müteahhit, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarla ödüllendirilmek isteniyor.
Müteahhidin, arsa sahibi kooperatifin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, kooperatif ana sözleşmesi ve kooperatif ortaklarının iradesinin karara bağlandığı kooperatif genel kurul kararları doğrultusunda, serbest, yarışmacı ve katılımcı bir piyasa ortamında düzenlediği ihaleye katılarak verdiği teklif ve ihale sonunda özgür iradesiyle imzaladığı sözleşmeyle, (üretilecek konutların yüzde 53.66 sının bedeli karşılığında sözleşmeye ve sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili Standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, tarafların mutabakatıyla İmar Planına ve sözleşmeye uygun olarak hazırlanan, ilgili belediye tarafından da onaylanan projelerine uygun ve kooperatifin onaylayacağı uygulama ve detay projelerine göre ve yine kooperatifin onay vereceği piyasanın en kaliteli TSE ve İSO 9001 belgeli işletmelerin ürünleri kullanılarak, birinci sınıf inşaat kalitesinde ve süper lüks tarifi içinde en iyi işçilikle) yapımını üstlendiği yüksek nitelikli yapıların yerine, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi ve arsa sahibinin de onayı olmadan, sözleşme gereği detay projesi olmadan, taraflar arasında ihale sonunda imzalanan sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, taraflarca yapımı kararlaştırılan ancak İmar kanunu ve sözleşmeye aykırı olarak ruhsata bağlatmadığı onaylı projesine, fen ve sanat kurallarına, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına aykırı olarak yaptığı ve bu nedenlerle de onaylı projeleri ruhsata bağlatılamayan, tamamlandığında da oturma izni alınamayacak inşaatlar, gereği gibi değerlendirilmeden düzenlenen rapor ve bu rapora dayandırılacak karar adalete uygun olmayacaktır.
Bilirkişilerin düzenledikleri bu rapor, bir görüş, bir kanat bildirmenin çok ötesinde, yanlı, kasıtlı ve müteahhide çıkar sağlamayı amaçlayan bir nitelik taşımaktadır.
İncelenmesi istenen dava konusu mevcut inşaatlar ve taraflar arsındaki anlaşmazlık konuları, taraflar arsında imzalanmış ve tarafları bağlayan sözleşmeye uygunluğu yönünden ve yine kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatı bakımından gereği gibi incelenmemiştir.
Mahkemenizin, “takdir ve değerlendirmesi mahkememize ait olmak üzere yanların itirazları da değerlendirilerek bilirkişi kurulundan ek rapor alınması…” yönündeki kararına rağmen, arsa sahibi kooperatifin incelenmesini istediği konuların nerdeyse hiçbirinin hiç incelenmemesi ve gerektiği önemde değerlendirilmemesi, göstermelik incelenen ve değerlendirilen kimi konuların da, müteahhidin işine ve çıkarına gelecek biçimde yanlı ve çarpıtılarak değerlendirilmesi, özellikle, TARAFLARIN YAPILMASINI KARARLAŞTIRDIKLARI İNŞAATLARIN PROJELERİNİ ONAYLAMAYA VE RUHSATA BAĞLAMAYA, ONAYLADIĞI VE RUHSATA BAĞLADIĞI PROJELERE GÖRE İNŞAATLARIN YAPILIP YAPILMADIĞINI KONTROL ETMEYE, İNŞAATLARIN TAMAMLANMASI DURUMUNDA OTURMA İZNİ VERMEYE, KAMU ADINA TEK YETKİLİ OLAN VE MEVCUT İNŞAATLARIN YAPILMASINI MÜHÜRLEYEREK DURDURAN ÇANKAYA BELEDİYESİNİN, müteahhidin beyanlarının, müteahhidin yönlendirdiği bilirkişilerin raporlarının aksine; anlaşmazlık konusu inşaatların, onaylı projelerinin ruhsata bağlatılmadığı, onaylı ve ruhsatlı mimari projelerine aykırılıklar nedeniyle yapı tadil zaptı ve mühürleme tutanaklarının tanzim edildiği, yani inşaatların yapımının 21.03.2001 tarihinde durdurulduğu, gabari değerlerinin onaylı mimari projelerine aykırı olduğu, bu aykırılıkların teknik olarak yerinde düzeltilemeyeceği, imar planı, plan notları ve Ankara İmar yönetmeliği ne uygun yeni bir tadilat mimari projesinin gerektiği yönündeki, 12.07.2005 tarih ve 20749, 11.05.2006 tarih ve 13824 ve 29.07.2009 tarih ve 17696 sayılı yazılarına hiç değinilmemesi, bu yazıların görmezlikten gelinmesi, yok sayılması, 40 yıllık bir emeğin, neyin karşılığında yapıldığını bilemediğimiz bir nedenle adalet yanıltılarak bir başkasına peşkeş çekilmesidir. Bu kirli oyunu adaletin boşa çıkaracağını umut etmekteyiz.
