yemek tarifleri

Ortaklarımıza

09 Ekim 2011 | Yazdır Yazdır


Kooperatifimizin birlik ve beraberliğini bozmak isteyen çevreler, Kooperatif Yönetiminin, bilirkişi raporlarına gereksiz yere itiraz ederek yargılama sürecini uzattığı yönünde dedikodular çıkarmakta, gelişmeleri gereği gibi yakından izleyemeyen ortaklarımızı yönetime karşı kışkırtmaktadırlar. Hiç bir biçimde gerçek olmayan bu dedikoduların etkisi, birazda yargılama sürecinin uzaması medeniyle, sayısı çok azda olsa kimi ortaklarımızın öfkelenmeleri, tepki göstermeleri ve şikayette bulunmaları üzerine, aşağıdaki açıklamanın yapılmasında yarar görülmüştür.

Bilindiği gibi;

Mehmet Baki ALTINTAŞ ile S.S.Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi arasındaki anlaşmazlık nedeni,  başka bir anlatımla dava konusu;  M. Baki ALTINTAŞ’ ın, S.S.Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi’nin sahibi bulunduğu arsalar üzerinde, serbest ve yarışmacı bir piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatların, taraflar arasındaki sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygun yapılıp yapılmadığıdır.

Yargılama sürecinde görevlendirilen bilirkişilerin görevi, her şeyden önce ve öncelikle; takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere, taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan mevcut inşaatların, taraflar arasında imzalanmış ve tarafların uymak durumunda olduğu sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına, yani yapımı taraflarca kararlaştırılan ve ilgili belediye tarafından da onaylanan projesine uygun yapılıp yapılmadığını tespit etmektir.

Mahkemenin, Takdir ve değerlendirilmesi mahkememize ait olmak üzere” tarafların itirazlarının tek tek değerlendirilmesi” ihtarına rağmen, neyin karşılığında olduğunu bilemediğimiz nedenlerle bilirkişiler,

- Müteahhidin, serbest ve yarışmacı bir piyasa ortamında yapılan ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği taahhüt işini, yani inşaatların yapım işini, sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisi, arsa sahibi kooperatifin de onayı olmadan devretmesini,

- İmar Kanununun 21. , Ankara İmar Yönetmeliğinin 84. , sözleşmenin 7. , 10. ve özel teknik şartnamenin 1. Maddesine aykırı olarak, yapımı kararlaştırılan onaylı projelerin, ruhsata bağlatılmadan inşaatların yapılmış olmasını,

- Yapımı kararlaştırılan onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan İnşaatların, hem ruhsata bağlı projelerine, hem de onaylı, ancak ruhsata bağlatılmamış projelerine aykırı yapılmış olması nedeniyle, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. Maddesi uyarınca, Çankaya Belediyesi tarafından 21.03.2001 tarihinde, mühürlenerek yapımının durdurulmuş olmasını,

- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan inşaatların, İmar Kanununa, imar planına ve onaylı projesine aykırı yapılmış olmasını,

- Onaylı projeleri ruhsata bağlatılmadan yapılan mevcut inşaatların, İmar Planına ve onaylı projelerine aykırılıklar nedeniyle, tarafların yapımını kararlaştırdığı onaylı projelerinin ruhsata bağlanamaması ve bağlanamıyor olmasını,

- İmar planıyla verilen “inşaat yoğunluğun - emsalinin” artırılmış olmasını,

- Detay projeleri olmadan imalatların yapılmış olmasını,

- 3 numaralı parseldeki bina hariç, inşaata devam izni “temel vizesi yaptırılmadan” inşaatların yapımının sürdürülmesini

- Statik projesine aykırı olarak, taşıyıcı özelliğindeki kirişlerin eksik yapılmasını ve kolonların kesitinin azaltılmasını ve

- Anlaşmazlık konusu İnşaatlarda hiçbir inceleme yapmadan, mevcut inşaatların, İmar Kanununa, İmar Planına ve yapımı kararlaştırılan onaylı projesine, ülkemizde yapılarla ilgili yönetmelik ve şartnamelere, taraflar arsında imzalanmış sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye aykırı yapılmış olmasını

Normal, olağan, sıradan, her inşaatta olabilecek basit nitelikte önemsiz eksiklikler olarak göstermeye çalışmışlar, TCK’ nın 184 ve 236. Maddelerine aygırı suçları bile görmezlikten gelmişlerdir. Arsa sahibi kooperatifin haklı, mahkemenin de incelenmesini istediği itirazlarını bilinçli olarak, gereği gibi incelememişler, incelemek ve tespit etmek durumunda kaldıkları kimi olumsuzluklara bahaneler bulma ve olumsuzlukların sorumlusu olarak da, yükleniciyi değil, arsa sahibi kooperatifi gösterme çabası içinde olmuşlardır.

