4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANILĞINA.
ANKARA
Dosya No.2007/567
Bilir Kişi raporuna İtiraz
Eden(DAVACI-K.DAVALI)______/ S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ_____________________/Av. Cemil Can, Libya Cad. No:32/3
Ahmetler- ANKARA
DAVACI_____________________/ 1.)Mehmet Baki Altıntaş,
2.)SS Çağdaş Grup Konut Yapı
Kooperatifi
VEKİLİ_____________________/ Av. İbrahim Narman, Büklüm Sok. No:7/9
Kavaklıdere-ANKARA
Diğer Davalılar____________/ Orhan Demirburan ve arkadaşları.
T.KONUSU____________________/Bilirkişi raporuna karşı taleplerimiz
ve itirazlarımızın sunulmasıdır.
-İ T İ R A Z L A R I M I Z-
A.) 16.06.2009 tarihli celsede aldığımız bilirkişi raporuna karşı itirazlarımız ile teknik bilirkişilerin kişiliklerine dönük eleştirilerimizi aşağıda sunuyoruz:
1.)Bilirkişiler dosyayı incelemeden rapor hazırlamışlardır. Hazırladıkları rapor taraflar arasındaki uyuşmazlıktan çok kendi anladıkları bir başka dava ile ilgilidir. Bir başka söyleyişle bu teknik heyet 5 ayrı dava dosyasının birbiriyle bağlantısını kurabilecek yeteneğe sahip değillerdir. Bu son söylediğim en temel kanıtı, bu bilirkişi teknik heyetinin taraf iddia ve savunmalarını derli toplu bir arada özetleyip değerlendirememiş olmalarıdır… Akılları fikirleri alacakları ücret ile bu ücreti nasıl artıracaklarındadır… Bu nedenle bilirkişi ücretini artırma gibi etik olmayan davranışlar içine girme yerine, istifa ederek ayrılmaları daha yerinde bir davranış olacağını hatırlatıyorum. Şimdi de bu paragrafta söylediklerimin dayanaklarını açıklamak istiyorum:
a.) Bilirkişilerden istenen ve mahkemenin onlara verdiği görev: Yüklenicinin yapmış olduğu inşaatlarda arsa sahiplerinin eksik yapıldığını ileri sürdüğü hususların iddia edildiği gibi mi yoksa olması gerektiği gibi mi imal edilip edilmediğini saptamaktır. Bu saptamayla beraber a.) SÖZLEŞMEYE uygun olduğu için kabul edilmesi gereken imalatlar, b.) Sözleşmeye uygun olmamakla beraber DÜZELTİLEBİLİR oldukları için nefaset kesintisine tabi tutularak kabul edilebilir imalatlar ve c.) Sözleşmeye aykırı ve İskan ruhsatı almaya engel olan YIKILARAK DÜZELTİLEBİLECEK imalatların nelerden ibaret olduğu ile bunların parasal tutarlarının saptanmasıdır.
b.) Bilirkişiler bu görevlerini yerine getirmiş değillerdir… Olay mahalline ilk gidildiğinde yapılan tespitleri bile rapora tam olarak aktarmamışlardır… Bu tespitleri bilirkişi ücretinin artırılmasının pazarlık konusu yaparak bilirkişiliğe yakışmayan bir tutum sergilemişlerdir. Bu nedenle aldıkları ücreti de hak ettikleri söylenemez. Bize göre, (hukukçu bilirkişi dışındakiler) teknik olarak bu dava ile ilgili rapor vermeye ehil de değillerdir…
c.) İlk keşif sırasında yapılan tespitlerin rapora aktarılmamış olması ve bunun adeta bir pazarlık gibi 30.000 TL ek bilirkişi ücreti ödendikten sonra verileceğini söylemeleri tam olarak şantajdır. Bu husus kooperatif üyeleri arasında haklı olarak farklı yorumlara neden olmuştur… Bunlardan öne çıkan: Bilirkişilerin verecekleri rapor karşılığında kooperatifte pay sahibi olmaya heveslendikleridir…
d.) Teknik bilirkişiler taraflar arasındaki davanın değil, yüklenicinin kafalarında oluşturduğu bir sanal davanın çözümü için mesai harcamışlardır… Bütün gayretlerini yükleniciyi nasıl “haklı” gösterebilecekleri üzerinde göstermişlerdir… Bunun için de birleşen bütün davaların çözümünü “VEKALETNAME” üzerine inşa etmişlerdir… Bu durum onların aynı zamanda kendi mesleklerinde de ne derece lakayt ve laubali olduklarını da ortaya koymaktadır…