“Kar mahrumiyeti işin yapılmayan kısımlarının 2008 yılı fiyatlarıyla değerlendirilmesiyle hesaplanmıştır. Zira kalan inşaatların 2008 yılının Ocak ayında tamamlanabileceği, Ankara. Asliye Ticaret Mahkemesince 08.03.2006 tarihinde verilen karardan sonra kalan 22 aylık sürenin bu tarihten itibaren hesaplanmasında bir isabetsizlik olmadığı düşünülmüştür.”
“Kar mahrumiyeti olarak tazminat hesabı yapılırken BK. 325 maddesinde düzenlenen kesinti yöntemi dikkate alınmış olup yüklenicinin işi tamamlamaması dolayısıyla sağladığı tasarruf ( malzeme,işçilik ve genel giderler) ile başka bir iş bularak elde ettiği kar veya başka bir iş bulmaktan kaçınarak kazanabileceği miktar toplamdan düşülerek tazminat miktarı hesaplanmıştır.”
Sonuç olarak:
-Yüklenicinin tamamlanmış inşaattan alacağı pay: 17.063.880.-TL
-Minha Yüklenicinin kalan işler için yapacağı harcama: 11.582.082.-TL
TOPLAM KAR MAHRUMİYETİ 5.481.798.-tl
“Yüklenicinin tazminat hesabında kesintiler yapılırken: yüklenicinin başka bir iş bularak elde ettiği kar ve/veya başka bir iş bulmaktan kaçınarak kazanabileceği miktar gibi kesintiler, yapılan araştırmada dosyada yeterli veri ve kanıt bulunmadığından hesaplamaya dahil edilmemiştir.”
III.4. Yatırımın 7 yıl Atıl Kalması Yönünden:
“Yüklenici kat karşılığı inşaat yapma yükümlülüğünün gereklerini yerine getirerek başlamış oldukları inşaatları %50 seviyelerine getirmişken, arsa sahibi kooperatifin işlerin yürütülmesi için verdikleri vekaletleri iptal ederek sözleşmeyi feshetmeleri üzerine, inşaatların durma noktasına getirildiği iddiasıyla açtıkları davaların 7 yıl sürmesi ve sonunda yüklenici lehine aynen ifaya hükmedilerek sonuçlanması nedeniyle inşaatların kendi kusurları dışında durdurulmasından dolayı işe bağlamış oldukları sermayenin nemasından bu süre boyunca mahrum kaldığını iddia etmekte ve bunun reel karşılığının kendisine verilmesini istemektedir. Bağlamış olan sermaye yapılmış olan sözleşmenin gereğidir. Açılan dava sebepsiz zenginleşme değil haksız fesih davası olduğundan BK. 369 maddesinde belirtilen hususlar kapsamında 7 yıl süresince atıl kalan sermayenin nemasını talep etmede yüklenicinin haklı olduğu düşünülmüştür. Ancak dava tarihinde inşaatlar henüz tamamlanmadığından hesaplamada anaparanın o tarihe kadar inşaata yapılan masraflar olarak dikkate alınması gerekmektedir.”
28.08.2000 tarihinde durdurulan inşaata yatırılan sermayenin davanın açıldığı 09.10.2007 tarihine kadar olan reel getirisi aşağıda verilen formülle hesaplanmıştır.