Bilirkişiler, takdir ve değerlendirilmesi mahkemeye ait olmak üzere, incelenmesi istenen dava konusu inşaatları ve anlaşmazlık konularını, taraflar arsında imzalanmış sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygunluğu bakımından değil, kişisel beğenilerine, tercihlerine, kabullerine hatta keyiflerine göre incelemişler, müteahhidin gerçeklerle ilişkisi olmayan yalan ve yanlış beyanlarına göre raporlar düzenlemişler, takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait konularda bile kendilerini mahkemenin yerine koyarak müteahhidi haklı, kooperatifi de haksız ilan etmişlerdir.

Bilirkişilere göre; müteahhidin, ihale sonunda düzenlenen sözleşmeyle yapımını üstlendiği inşaatları, altında imzası olan sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına aykırı, işine ve çıkarına geldiği biçimde yapmak gibi bir hakkı, kooperatifin de, imzaladığı sözleşmeye ve kamu düzeniyle ilgili imar mevzuatına uygun olmadan yapılan inşaatları kabul etmek gibi bir mecburiyeti vardır. Bilirkişilerin anlayışına göre; ortada ne tarafları bağlayan bir sözleşme, ne de uyulması zorunlu imar mevzuatı vardır. Sözleşmeler iş olsun diye düzenlenmiş, imar mevzuatı da, uyulması gerekmeyen, her isteyenin istediği gibi inşaat yapmasına olanak tanıyan düzenlemelerdir.

Bilirkişilerin, taraflar arasındaki sözleşmeye, sözleşmenin eki özel teknik şartnameye, İmar Kanununa, İmar Planına ve onaylı projesine uygun yapılmayan, bu nedenle de ilgili belediye tarafından yapımı mühürlenerek durdurulan ve onaylı projeleri ruhsata bağlanamayan, buna bağlı olarak inşaatlara devam edilemeyen, edilebilse bile, tamamlandığında oturma izni alamayacak, daha kısa bir anlatımla, ekonomik değeri olmayan mevcut inşaatları, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeye, tekniğine ve onaylı projesine uygun bulmaları ve müteahhidin taleplerine uygun raporlar düzenlemeleri, mahkemeyi yanıltarak müteahhide çıkar sağlamak içindir.

Doğru olmayan, kendi içinde çelişkilerle dolu, kooperatifimiz ortaklarının haklarını, alın terini müteahhide peşkeş çekmeyi ve müteahhide haksız çıkar sağlamayı amaçlayan bu raporlar doğrultusunda verilecek kararında adalete uygun olmayacağından bu raporlara itiraz ettik ve itirazlarımızı sürdürüyoruz.

Bu itirazlarımızın bir başka nedeni de; anlayışlı ya da görmezlikten gelmemiz istenen olumsuzlukların, uygulamaların yasalarımızla suç sayılmış olmasıdır. Bu durumun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki hususların yeniden açıklanmasında yarar görülmektedir.

Kooperatifimiz genel kurulu kararıyla, Borçlar Kanunu’nun 1 inci maddesi gereği 26.09.1996 tarihinde Kooperatifimizle Müteahhit Mehmet Baki Altıntaş arasında, serbest ve yarışmacı piyasa ortamında yapılan ihale sonunda bir “sözleşme” düzenlenmiştir. Hukukumuzda sözleşme serbestliği vardır. Taraflar kanuna ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla diledikleri şekilde sözleşme yapabilirler. Tarafların sözleşmeden doğan yükümlülüklerine de edim” adı verilmektedir. Sözleşmenin yerine getirilmesi sürecinde anlaşmazlık durumunda, sözleşme hükümleri geçerlidir.   Sözleşmede hüküm bulunmaması durumunda genel hükümlere göre sorun çözüme kavuşturulur.

EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA SUÇU

765 sayılı TCK’ nun ihaleye fesat karıştırma suçunu düzenleyen 205 inci maddesinde, edimin ifası sürecindeki fiiller de ihaleye fesat karıştırma kapsamında değerlendirilmekteydi. Kanunlarında belirtilen usul ve şartlarla taraflar arasında (bizim olayımızda S.S. Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi ile Mehmet Baki Altıntaş arasında)  düzenlenen ve yetkili organların (S.S.Sağlık Şifa Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu)  imzalaması ile tamamlanan sözleşme sonrası süreçte meydana gelen sözleşmeye aykırılıklar, 5237 sayılı TCK’ nda edimin ifasına fesat karıştırma suçu olarak 236 ncı. maddede ayrıca düzenlenmiştir. Bu durum, sözleşmenin imzalanmasından sonraki sürecin önemini göstermektedir.

EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA

TCK’ NUN 236.MADDESİ

(1) Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Aşağıdaki fiillerin hileli olarak yapılması hâlinde, edimin ifasına fesat karıştırılmış sayılır:

a) İhale kararında veya sözleşmede evsafı belirtilen maldan başka bir malın teslim veya kabul edilmesi.

b) İhale kararında veya sözleşmede belirtilen miktardan eksik malın teslim veya kabul edilmesi.

c) Edimin ihale kararında veya sözleşmede belirtilen sürede ifa edilmemesine rağmen, süresinde ifa edilmiş gibi kabul edilmesi.

d) Yapım ihalelerinde eserin veya kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul edilmesi.

e) Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi.

(3) Edimin ifasına fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.

Bu maddede tanımlanan, edimin ifasına fesat karıştırma suçu, sadece kamu kurum veya kuruluşlarına karşı girişilen taahhütlerin yerine getirilme­siyle sınırlı tutulmamıştır. Kamu kurum veya kuruluşlarının dışında, kamu kurumu niteli­ğindeki meslek kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet gösteren vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin maddenin ikinci fıkrasında sayılan hileli davranışlar ile yerine getirilmemiş veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirilmiş olması da edimin ifasına fesat karıştırma olarak değerlendirilmiştir.

Yasanın 236. Maddenin ikinci fıkrasında sayılan edimin ifasına fesat karıştırma suçu­nun oluşabilmesi için, herhangi bir zararın meydana gelmiş olması gerekmediği gibi kamu görevlilerinin ve diğer yetkilerin ( bizim olayımızda kooperatif yöneticilerinin) bir menfaat temin etmiş olmaları da gerekli değildir. Yetkililerin edimin ifasına fesat ka­rıştırma dolayısıyla menfaat sağlamış olmaları durumunda, menfaat sağlayan görevli ve yetkili kişiler ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA

TCK’ NUN 184 . MADDESİ

(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu nedenle, hiçbir kimse hiçbir nedenle, yasaların suç saydığı bir fiili yönetim kurulunun işlemesini isteyemez. Kooperatif yöneticileri işleyecekleri bu ve benzeri suçlardan ötürü, kamu görevlilerine tanınan güvencelerden yoksun olarak aynen kamu görevlileri gibi cezalandırılır. Bir takım çevreler hak etmediği bir çıkarı sağlayacak diye, kooperatif yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmemeleri ve kötü niyetli kişilerle iş ve çıkar birliği yapmaları istenemez.

Bunu kooperatif ortaklardan düşünenler, aklından geçirenler varsa; buyursunlar yönetimi devralsınlar ve kooperatifin kazanılmış haklarını istedikleri gibi istedikleri kişilere peşkeş çeksinler. Bunu bizden ve bizim yönetimden istemesinler ve beklemesinler.

Değerli ortaklarımız, Yönetim Kurulu olarak ne yapmışsak, ne yapıyorsak sizin yetkilendirmeniz ve sizin kararlarınız doğrultusunda yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bütün girişimlerimizin tek bir amacı vardır, o da; kooperatifimizin ve ortaklarının 40 sene önce bedelini ödeyerek elde ettiği kazanımlarını, haklarını korumak ve birtakım çevrelerin girişimleriyle bu haklarımızın başkalarına peşkeş çekilmesini önlemektir. Haklarımızın korunması amacıyla sürdürülen hukuk mücadelesi ve bu yönde yapılan bütün girişimler, sadece siz ortaklarımızın değil, neredeyse kamuoyunun önünde yürütülmektedir.

Saygılarımızla,

YÖNETİM KURULU

Yönetim

yemek tarifleri