e.) Teknik bilirkişilerin görevi davalar ile ilgili olarak hukuki değerlendirmeler yapmak değildir. Ne yazık ki, onlar bunu yapmışlardır. Üstelik avukatların, mahkeme hakimlerinin görev alanına saygısızca girmişlerdir… Bu haddini bilmezliği görmezden gelmemize olanak yoktur. Bu bakımdan onlara olan güvenimiz de ortadan kalkmıştır. Bundan sonra verecekleri raporun bizim için bir değeri olmayacaktır.Bu maddede söylediklerimin kanıtları da şunlardır:
da) Vekaletname ile ilgili HUKUKİ değerlendirmeler:
Ekli diğer itiraz dilekçelerimizde daha ayrıntılı olarak açıkladığımız gibi vekaletnamedeki YETKİLERİN neler olduğu ve bu yetkilerin neleri kapsadığı konusu teknik bilirkişilerin tartışabileceği bir husus değildir. Yükleniciye arsa sahipleri 3 defa vekaletname vermişlerdir. Bunlardan birincisi arsaların imar durumu (ada, parsellerin oluşmadığı, projelerin yapılmadığı inşaat yoğunluğunun vb.nin) henüz belirlenmediği aşamada yükleniciye verilen ve içerisinde BELEDİYENİN GÖREV ALANINA GİREN yetkilerin de bulunduğu vekaletnamedir. Bu işler tamamlandıktan sonra bu vekaletname iptal edilmiş ve yerine içinde yükleniciye gerekli olan ve sözleşmeye uygun yetkileri içeren 2. vekaletname verilmiştir. Bu vekaletnameyi yüklenici 8 ay kullanmıştır… Daha sonra arsa sahibi kooperatif tarafından iptal edilen ve DAVA KONUSU EDİLMİŞ OLAN vekaletname budur. 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı üzerine İPTAL EDİLEN VEKALETNAMEDEN DAHA GENİŞ YETKİLER İÇEREN 3. bir vekaletname yükleniciye YENİDEN verilmiştir. Bu 3.vekaletnamedeki yetkilerin sözleşmeye göre verilmesi gereken yetkileri içerip içermediği hususu hukuki bir değerlendirmedir. Bu değerlendirme işini, hukuk formasyonu ile yapmak şarttır… Önce sözleşmelerin okunması gerektirir, sonra hukuki kavramların ne anlama geldiğinin bilinmesi ve sonuç olarak hukuki bir muhakeme yeteneğinin bun ikisiyle birleşmesi gerekir…
Bilirkişilerin raporunda taraflar arasında bir sözleşmenin varlığından bir satırda dahi söz edilmemiştir. Sanki onların arasındaki ilişkiyi sözleşmeler değil de, bilirkişilerin kafasından geçen şartlar belirlermiş gibi davranılmıştır…
Halen yüklenicinin elinde olan vekaletnamedeki hangi eksik yetkisinin işini yapmaya engel olduğunu da söylemeleri gerekir. Sözleşme ile arsa sahibinin yazılı onayına bırakılmış hususlarda arsa sahibinin onayı alınmadan, bu konudaki yetkinin vekaletnameye konulmamasını eksiklik kabul ediyorlarsa, ben asıl eksikliğin kendi adalet anlayışlarında olduğunu söylüyorum… Ya da verdikleri/verecekleri raporla mahkemeleri ve adaleti tuzağa düşürme planlarına çanak tutmak hesabı içinde olduklarını düşünüyorum…
db) 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğumuz birleşen 07/751 E sayılı dava ile ilgili HUKUKİ değerlendirmeler:
Bilirkişiler bu bölümde arsa sahibi kooperatifin taraflar arasındaki sözleşmenin feshi için dava açtığını, sözleşmeden dönen tarafın MÜSBET ZARAR isteyemeyeceğini, CEZAİ ŞART VE EKSİK İŞLER BEDELİNİN müspet zarar kapsamında olduğu (hususunda bir Yargıtay kararına da atıfta bulunarak) HUKUKİ değerlendirme yapmışlardır… Bu noktada da mahkemenin görev alanına müdahale etmişlerdir… Öyle ki, Bizim açtığımız dava CEZAİ ŞART VE KİRA KAYBI ile ilgili olmasına karşın, bilirkişiler bu kadar basit şeyi dahi kavrayamayarak; bu dava için hazırladıkları raporda bilirkişilik değil, katiplik bile yapmadıklarını göstermişlerdir…
Hal böyle olmasına rağmen hukuki değerlendirme yapma cüretini gösterebilmişlerdir. Halbuki, sözleşmeden dönen taraf arsa sahibi değil yüklenicidir. Arsa sahibi kooperatif, bazı iddialarla mahkemeye başvurmuş ve sözleşmenin feshini talep etmiştir. Sözleşmeyi feshedecek olan iddialarımızın haklı bulunması halinde mahkemedir. Bu durumda da haklı bir fesihten söz edilecektir ki, o durumda karşı taraftan nelerin talep edilebileceği de bellidir.