Reel Getiri (%) _ (1+faiz oranı) / ( 1+ enflasyon oranı)- 1
i.28.08.2000 tarihinde bağlanan sermaye miktarı 1.415.102.-TL
ii.28.08.2000 ile 09.10.2007 tarihleri arasında oluşan yasal ticari faiz oranları:
Dönem Süre Faiz Oranı Toplam Faiz
28.08.2000-31.12.2000 4 ay 70 0.233
01.01.2002-31.12.2001 12 70 0.700
01.01.2002-16.05.2002 5 70 0.292
17.05.2002-31.12.2002 7 64 0.373
01.01.2003-13.06.2003 5 64 0.267
14.06.2003-07.10.2003 4 57 0.190
08.10.2003-31.12.2003 3 48 0.120
01.01.2004-14.06.2004 6 48 0.240
15.06.2004-31.12.2004 6 42 0.210
01.01.2005-24.05.2005 5 35 0.146
25.05.2005-19.12.2005 7 30 0.175
20.12.2005-19.12.2006 12 25 0.250
20.12.2006-09.10.2007 10 29 0.242
09.10.2007 tarihi itibarıyla oluşan faiz toplam: 3.438
iii.28.08.2000 ile 09.10.2007 tarihleri arasında enflasyon oranı:
28.08.2000 de TEFE Endeksi 2448.300
09.10.2007 de TEFE Endeksi 10277.570
Dönem Enflasyonu: 10277,570/2448,300_ 4,1978
Vi. Reel Getiri_ (1+3,438)/ ( 1+4,1978) – 1.0_-0.1462 ( eksi sıfır virgül bindörtyüzaltmışiki)
Sonuç: eksi çıkan Reel Getiri maddi bir anlam ifade etmemektedir.
III.5. Hurdaya Çıkan Şantiye Malzemesi Yönünden:
“İnşaatların durduğu 7 yıl boyunca hava ve iklim koşullarına karşı korumasız durumda kalan kurulu durumdaki beton kalıbı, kalıp iskelesi ve ihzarat demirleri gibi malzemelerin özellik ve değerlerini yitirdiği şantiyedeki incelemelerimiz sırasında tespit edilmiştir. Ancak bu malzemelerin projede yapılması gereken işlerden olduğu ve kar mahrumiyeti yönünden tazminat miktarının hesaplanmasında tamamlanmış işler kapsamında kabul edildiği nedeniyle adı geçen malzemelerin tekrar hesaplanmasına gerek bulunmadığı düşünülmüştür.”
IV-SONUÇ
Yukarıda açıklamalarımız doğrultusunda vardığımız sonuç ve kanaat aşağıda sunulmuştur.
“1-şantiye muhafazası için 2007/567 Esas sayılı dava kapsamında 235.000.-TL talepte bulunmuş olmasına karşın iş bu dava kapsamında 180.872.-TL talep edilebileceği,”
“2-Davacı yanın 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/34 Esas sayılı birleşen dosyası kapsamında fiilen gerçekleştirdikleri inşaatların bedeli için davalı tarafın hazsız zenginleşmesine yönelik olarak talebin 5.000.000.-Tl olmasına karşın 4.711.735.-TL talep edebileceği,”
“3-Yoksun kalınan kar yönünden tazminat talebinin 20.000.- olmasına karşın 5.481.798.-TL talep edebileceği
4-davacı yanın 2007/567 Esas sayılı dava kapsamında sermayesinin 7 yıl boyunca atıl kalması sonucu uğradığı zarar tarafımızdan Reel Faiz hesabının eksi çıkması dolayısıyla hesaplanamamış olup, işbu dava kapsamındaki talep 150.000.-TLile sınırlıdır.”
“5-davanın engellenmesi nedeniyle davacının 7 yıl boyunca açıkta kalan inşaat malzemesinin kullanılamaz hale geldiği iddiasıyla taleplerinin, inşaatların tamamlanmış şekli ile hesap hesaplara dahil edilmesi nedeniyle ayrıca talep edilemeyeceği,”
“6-7. Asliye Ticaret mahkemesinin 2007/721 Esas sayılı birleşen dosyasında davacı arsa sahibi kooperatifin feshi talepte haksız olması nedeniyle, olumlu zarar kapsamında Kira Kayıplarını talep edemeyeceği,”
“7-22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/55 Esas sayılı birleşen dosyasında 2146 ada 2 nolu parselin hissedarı olan davacı arsa hissedarlarının 2 nolu parselden yararlanma ve kullanma hakkının davalı Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi tarafından engellendiğinin kanıtlanamadığı görüşünde olduğumuzu,”
“Taraflar arsındaki sözleşmenin arsa sahibi tarafından haksız şekilde feshedildiği kanaatiyle 05.06.2009 tarihli Bilirkişi Raporumuza ek olarak hazırladığımız işbu raporumuzu takdiri Yüce Mahkemenize ait olmak üzere 3 suret olarak saygı ile sunarız.” 22.02.2010
Bilirkişilerin, tarafların mutabakatıyla, sözleşmeye, İmar Planına, İmar notlarına ve Ankara İmar Yönetmeliğine uygun olarak hazırlana, ilgili belediye tarafından da onaylanan projeleri, İmar Kanununa ve sözleşmeye aykırı olarak ruhsata bağlatılmadan; taraflar arasında imzalanmış sözleşmeye, sözleşmenin ayrılmaz eki özel teknik şartnameye, kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, ülkemizde yapılarla ilgili standartlara ve yönetmeliklere, fen ve sanat kurallarına, uygun olmadan yapılan ve ilgili belediye tarafından yapımı mühürlenerek durdurulan ve yine onaylı projeleri ruhsata bağlatılamayan inşaatları uygun bulmaları ve bedellerinin ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirmeleri kabul edilemez.
Dava konusu mevcut inşaatların, hem projesine uygun yapıldığı, hem de yapımı yarım kalmış inşaatların tamamlanabilmesi için projelerinin değiştirilmesinin, bunun içinde arsa sahibi kooperatifin yetki vermesinin gerektiği görüşleri aynı anda, birlikte doğru olamaz. Ya inşaatlar projesine uygun yapılmıştır, o zaman inşaatların projelerinin değiştirilmesine, yani projelerin değiştirilmesi için arsa sahibi kooperatifin yetki verilmesine gerek yoktur. Ya da, mahkemeyi yanıltarak müteahhidin lehine karar çıkartmak için, projesine uygun yapılmayan inşaatların projesine uygun yapıldığı yönünde raporlar düzenlenmiştir ki, düzenlendiği ortadadır. Bu raporlara itibar edilmemesi gerekir.
Bilirkişilerden incelenmesi istenen kimi konuları hiç incelememeleri, inceledikleri ve varlığını kabul etmek durumunda kaldıkları sorunları da, müteahhidin lehine ve müteahhide haksız çıkar sağlayacak biçimde değerlendirmişlerdir.
Müteahhidin, serbest, yarışmacı bir piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen sözleşmeye göre, üretilecek konutların % 53,66 bedeli karşılığında, yapımını üstlendiği yüksek nitelikli yapıların yerine, sözleşmesine ve sözleşmenin eki şartnamesine ve ruhsata bağlatmadığı onaylı projesine aykırı, sıradan, işine ve çıkarına geldiği gibi, kalitesiz malzeme ve kötü işçilikle inşaatlar yapma hakkı; kooperatifin de, sözleşmelere ve onaylı projesine aykırı, ortaklarının ortak iradesiyle belirlenen özelliklere uygun olmayan inşaatları, kabul etmek ve bir kısmı imar suçu niteliğindeki uygulamalara göz yummak, “anlayışlı davranmak” gibi bir yetkisi yoktur.
Bilirkişilerin, sözleşmeye, sözleşmenin eki şartnameye ve onaylı projesine uygun olmadan yapılan inşaatları, açıktan olmasa da, dolaylı yoldan, kooperatife kabul ettirmek, bunu sağlamak içinde gerçekleri çarpıtarak müteahhidin lehine nedenler yaratmak gibi bir görevleri yoktur.