Bu dava devam ederken, yüklenici taleplerini TAZMİNATA DÖNÜŞTÜREREK zımni olarak sözleşmeyi feshetmiştir. Bu fesih de tarafımızdan kabul edilmiştir. Bu husus mahkeme içi ikrarlarla sabittir…
Dolayısıyla sözleşmeden dönen taraf yüklenicidir. Hal böyle olmasına rağmen bilirkişilerin söylediği nedir?.. Boş laf… Boş laf etmeleri için kendilerine bilirkişi ücreti ödenmemiştir…
f.) Bilirkişiler, “MÜTEAHHİT HAKLI ” varsayımı ile rapor hazırlamışlardır… Yer yer yüklenici yerine hareket etmişler, çoğu zaman da yüklenici vekili gibi düşünerek buna göre rapor hazırlamışlardır. Hazırladıkları evraka rapor demek de doğru değildir… “Güzelleme” demek daha yerindedir… İmar Mevzuatının amir hükümleri, taraflar arasında yapılmış sözleşmeler, teknik şartnameler vb bağlayıcı belgelerden hiç biri göz önüne alınmamıştır…
Tamiri imkansız olan pek çok eksiklik UFAK TEFEK KUSURLAR olarak gösterilip temel iddialarımız yanıtsız bırakılıp geçilmiştir. 98 adet sorunun cevabını 23 başlık altında özetlerken, yanıt vermedikleri hususları hangi başlık altında BİRLEŞTİRDİKLERİNİ veya GİZLEDİKLERİNİ de söylemek zorundadırlar… Bilirkişiler işlerini kasten yapmadığı gibi, yapabilecekleri konusunda da çok ciddi kuşkular yaratmışlardır…
g.) “Bilirkişiler” üstlerine vazife olmadığı halde 2 nolu parselle ilgili olarak yüklenicinin mahrum kaldığı karı isteyebileceği tespitini de yaparak, yükleniciye son “hukuki” yardımlarını da yapmışlardır!… Demek ki, 2 nolu parselle ilgili olarak tarafımızdan henüz bir dava açılmadığı, sözleşmenin de halen yürürlükte olduğu, buna karşılık yüklenicinin arsaya daha bir kazma vurmadığı gerçeğinden ya haberdar değillerdir, ya da bizi inşaat kalfası gibi zannedip inşaat sahasında dilediklerini gibi at koşturacaklarına inanmaktadırlar… Bu noktada kendilerini ele veren bilirkişilerin yüzlerinin kızarması gerekir… Zira davacı vekillerinin dilekçeleri bilirkişi raporunda daha insaflı ve adaletlidir… 2 nolu parselle ilgili hak ve alacaklarımız için şimdilik dava açmamış olmamız onları unuttuğumuzdan değil, bu parseldeki ortaklarımızın basiretsiz davranarak, yüklenicinin yanında yer almış olmasındandır… Dava konusu edilmemiş başka sözleşmelerle ilgili hususların bilirkişilerce bu davaya taşınmasının bir sebebi olmalıdır…
B.) Bu dilekçemiz ile birlikte sunduğumuz diğer üç itiraz dilekçemizdeki hususların;, kendisine ve hukuka saygısı daha önce vermiş oldukları raporlarla tescil edilmiş bulunan görev ve yetki sınırlarının bilincinde olan , hak etmediği halde para talebinde bulunma kurnazlığı içinde hareket etmeyen ve haddini bilen TEKNİK BİLİRKİŞER tarafından tek tek yanıtlanması için (hukukçu bilirkişi hariç) yeni teknik bilirkişilere görev verilmesini talep ediyoruz…
DAVACI VE KARŞI DAVALI
Vek: Av. Cemil CAN