Bilirkişilerden incelenmesi ve değerlendirilmesi istenen hususları, taraflar arasında imzalanmış ve tarafları bağlayan, bilirkişilerinde inceleme ve değerlendirmelerinde, öncelikle ve her şeyden önce göz önünde bulundurmaları gereken sözleşme ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatı bakımından değil de, müteahhidin çıkarlarına hizmet edecek biçimde, sözleşmeye, sözleşmenin eki şartnameye ve onaylı projesine uygun olmadan yapılan inşaatları, açıktan olmasa da, dolaylı yoldan, kooperatife kabul ettirmek, bunun içinde, gerçeklerden uzak, kendi içinde çelişkilerle dolu, yanlı, hatta kasıtlı değerlendirmeler ve bu yönde düzenlenen rapor kabul edilemez. Bu rapora dayanarak verilecek kararda adalete uygun olmayacaktır.
Bilirkişiler tarafından kabul edilemeyecek kadar kötü yapılmadığı, arsa sahibi kooperatif tarafından kabul edilmelerinin gerektiği ve belirlenen bedellerinin, arsa sahibi kooperatif tarafından müteahhide ödenmesi istenen mevcut inşaatların, taraflar arsındaki sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygunluğu yönünden nerdeyse hiç incelenmemesi yanında, onaylı projelerin, imar kanununa ve sözleşmeye aykırı olarak ruhsata bağlatılmadan yapılması, onaylı projelerine uygun yapılmayan inşaatların yapımının ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulması ve onaylı projelerinin ruhsata bağlatılamamasına hiç değinilmemesi, kasıtlıdır. Bu yanlı rapor doğrultusunda verilecek karar, kamu vicdanında karşılık bulmayacaktır.
Özetle;
a)Müteahhidin ihaleyle yapımını üstlendiği inşaatların yapımının durması ve yapılamamasının sorumlusu arsa sahibi kooperatif değildir.
b)Arsa sahibi kooperatifin 28.08.2000 tarihli fesih ihbarını kabul etmeyen müteahhit, inşaatların yapımını hiç ara vermeden sürdürmüş ve vekaletname yokluğunu yada yetki eksikliğini dava konusu yapmamıştır.
c)İnşaatların yapımı, 21.03.2001 tarihinde, onaylı ve ruhsata bağlı projelerine aykırılıklar nedeniyle, ilgili belediye tarafından mühürlenerek durdurulmuştur.
d)Yapımı durdurulan İnşaatların devam edememesinin nedeni, tarafların yapımını kararlaştırdığı ve ilgili belediyenin de onayladığı projelerin ruhsata bağlatılamamasıdır.
e)Onaylı projelerin ruhsa bağlatılması yönünde, arsa sahibi kooperatifin bizzat, verdiği vekaletnameyi kullanarak müteahhidin yaptığı müracaatlara rağmen onaylı projelerin ruhsata bağlatılamamasının nedeni ise, inşaatların onaylı projesine uygun duruma getirilmemesidir.
f)Bu konudaki belgeler, özelliklede ilgili belediyenin yazıları, bilinçli olarak hiç incelenmeden, müteahhide hiçte hak etmediği bir çıkarı sağlama amacıyla düzenlenen rapora, hiçbir şekilde itibar edilmemelidir.
g)Bu nedenlerle, bu bilirkişilerin raporlarına itibar edilmemesini, bunun yerine, inşaatlarla ilgili olarak, bünyesinde İnşaat Mühendisliği Bölümü bulunan üniversitelerimizden, hukuki konularla ilgili olarak ta uzman bir hukukçudan oluşacak yeni bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınmasını arz ve talep ederiz.
SONUÇ VE İSTEM___/Bilirkişi raporuna karşı diğer itiraz dilekçelerimizde ve yukarıda
izah ettiğimiz nedenlerle teknik bilirkişilerin görevden alınmasını,
yerlerine daha önce verdikleri raporlarla uzmanlıklarını kanıtlayan ve
tarafların taktirini almış yeni teknik bilirkişilere görev verilmesini
ve itirazlarımızın tümünü karşılayacak şekilde her türlü denetime
açık bir rapor düzenlenmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep
ederim.
DAVACI VE KARŞI DAVALI
Vek: Av. Cemil CAN
twentieth…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
civilian…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
joke…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
farm…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
пошаговая процедура банкротства…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
sam ash coupon code…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
matched dating…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
biochronology dating…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
userv dating…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…
site…
S.S. SAĞLIK ŞİFA KONUT YAPI KOOPERATİFİ » 22.02.2010 Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı İtirazlar…